PAPADOPULOS’UN TEK
ÜMİDİ DENKTAŞ MI?
Bugün Rumların Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan Tassos Papadopulos’u ilk defa 1970’li yıllarda tanımıştım. O dönemlerde, Başpiskopos Makarios’un en güvendiği, EOKA örgütünde en yakın gördüğü yardımcılarından biriydi bende gencecik bir gazeteci... Bu defa baktım, ikimizde değişmişiz.(!)
Eskiden (gençliğinin de verdiği ataklıkla) sanki kavgacı biriymiş izlenimi yansıtırdı. Lafını sakınmayan bir hali vardı.
Şimdi ise, olgunlaşmış, konuşurken kelimelerini tartan ve kendine güvendiğini açıkça gösteren bir tutumu var. Karşısındakini ikna edebiliyor.
Rumlar genelde hayatlarından çok memnunlar.
Nasıl olmasınlar ki...
Türk tarafının sayesinde Annan planından kurtuldular ve AB’ye tam üye oldular. Hele Denktaş Şubat’ta Viyana’da da aynı tutumu sürdürünce daha da sevindiler. Bu açıdan Papadopulos’un en yakın müttefiğinin Denktaş olduğunu söyleyebiliriz. Zira KKTC Cumhurbaşkanı çözümden kaçındıkça, Papadopulos kazanıyor. Her ikisinin ortak noktaları da, Annan planından nefret etmeleri.
Şimdi, Rumların hiç değilse önemli bir bölümünün Denktaş’tan bekledikleri en son “iyi niyet jesti”, Mayıs 2004’e kadar da tutumunu aynen sürdürmesi ve çözüm için hiçbir girişimde bulunmaması. Çözümsüzlük yolunda devam etmesi.
Bu durumda, karşılığında hiçbirşey vermeden Annan planından kurtulmuş ve AB’de söz sahibi konumuna gelmiş olacaklar.
İşte bu avantaj, Kıbrıs Rum siyasi çevrelerinde büyük bir rahatlama havası estiriyor. Güvenceleri artmış, eski korkularından kurtulmuşlar.
Daha da ileri gidiyorlar ve “artık Annan planı yerine, Türklere AB kurallarını uygulatabilecek noktaya geldik. Mayıs 2004’te bir çözüm olacaksa bile, Annan planı değiştirilip AB kurallarına uyum sağlanmalı” diyorlar.
Satranç oyununun kazandıklarına inanıyorlar.
Yani, serbest dolaşım, serbest mal mülk almak vs...
PAPADOPULOS İSE,
AKSİNİ SÖYLÜYOR
Kıbrıs Rum toplumunda da aslında kafalar karışık.
Türk tarafının oyunu kaybettiğini ve AB’ye girerek kendilerini güvenceye aldıklarını söyleyenlerin yanı sıra, tam tersini düşünenler de var.
Papadopulos, Kıbrıs’ın çözüm bulunmadan AB’ye girişinin önemli bir tehlike oluşturacağına dikkat çekti. Bugünkü sınırların kalması ve Ada’nın bölünmüşlüğünün süreklileşmesinden çekindiğini açıkça belirtti.
“... Böyle düşünenler olduğunu biliyorum. Ancak ben bu görüşleri paylaşmıyorum” dedi.
Peki ne olacak?
Yine Annan planı mı?
Denktaş, ben bu plan üstünde konuşmam, diyor.
Yeni bir plan mı?
Bu defa da, BM Genel Sekreteri masaya oturmayabilecek.
Papadopulos’un bu konuya verdiği yanıttan ben bir sonuç çıkaramadım. Hem EVET, hem HAYIR ve bol AMA’lı bir konuşma yaptık.
Güney Kıbrıs’ta hissedebildiğim, bütün gözlerin Türk tarafına daha doğrusu Ankara’ya çevrilmiş olması. Herkes, Ankara’nın bir karar verip vermediğini merak ediyor.
Mayıs öncesinde Türkiye’nin yeni bir öneri ile ortaya çıkacağı tahmin ediliyor.
Ayrıntıları ortaya çıkmadan da, kimse elini açmak istemiyor.
PAPADOPULOS,
FARKI KAPATIR
Clerides’ten sonra Papadopulos’un Cumhurbaşkanlığına gelmesi, üzerine hem KKTC hem de Türkiye’deki bazı gözlemciler “Papadopulos’ta Clerides’in karizması yok. Üstelik batı da tanınmıyor ve sevilmiyor. Bu da bizim avantajımızadır” yorumlarını yapmışlardı.
Aman yanılgıya düşmeyelim.
Batı, karizmadan çok politikalara göre destek verir. Üstelik, Rumların yeni Cumhurbaşkanı da kendini o kadar kolaylıkla harcatmayacak bir kişilikte...
Bundan dolayı, biz boş konuşmayı bırakıp, biran önce ne yapmamız gerektiğine karar verelim. Zira Mayıs 2004, Kıbrıs konusundaki son fırsat olacaktır... Zaten şansımız çok azaldı, bari bunu kaçırmayalım...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|