TÜRKİYE IRAK’TA
DOĞRU ADIM ATIYOR
Bir ülkeyi okumak ve gelişmeleri yorumlamak isteyenlar, bulundukları ülkenin medyasına bakarlar. Ardından, iktidar partisinin açıklamaları, diğer siyasiler ve bilim adamlarının tutumları gelir. Ancak, özellikle Türkiye’de en çok medya’daki haberler ve köşe yazarlarının yorumlarına dikkat edilir. Zira, bazıları askerden mesaj alır ve onu yansıtır, diğerleri AKP’ye yakındır, oradan beslenir. Bu arada, Kemalist’ler ulusalcılar da kendi yayın organlarından seslerini duyururlar.
Bunca açık kaynağa ve bilgi akışına rağmen, bir yabancının Türkiye’yi okuması, toplumun nabzını tutması son derece güçtür. Zira, bizim medya’nın kafası karışık. Siyasilerimizin, bilim adamlarımızın değer yargıları, dünya’ya bakışları çok garip. Bir bölümü cehalet, bir bölümü eskimiş kavramlarla hareket etmeleri sonucu, Uluslararası dil kullanmıyorlar. Anlaşılmaz bir şekilde, ya herşeye muhalefet etmek veya herşeye Milliyetçilik açısından bakmak tutkusuyla, ne dedikleri anlaşılmıyor.
Dün, Irak’a asker yollanması büyük tepki almıştı. Vatan satılıyor, Amerikanın uşağı oluyor, Mehmetçiğimizi 8 milyar dolarlık bir kredi için ölüme yolluyorduk. Türkiye, bataklığa itiliyor, AKP hükümeti ülkeyi zora sokuyordu. Dram yaşadık ve vatana ihanet lafları çoğalıverdi.
Peki, bugün durum ne?
Bugün, aynı yazarlar veya televizyonlara çıkıp konuşan gözlemciler ateş püskürüyorlar. Sanki Türkiye Irak’a mutlaka girmeliymiş, istekliymiş oysa Amerikalılar engelliyorlarmış gibi yorumlar yapılıyor. Herşey, düzeysel bir şekilde ele alınıyor. Gelişmelerin temeline inilmiyor, değişen koşullar dikkate alınmıyor. Oysa bugün önemli bir değişim yaşanıyor.
AMERİKA YENİ BİR
STRATEJİ PLANLIYOR
Gelin, nereden nereye geldiğimize bakalım...
Türkiye, 1 Mart tezkeresini reddederek ABD ile ilişkilerine inanılmaz bir darbe vurmuş, sadece Ankara-Washington değil, Genelkurmay-Pentagon ilişkileri de son derece derin bir yara almıştı.
Ardından, Ankara bu yarayı sarmak için, ABD’ye “Irak’a asker yollayarak destek olabileceğini” bildirdi. Geçen Temmuz’daki ortam içinde Bush yönetimi bu öneriyi çok ciddiye aldı. Hatta, çok gecikmeden asker sevkiyatını istedi.
AKP hükümeti de, son derece riskli olmasına rağmen, Washington ile ilişkileri düzeltmek için harekete geçti. Irak’taki kargaşayı durdurmaya katkıda bulunmak, bölgede marjinal kalmayıp, tekrar eskisi gibi söz sahibi olmak için Meclis’ten onay aldı. Türkiye’nin, bu aşamada Irak’a asker yollama gerekçeleri son derece doğruydu. Ülkenin çıkarlarına uygundu. Ancak aradan geçen süre içinde, Irak’taki durum değişti.
ABD, bir türlü engelleyemediği direniş karşısında yeni stratejiler oluşturmak zorunda kaldı. Aynı süreç içinde, Türkiye’nin asker yollama kararına karşı çıkan Irak’ın tüm kesitlerinden –Kürt-Şii ve Sunni- tepkiler giderek arttı.
TEPKİ SADECE TÜRKİYE’YE
KARŞI BİR TUTUM DEĞİL
Bu tepkiler sadece Türk askerine karşı değildi. Ayrıca, sadece Kuzey Irak Kürtlerinden de kaynaklanmıyordu. Direniş belki önce Kürtlerden başladı, ancak zaman içinde Irak’ın diğer kesimlerine de yayıldı. Nedenleri de, yine zaman içinde farklılaştı. Türkiye’nin girdiği yerden çıkmayacağı kuşkusu, Osmanlı döneminden kalma kaygılar da söz konusuydu ancak, Iraklıların asıl korkusu başkaydı. Türkiye’nin bölgeye girişinin, İran’ı da harekete geçirmesi, yani ülkenin fiilen bir bölünmeye gitme olasılığı da insanları panikletti.
Tepkiler arttıkça , durumu bir türlü tam kontrol altına alamayan Bush yönetiminin kafası daha da karıştı.
İstikrara katkısı olacak diye davet edilen Türkiye’nin, istikrarsızlığı daha da arttırma olasılığı, hem Bağdat’taki ABD yönetimini, hem de Washington’u “yeni bir değerlendirmeye” itti.
Bush yönetimi son BM Güvenlik Konseyi kararının ardından, Irak için yeni bir strateji saptayacak ve Türk katkısı konusunda da karar o zaman verilecek. Şu anda görüldüğü kadarıyla, asker yollama bir süre ertelendi.
TÜRKİYE’Yİ RAHATSIZ
EDEN BİR ŞEY YOK
Irak’a asker gidişini ertelemede Türkiye’yi rahatsız edecek hiçbir şey yok.
Ankara, BM Güvenlik Konseyi kararından önce Meclis’ten asker yollama izni alarak, üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmiş durumda. ABD ile ilişkilerini, 1 Mart tezkeresinde yaşanan yol kazası ardından artık rayına oturttu.
Dahası, “ben mutlaka Irak’a giderim” diye ısrar etmedi. Başbakan ve dışişleri bakanı “önemli değil, bekleyebiliriz” diyerek, Irak’taki istikrara katkıda bulunmak amacıyla asker yollanacağını tekrarlamış oldular.
Şimdi bekleme sürecindeyiz.
Yeni bir strateji, yeni bir yaklaşımla birlikte Türkiye de üstüne düşeni yapacak,
İster asker yollasın ister yollamasın, bugünkü gelişmeler, hem AKP’yi, hem TSK’yı hem de ülkeyi rahatlatmalı. Türkiye’nin duruşu ve uzun vadeli hedefi doğrudur. Bu da en önemli başarısıdır.
Ancak bunun tek koşulu var. O da, ABD’nin Irak’ta istikrarı oluşturacak yeni bir strateji saptaması ve sonuç alması. Irak karıştıkça bunun Türkiye’ye yansımaları da sürecektir ve ilerde Türk askeri belki de çok daha kötü koşullarda müdahele etmek zorunda kalacaktır.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|