KADEK BÖLGEDEN
ÇIKARILACAK...
WASHİNGTON
Amerikalı yetkililerin, Kuzey Irak ile ilgili olarak, hiçbir tereddütte bulunmadan güvence verdikleri tek konu, PKK-KADEK militanlarının akıbeti.
“Türkiye’nin kuşku duymasına hiç gerek yok. Kuzey Irak’ta PKK-KADEK kampı kalmayacaktır...”
Bu cümleyi sık sık tekrarlıyorlar.
Hatta bazıları daha da ileri gidip, bunun nasıl yapılacağı hakkında ipuçları dahi veriyorlar. Ne kadarı, ne oranda gerçekleşir, şimdiden bilinmez ancak bir hareket var. Planlamalar yapılıyor ve önlemler alınıyor. PKK-KADEK yetkililerine bilgi verilip verilmediği henüz belli değil. Ancak örgüt Kuzey Irak’ta kalmasının giderek zorlaşacağını bilmeli.
Konuyu yakından izleyen çevrelerin söylediklerine inanılırsa, Amerikalıların en büyük beklentileri, yakında uygulamaya sokulacak olan “Eve dönüş yasası”. Bu yasa sayesinde dağlardaki militanlardan 1000-1500’ünün kamptan ayrılması, işlerini kolaylaştıracak. “Aslında biz bu yasanın daha geniş tutulmasını istiyorduk ancak Türkiye bu kadarını çıkarabildi” diyen bir yetkili, 1500 militanın Örgüt’ü bırakması durumunda, 1500-2000 kadarını da bazı İskandinav ülkelerine göç ettirebileceklerini söyledi. Bu konuda ilk temasların yapıldığını ve hangileri olduğunu söylememekle birlikte, İskandinav ülkelerinin de öneriyi olumlu karşıladıklarını belirtti.
Amerikalı resmi yetkililer, PKK-KADEK’in Kuzey Irak’ta kalmasının imkansızlığını tekrarlıyorlar, ancak öte yandan da, “Türkiye’nin de bu süreci kolaylaştırması “ gerektiğini ekliyorlar. Bu “kolaylaştırmanın” ne olduğu hakkında ise, pek ayrıntı verilmiyor. Dillerinin altında birşeyler var, ancak henüz ortaya çıkartmıyorlar.
IRAK’A ASKER
YOLLAYALIM MI, YOKSA...
Üzerinde en çok tartışılan ikinci konu ise, Türkiye’nin Irak’a asker gönderme sorunu.
Asker gönderme önerisi, Türkiye’den kaynaklanan ve bir süre önce Ankara’nın , Washington ile arasını düzeltmek için ortaya attığı bir konu. Tezkereden sonra gerilen ilişkileri yumuşatmak ve Bush yönetimine biraz da şirin görünmek için, Türk Genelkurmayının önerisi, hükümetinde onayı ile Washington’a iletilmişti.
Bu öneri, Süleymaniye olayından önce yapılmış ve Amerikalıların yanıtı bekleniyordu. Onlar da, hem ihtiyaçları olduğu, hem de Türkiye ile sertleşmeyi uzatmamak için kabul ettiklerini bildirdiler.
Henüz ayrıntıları konuşulmuş değil. Yani, harcamaların kim tarafından karşılanacağı, gidecek askerin tam yeri ve görevleri, henüz bilinmiyor. Tek bilinen, eğer bu kuvvet BM veya NATO şemsiyesi altında olmazsa, Komuta Kontrolün tamamen Amerikalılara verileceğidir.
Ankara’da , hem askeri hem de dışişlerinde iki ayrı görüş var.
1. BAŞIMIZA ÇUVAL
GEÇİRDİLER, YOLLAMAYALIM
Bir görüşe göre, Amerikalılar Türk askerinin kafasına çuval geçirip hakaret etti ve bilerek küçük düşürdü. Türk ordusunun hem içerde, hem de dışarda böylesine onuru ve prestiji kırılmadı. Ülkenin konumu dahi büyük oranda sarsıldı. Böyle bir durumda, sanki hibirşey olmamış gibi davranıp, ABD askerini korumak amacıyla Mehmetçiği Irak’a yollamak son derece yanlış olur. Kamuoyunda ve TSK içinde ters tepki yaratır.
Kamuoyu bir yana, Amerikalılara özür diletmeden böyle bir adım atılması, TSK’nın prestijini daha da sarsar.
BM veya NATO şemsiyesi olmadan Türk askerini Amerikalı komutanların emrine vermek ve Amerikanın polisi gibi kullanılmasına göz yummak hatalı bir yaklaşım olur.
Sonuç: İşi yavaştan alalım. ABD, Irak’ta zorlanıyor ve sonunda mutlaka bize yine muhtaç olacak. Ayrıca, BM ve NATO şemsiyesi kaçınılmaz şekilde kurulacak. Türk askerini o zaman göndeririz.
2. AYNI HATALARI
İŞLEMEYELİM VE YOLLAYALIM
Diğer bir görüş ise, yukardaki yaklaşımın tam tersini savunuyor. Irak’a asker yollama fikrinin önce Türkiye’den çıktığına dikkat çekenler “Tezkere öncesinde de sözler verdik, adamlar planlarını ona göre yaptılar ve sonunda sözümüzü tutamadık. Şimdi aynı tutumu tekrarlarsak, bir daha altından kalkamayız. Ne para pazarlığı, ne özel koşullar getirilmeli. Verilen sözlere uyulup asker yollanmalı” diyorlar.
Bu görüşü paylaşanların özellikle dikkat çektikleri bir başka nokta daha var. O da, Ankara’da politikaları oluşturan sivil ve asker çevrelerden bazılarının hala “eski ve hatalı” değerlendirmeler yapmaları.
Bu çevrelere göre, Amerika Irak’ta batmaktadır. Türkiye’ye muhtaçtır ve bu direnme sürdükçe Türkiye’ye daha fazla ihtiyaç duyacak ve kapımızı çalacaktır.
İşte bu değerlendirmeler “çok hatalı” olarak nitelendiriliyor ve bunlara inanıp politika saptamanın, Türkiye’yi bir daha kurtarılamayacak şekilde güç duruma düşüreceği uyarısında bulunuyorlar.
YENİ BİR KUZEY IRAK
POLİTİKASI ŞART...
Kim ne derse desin, Türkiye’nin yeni bir Kuzey Irak politikası saptaması ve bu politikaların asker değil, dışişleri tarafından yürütülmesi gerekiyor. Yeterince yaralar açıldığından dolayı, ayrıntılara girmek istemiyorum, ancak zararın neresinden dönülürse o kadar kar edeceğimiz açıkça görülüyor.
Orta Doğu uzmanı Nihat Ali Özcan’ın, MANŞET programındaki sözleri beni şaşırtmıştı. 1996’da özel bir siyaset belgeseli hazırladığını ve Kuzey Irak ile ilgili politika oluşturmak ve uygulamanın asker’e bırakıldığını açıklayan Özcan “Siyasi hükümetler o tarihten bu yana (AKP’de dahil), koşullar değişti yeni bir politika saptayalım demediler” diye konuşmuştu.
Galiba artık vakit geldi...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|