KUZEY IRAK, TÜRKİYE’YE
MODEL OLMAMALI...
Bölgedeki Kürt sorunu, önce 1 inci Körfez savaşı, ardından da Irak’ın istilasıyla birlikte şekil değiştirmeye başladı. Daha önceleri, Kürt ayaklanmaları yaşanırdı. Türkiye, Irak ve İran, kendi toprakları içindeki Kürt hareketlerini sınırlarını kapatıp, birbirleriyle gizli bir dayanışma mekanizması kurarak, sindirebiliyorlardı. Zaten, Kürt hareketleri de kendi içlerinde bölündüklerinden dolayı, kolaylıkla etkisizleştirilebiliniyordu.
Bu durum, en dramatik şekilde 1 inci Körfez savaşı (1992) ile değişti. Kürtler ilk defa Uluslararası kamuoyunun dikkatini çektiler. Saddam’a karşı, Amerikan-İngiltere-Türkiye ortaklığı ile, Kuzey Irak Kürtleri korumaya alındılar. 12 yıl boyunca hem kendi kendilerini yönetmeleri, hem de varlıklarını inşa etmeleri sağlandı. PKK’da bu fırsatı kullanıp dış destek bulup 15 yıl boyunca etrafı kasıp kavurdu.
Irak’ın istilası öncesindeki manzara şöyle idi:
ABD, Türkiye’ye büyük önem verdiği için, PKK’yı terör örgütü olarak niteledi. Öcalan’ın yakalanıp Türkiye’ye teslim edilmesini sağladı, buna karşılık Türkiye’den kendi toprakları içindeki Kürt sorununu çözmesi için sosyal ve ekonomik önlemler almasını ve PKK’nın silah bırakıp siyasi platforma geçişinin kolaylaştırılmasını önerdi.
Kuzey Irak’taki Kürt varlığının güçlenmesini ve kendi devlet modellerini kurmalarını sağladı.
IRAK’IN İSTİLASI
KÜRT SORUNUNU ETKİLEDİ
ABD’nin Irak’ı istilası, Kürt sorunuyla ilgili tüm verileri ve hesapları değiştirdi.
Irak Kürtleri ABD’nin en iyi müttefiği konumuna girerken, Türk-ABD ilişkileri derin yaralar aldı. Washington, hala bağımsız bir Kürt Devleti kurulmasına karşı bir tutum içinde (Irak’taki sürtüşmeler sürerse, bu tutum da değişebilir) ancak, Kürtlere toz kondurmuyor.
Türkiye’nin Kuzey Irak’taki PKK faaliyetlerinden rahatsızlık duymasına dahi aldırmıyor. Hatta, Türkiye’nin askeri varlığının da etkisizleştirilmesini istiyor.
Bölgedeki tüm dengeler böylece değişmiş oldu.
Buna rağmen, Ankara’nın Kürt sorununa bakışı hiç değişmedi. Hala Kuzey Irak’taki PKK mevcudiyeti son derece önemseniyor, PKK-KADEK’in siyasi platforma kayması engelleniyor, emanetçi statüsündeki DEHAP’a da hayat hakkı tanınmıyor.
Ancak gelişmeler, Türkiye’nin bu yaklaşımını aşıyor.
Kuzey Irak giderek, bağımsız bir Kürt Devleti bölgesi görünümü kazanıyor.
İşte Türkiye’nin kaygıları bu nedenle katlanıyor.
Bir yandan kendi içindeki sorunu çözemeyen veya eski yöntemlerle çözmeye çalışan; öte yandan da Kuzey Irak’ın Türk topraklarında yaşayan militanlara örnek oluşturmasından kaygılanan bir ülke konumuna giriyoruz.
KUZEY IRAK ASIL BİZİ
MODEL ALMALI
Türkiye’de Kürt politikasını oluşturan kişi ve kurumlar hala geçmişte yaşıyorlar. Hala eskimiş yöntemler ve düşüncelerle hareket ediyorlar. Daha da tehlikelisi, Kuzey Irak’ta sırf bir model oluşmaması için, askeri baskı, silahlı caydırıcılığın geçerliliğine inanıyorlar.
Korku veya kaygımızda şu:
“... Kuzey Irak Kürtleri her türlü serbestiye kavuştular. Kendi eğitim sistemlerini, kendi televizyonlarını, kendi ordularını kurdular. Kendi ekonomilerini oluşturup, zenginleşmeye dahi başladılar. Bu şekilde devam ettikleri taktirde, Türkiye’deki Kürt kökenliler “neden biz de böyle olmayalım” diyebilirler, hatta Kuzey Irak ile birleşip Büyük Kürdistan projelerini gerçekleştirebilirler...”
Doğrudur, böyle bir tehlike vardır.
Ancak bu tehlikeyi arttırmak veya azaltmak tamamen Türkiye’nin elindedir. Bunun için de, Kürt sorununa bakışımızı temelinden değiştirmemiz gerekmektedir. Ülkemizin toprak bütünlüğünü ancak bu şekilde daha etkili biçimde koruyabileceğimizi görmeli, tabuları yıkmalı ve herşeye yeni gözlüklerle bakmalıyız.
Eğer Türkiye Kuzey Irak’ın model olmasını istemiyorsa, kendi Güneydoğusuna daha fazla asker ve silah yollamak yerine, güvenlik önlemleriyle birlikte daha fazla yatırım yapmalıdır. Daha fazla insana iş-aş bulmalıdır.
Eğer Türkiye Kuzey Irak’ın model olmasını istemiyorsa, kendi Kürt kökenli vatandaşlarının beklentilerini daha fazla karşılamalı, KADEK-PKK’yı silah bırakmaya özendirmelidir.
Eğer Türkiye Kuzey Irak’ın ilerde bir model oluşturmasını istemiyorsa, kendi Kürt kökenli vatandaşlarına daha geniş söz hakkı, daha fazla demokrasi vermelidir.
O ZAMAN, TÜRKİYE
MODEL OLUR...
Bunlar yapılabildiği taktirde, o zaman Kuzey Irak değil, asıl Türkiye bütün bölge Kürtleri için model olur. O zaman kimse bu ülkeyi bölmeye kalkmaz.
Kuzey Irak’taki oluşumu, Türkiye’nin zorla durdurması imkansız denecek kadar güçtür. Hem yanıbaşımızda (ne kadar güçsüz olurlarsa olsunlar) kendimize bir düşman yaratmanın, hem de kendi Kürt kökenli vatandaşlarımızı Devletten uzaklaştırmanın bir çözüm olduğuna inanmıyorum.
Gelin, soğukkanlı şekilde yeniden düşünelim ve yeni politikalar oluşturalım.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|