AKP, ASKERLE
İTİŞMEMELİDİR
Türkiye, tarihi bir dönemece doğru, adeta büyük bir akıntıya kapılmış gidiyor. Akıntı bu ülkeyi Avrupa Birliğine doğru götürüyor. Kim ne derse desin, ne kadar itiraz ederse etsin, hergeçen gün bu akıntının hızı artıyor. Bir süre sonra, (özellikle 2004’ün ilk aylarından itibaren) önünde durulmaz bir hale gelecek. Ne Ulusalcılar, ne asker, ne köktendinciler, bu akıntıya karşı kürek çekemeyecekler.
AB’nin bütün sorunlara çözüm getiremeyeceği, insanları bir anda mutlu ve zengin etmeyeceği de biliniyor. Ancak bugüne kadarki sistem, yani Devlet anlayışı, ülkenin yönetim şekli insanları öylesine bezdirdi ki, ne olacağını bilemese dahi gözü kapalı AB’ye koşuyor.
İşte bu gidişi önlemenin artık imkanı yok.
Ulusalcılar istedikleri kadar, “gözü kapalı gidiyoruz” diye bas bas bağırsınlar, kimsenin aldırdığı yok.
Ancak bu gidişin bence bir tek tehlikesi var.
O da, Deniz Baykal dahil, herkesin dikkat çektiği nokta: Askerle ilgili düzenlemelerde diyaloğa ve en geniş uzlaşıyı aramaya özen gösterilmesi...
BU ÜLKE YOL
KAZASINA UĞRAMAMALI
AB yolandaki Türkiye’nin tam üyelik müzakerelerini başlatana kadarki en kritik uyum paketi, hazırlanan 7 incisi olacaktır. Bu pakette, MGK’nın sivilleştirilmesi ve diğer Devlet kurumlarındaki temsilciliklerinden vazgeçmesi çıkacaktır. Başka bir deyişle, MGK eskisi kadar kamuoyu önünde olmayacak, eskisi kadar kararları etkileyemeyecektir. Ancak bu yaklaşım TSK’nın Türk toplumu içindeki yerini kaybetmesi anlamına gelmeyecektir. TSK yine ağırlıklı olacak, yine Cumhuriyet ilkelerinin bekçiliğini yapacak, ancak perde arkasına çekilecektir.
Bazıları , Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’e kızmaktadırlar. 1 inci Başkanı yeterince sert olmamak, AB’ye direnmemekle suçlamaktadırlar. Bunları kamuoyundan çekindikleri için açıkça söyleyemiyorlar, onun yerine AKP’nin irticacılığı veya Kürtlerin ayaklanıp ülkeyi bölecekleri gibi, fazla inandırıcılığı olmayan tehlikeleri ön plana çıkarıyorlar.
AKP, OLGUNLUĞUNU
İSPATLAYABİLECEK Mİ?
İşte böylesine kritik bir dönemden geçiyoruz.
2004 Aralığına kadar ki süreçte benim görebildiğim tek tehlike, işte bu konuda bir yol kazasına uğramaktır.
Türkiye AB’ye, Askeri ile itişerek, kavga ederek gidemez. Bu ordu bizimdir ve bizi korumak için vardır.
AKP, bu fırsattan istifade Askerin kolunu kanadını kırmak için hareket ediyormuş izlenimi verirse, işte o zaman herşey bozulacaktır.
Bu partiden beklenen, bütün bu duyarlıkları dikkate alıp, aşırı hatta abartılı bir özenle hareket etmesidir. Yani, her adımı dikkatle atmaları, ağızlarından çıkan her söze azami özen vermeleri gerekmektedir.
AKP’nin hendikapı, sabıkalı sayılmasıdır. Ancak bu dönemde sergileyeceği tutum, sabıkasının artmasına veya belirli oranda silinmesine neden olacaktır.
AKP, başta CHP olmak üzere, MGK konusunda yapılacak değişiklikleri ne kadar çok anlatır, görüşleri paylaşır, hem kamuoyu ile, hem de Sivil Toplum Örgütleriyle diyaloğunu yaygınlaştırırsa, bu süreç o oranda kolay aşılır.
AB’ye Askere rağmen veya Ulusalcılara rağmen değil, onlarla birlikte katılmak zorundayız.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|