· 2 Ağustos günü Milliyet gazetesinde Deniz Kuvvetleri Komutanı Dervişoğlu’ nun bir demeci vardı. Öcalan’ ın infazı konusunda kararın sivillere ait olduğunu söylüyordu. Aslında bu görüş Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğluna ait. Demeç bu açıdan son derece önemliydi. Ancak, nedense çok az insanın dikkatini çekti.
ASKER BU DEFA TOPU SİYASİLERE BIRAKIYOR...
Politikacılar G. Doğu sorununu, yıllardan beri askerlere ihale etmişlerdi.
Bu tutumun çok basit bir hesabı vardı.
Eğer kendileri inisiyatifi almaya kalksalar, risk altına gireceklerdi.
Hele G.Doğu gibi, son derece duyarlı bir konuda politik risk almak yerine, işi askere bırakmak daha akılcı geliyordu.
Asker de , ilk yıllarda buna pek itiraz etmedi.
İç güvenliği sağlamaktan kaçınırmış gibi bir duruma düşemeyeceklerinden, sesini çıkartmadı.
Ancak aradan zaman geçtikçe, işin tadı kaçmaya başladı.Zira politikacılar, sırtlarını askere dayadıkça tembelleştiler.
Ama bugün öylesine bir yol ayrımına geldik ki, politikacı istese de istemese de elini arı kovanına sokmak zorunda. Geldiğimiz noktada, “ bu kararları da asker versin “ diyemezler.
Genelkurmay Başkanı Org.Kıvrıkoğlu şu sıralarda kimle konuşsa aynı yaklaşımın altını çiziyor.
“ Askerin G. Doğu sorunu ile ilgili olarak yapabileceğinin azamisini gerçekleştirdiğini, bundan daha fazlasının kendilerinden beklenmemesi gerektiğini ve politikacıların bundan böyle, bir 15 yıl daha terörle yaşamak isteyip istememe konusunda bir karara varmaları ve ardından da sorumluluklarını alıp harekete geçmeleri zamanının geldiğini” söylüyor.
Açıkçası “ Bizden bu kadar. Sıra sizde.” diyor.
Bu, son derece önemli bir yaklaşımdır.
Genelkurmay Başkanı, görüş açıklamıyor.
Hele Öcalan’ ın infazı konusunda ağzını bile açmak istemiyor.
Asker adına konuşanlardan rahatsız olmasının nedeni de, bu duyarlıktan kaynaklanıyor.
DZ.KUVVETLERİ KOMUTANI AÇIKLADI...
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Dervişoğlu’ nun 2 Ağustos günü açıklanan demecini bu açıdan okursanız, yukarda söylediklerimin anlamı daha netleşecektir.
Oramiral Dervişoğlu’ nun, Öcalan’ ın idamı ile ilgili olarak sorulan sorulara verdiği yanıtlardaki şu cümleler önemli:
“...Bizim bu aşamada, o yönde veya bu yönde fikir beyan etmemiz uygun olmaz. Bizim bir fikrimiz yok mu ? Tabii ki var. Biz tarafız. Binlerce şehit verdik. Bizim fikrimimizi açıklamamız, yargı sürecini etkilemez, ancak birçok yönden ülke çıkarlarını zarara uğratabilir...idamın kaldırılması konusu gündeme gelse, ben, herhangi bir arkadaşımın yerinden zıplayarak ‘ hayır kaldırılmasın ‘ diyeceğini sanmıyorum. Ama, zaten bu konularda bizim görüşümüzün alınmasını gerektiren bir durum yok...”
Dervişoğlu, demecinin “ Karar sivillerin “ şeklinde yorumlandığını söyleyen muhabiri “evet doğru “ diye yanıtlamış ve MGK’ nın dahi bu konuyu konuşmayacağını söylemiş.
Manzara çok net.
Bundan sonrası, siyasi partilere ait.
“ASKER İNFAZ İSTİYOR'' DİYEMEZSİNİZ
Bu arada bir de yeni moda çıktı.
Bazı kişiler “askerin nabzını çok iyi tuttukları” gerekçesiyle , demeçler veriyor ve “ asker, şunu istiyor, asker bunu istiyor” diye yorum yapıyorlar.
Genelkurmay Başkanlığı bu konuda son derece net bir tutum sergiliyor:
“Bizim adımıza kimse konuşamaz”.
Peki, Devlet’in üst kadrolarında ne düşünülüyor?
İnfazdan yanalar mı? Yoksa infazın biraz ertelenmesi mi tercih ediliyor?
Yaptığım temaslar sonunda şöyle bir manzara ile karşılaştım:
GENELKURMAY:
Hiç renk vermemelerine rağmen, Genelkurmay karargahının Öcalan’ın infazı konusunda kesin bir tavrı yok. Özel konuşmalarda, infazın aceleye getirilmemesinin ülke için yararlı olabileceği, Öcalan’ın pkk’ya karşı mücadelede kullanılabileceğinin altı çiziliyor.
TSK’da herkes bu görüşü paylaşmıyor.
Özellikle Güneydoğu’da görev yapanların bir bölümü, infazın kaçınılmazlığına inanırken, diğer bir bölüm subay da Öcalan infazının bir süre ertelenmesinden yana tutum alıyor. Öcalan’ın son açıklamasının infazı daha da güçleştirdiğini söyleyenler dahi var.
MİT :
İnfazın aceleye getirilmemesi ve tüm olanakların araştırılması isteniyor. Öcalan’ın idamı ile ülkenin ne kazanacağı sorgulanıyor. Buna karşılık, Öcalan’ın İmralı’da tutulmasının PKK’nın dağılma sürecine katkıda bulunacağı düşünülüyor.
CUMHURBAŞKANLIĞI:
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, zaman zaman birbirine zıt açıklamalar yapmasına rağmen, genelde köşk’ten sızan izlenimler, Demirel’in de infazın ertelenmesinden yana olduğu şeklinde.
BİRBİRİMİZİ
ALDATIYORUZ
Dikkat ederseniz, sürekli şekilde “infazın geciktirilmesi” veya “infazın ertelenmesi” cümleleri kullanıyor.
Aslında, bir aldatmacadan başka birşey değil.
“İnfazın geciktirilmesi – infazın ertelenmesini” istemek Öcalan’ın idam edilmemesi demektir.
Türkiye, 1-2 yıl bekledikten sonra “Eh, adam vaadettiklerini yerine getiremedi. Bütün silahları bıraktıramadı. Şimdi asalım” diyemez.
Birbirimizi aldatmayalım.
Öcalan’ın idamı giderek güçleşmektedir.
Şimdi, dönelim bu bölümün başına…
Türkiye’nin tepesini oluşturan, tüm kararlarda söz sahibi olan kurumların büyük bölümü “infaz” konusunda çok kuşkulular. Daha da önemlisi, kafaları son derece karışık. Ancak, bu kuşku ve kaygılarını açıkça söyleyemiyorlar.
Korkuyorlar.
Size belki garip gelebilir, her kurum (ne kadar güçlü olursa olsun) diğerinden ve özellikle medya’dan korkuyor. Gerçek düşüncelerini söylediği anda, büyük tepkilerle karşılaşacaklarını düşünüyorlar.
Bundan dolayı da, susuyorlar.
Ne büyük dram.
Özel konuşmalarda söyledikleriyle, resmi açıklamaları arasında öylesine büyük farklar var ki, inanılacak gibi değil…
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|