Mehmet Ali Birand
 
AB’Yİ İSTEMEYENLERE VERİLECEK YANITLAR (3)
 
 

AB’Yİ İSTEMEYENLERE

VERİLECEK YANITLAR (3)


Üç gündür arka arkaya, Avrupa Birliği tartışmalarında kullanabileceğiniz notları özetliyorum. İster Üniversitede, ister dost meclislerinde, ister Avrupalı arkadaş veya meslekdaşlarınızla görüşmelerinizde kullanabileceğiniz gerekçelerin çok işinize yarayacağına inanıyorum.


Bugün, Türkiye’de Avrupa Birliğini reddedenlerin veya kuşkuyla bakanların en çok kullandıkları gerekçelere verilecek yanıtları bulacaksınız:


NE YAPSAK ALMAZLAR:


Böyle bir olasılığın geçerli olup olmadığının sınanması için herşeyden önce, Türkiye’nin tüm diğer aday ülkeler gibi Kopenhag kriterlerine (yani siyasi ve ekonomik koşullara) uyum göstermesi gerekir. Kriterlere uyum göstermiş bir Türkiye’yi dışarda bırakmanın ağır faturasını Avrupa çok iyi bilmektedir. Hiçbir ülke varsayıma dayanarak hareket edemez. Ayrıca, Kopenhag  kriterleri AB için değil, Türkiye’nin çıkarları için zaten gerekmektedir. “Ne yapsak bizi almayacaklar” diye, işkenceye göz mü yummalı veya idamı mı geri getirmeli, İnsan Haklarına saygı  göstermekten vaz mı geçilmelidir?


AB BiZİ BÖLMEK İSTİYOR:


Herşeyin başında, Türkiye’nin bölünmesi AB çıkarlarının aleyhinedir. Zira etnik veya din kaynaklı iç çatışmaya düşecek bir Türkiye tüm Avrupa için istikrarsızlık kaynağı olur. Bugüne kadar AB’ye üye olup bölünme tehlikesi ile karşılaşmış hiçbir ülke olmadığı gibi, aksine İspanya gibi, İrlanda gibi ülkeler AB’nin getirdiği refah ve özgürlükler ortamından yararlanarak, bölücü baskılarndan büyük oranda kurtulabilmişlerdir.


ATATÜRKÇÜLÜK ÖLÜR:


Türkiye’de güç birliğine giren Ulusalcılar (bunların arasında Perinçekçiler, Ülkücüler, emekli asker –polis-yargı mensupları da vardır) şimdi Kemalizm adı altında, 1970’lerin  bağımsızlık sloganıyla AB’ye karşı çıkmaktadırlar. Giderek globalleşen ve birbiriyle dayanışarak büyüme, zenginleşme trendine giren dünyayı görmezden gelmekte ve ülkenin bağımsızlığını kaybedeceği ve bölüneceği savlarıyla AB’ye  tam üyelik sürecine direnmektedirler. Kemalizm adına, Türkiye’yi kendi içine kapanık, yasaklar ve Devlet’in zorba  gücüne dayanarak  Ankara’dan yönetimini istemektedirler.


Doğrudur, AB bu anlayıştaki Kemalizm anlayışına tümüyle karşı bir sistemdir. AB, Atatürk’ün gösterdiği hedeftir. Batıyı gösteren Atatürkçü düşünme AB’ye tam üyelikle bu hedefe ulaşacaktır. Ulusalcıların uydurdukları Kemalizm değil, gerçek Atatürkçüler AB ile daha da güçleneceklerdir.


KİMLİĞİMİZ VE KÜLTÜRÜMÜZ GİDER:


Tam aksine, AB, demokrasi, insan haklarına saygı, hukukun üstünlüğü gibi ortak değerler ertafında biraraya gelen ülkeler arasında kültürel çeşitliliğe ve farklılığa çok önem vermektedir. Üye ülkeler de kendi kimlikleri ile kültürlerini  korumaktadırlar. Dolayısıyla, ülkemiz de üye olduğunda tabiatıyla kendi kimliğini ve kültürünü koruyacak ve bunun ötesinde Türk kültürü Avrupa’da daha iyi tanınma imkanına kavuşacaktır. Sovyetler Birliği dönemindeki ağır baskıya rağmen kimlik ve kültürlerini yitirmemiş olan eski Doğu Bloku ülkelerinin şimdi temel özgürlüklerin başını çeken AB’de kimliklerini kaybedebileceklerini söylemek mümkün değildir.


AB’YE ONURUMUZLA GİRELİM:


AB’ye üye olmanın koşulları açıktır. Üye olmak isteyen her ülke, bu koşulları yerine getirmek zorundadır. Üstelik Türkiye, AB’ye, kimsenin zorlaması olmadan kendi iradesiyle üye olmak istemektedir. Bunun için de diğer aday ülkeler gibi koşulları yerine getirmekle yükümlüdür. Öte yandan, Türkiye’nin büyüklüğü, kültürel ve dini farklılığı, tarihte  yaşananlar ve ekonomik kalkınmanın henüz tamamlanamamış olması gibi nedenlerle söz konusu kriterlerin ülkemiz için daha sıkı bir şekilde  uygulandığı izleniminde bir ölçüde doğruluk payı olabilir. Bununla birlikte, İspanya örneğine bakıldığında, bu ülkenin de üyelik sürecinde çeşitli baskı, sıkıştırma ve zorluklarla karşılaştığı, ancak bunları  içine sindirerek üye olmaya öncelik verdiği ve girdiği sıkıntıların semeresini üyelik sonrasında  fazlasıyla geri aldığı, bizzat İspanyollar tarafından belirtilmektedir. Dolayısıyla, üye oluncaya kadar bazı alanlarda karşılaşılan ve bazı hallerde haksızlık veya ayrımcılık olarak  algılanabilecek muamelelere hakettiklerinin ötesinde değer verilmemesi, bunların onur konusu yapılmaması ve duygusallık yerine mantık ve çıkar hesabıyla hareket edilmesi gerekmektedir.


SONUÇ:

AB’DE TÜRKİYE’DE

DEĞİŞECEK


AvrupaBirliğine katılmak bir sistemin benimsenmesi, parçası olunması demektir. Eğer bugün Türkiye’nin yönetim şeklinden, 75 yıldır sürdürülen sistemden memnun iseniz, söylenecek birşey yoktur. “Neden rahatımızı bozuyorsunuz? Ne güzel yuvarlanıp gidiyoruz” diyorsanız, o zaman AB projesine muhalefet edebilirsiniz.


Hayır, ben yolsuzluk düzeninden, her siyasi partinin kendine göre ekonomik-mali politikalar  uygulamasından bıktığınıza inanıyorsanız. Değişiklik istiyorsanız.


Yani, Devletin tapınılan bir konumdan çıkıp, vatandaşa hizmet veren bir konuma girmesini, ekonomiden çekilmesini, özgürlükleri ayarlamaktan vazgeçmesini istiyorsanız, o zaman AB’yi desteklemelisiniz.


Seyirci kalmamalı, ufak dahi olsa bir katkıda bulunmalısınız.


Şu noktayı da unutmayın:


Türkiye’nin bugün katılacağı  AB, Yunanistan, İspanya, İrlanda ve Portekiz’in 1980’lerde katıldığı AB değildir.  Yeni üyelerine kullandıracağı fonlar azalmıştır. 25 üyeli bir dev olmuştur. Üyelerin etkinlikleri de eskisi gibi değildir.


Hele Türkiye’nin katılmasıyla birlikte, Türkiye nasıl değişecekse AB de değişecektir. Ancak Türkiye daha fazla değişecektir.


AB artık, içine girilince sizi birden zenginleştiren bir klüp olmaktan çıkmış, içine girilmediği taktirde 2 inci lige düşülen bir klüp konumuna girmiştir.


Karar vermek size kalmaktadır.


Ancak kararınızı verirken kendinizi değil, çocuklarınızın ve torunlarınızın geleceğini düşünmelisiniz.



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…