SORUN, 8. MADDE VE
KÜRTÇE ÖZEL YAYINDA...
Akademilerdeki sempozyumda nihayet TSK’nın, AB ile ilgili olarak kafasındaki temel kaygıların neler olduğunu galiba anlayabildim. Bu kadar zor algılamamın nedeni anlama özürlüsü olmamın yanısıra, Asker’in kelimelerini çok dikkatli seçmesi, diplomatlardan dahi daha diplomatikçe konuşması da algılamaları güçleştiriyor.
Ancak bu defa anladıklarımı bizzat doğrulattığım için, size gönül rahatlığı ile yansıtabilirim...
TSK’nın hedefi. Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği. Bu konuda hiçbir sorun yok. Atatürk’ün gösterdiği hedeften şaşma söz konusu değil. Hatta Irak savaşından sonra, Türk-ABD ilişkilerindeki deprem TSK’nın Avrupa Birliğine bakışını ilginç şekilde etkilemiş. Bu açıkça hissediliyor. Eskiden aralarında “Bırakalım AB’yi, Amerika ile Stratejik İşbirliğimiz var. Üstelik Washington Laiklik ve Bölücülük konularında bizi daha iyi anlıyor” diyenler vardı. Artık pek yok.
AB farklı bir gözle izleniyor. Ayrıca, AB’nin hem laiklik hem de bölücülük tehlikesi karşısında Türkiye’nin istediği önlemleri alabileceği güvencesi verdiği de biliniyor.
TSK’nın sorunu, Türkiye’nin tam üyeliğine kadar geçmesi beklenen 8-10 yıllık süreçten kaynaklanıyor.
Bu süreçte, Laiklik karşıtı ve Bölücü unsurlara karşı mücadelede elleri ve kollarının bağlanmaması isteniyor. Bazı AB ülkelerinin, PKK ve Laiklik karşıtı derneklere “insan hakları” gerekçesiyle destek vermelerini TSK unutamıyor. Açık bir güvensizlik duyuyor.
Bunu giderebilmek için de, Katılım müzakerelerini başlatma ön koşulunda esneklik gösterilmesi arzulanıyor. Yani temel sorun ilkede değil, hedefe gidişteki yöntemden kaynaklanıyor.
SOMUT SORUNLAR
ÇÖZÜLEBİLECEK Mİ?
Önümüzdeki günler ve haftalarda 6 ıncı uyum paketinin TBMM’den geçirilmesi gerekiyor. Bu paket içinde TSK’yı rahatsız eden maddeler de şunlar:
Terörle Mücadele yasasının 8 inci maddesinin iptali. AB Kopenhag Kriterleri, fikir özgürlüğünü kısıtladığı için bu konuda son derece katı. Bu maddenin mutlaka kaldırılmasının gerektiğini belirtiyorlar. Hükümet‘de aynı fikirde, ancak TSK 8 inci maddenin tam üyeliğe kadar korunmasından yana. Bu konuda ya hükümetin veya TSK’nın dediği olacak. Uzlaşı bulmak hemen hemen imkansız.
Kürtçe yayınlar için özel televizyonlara da izin verilmesi. Bu görevin sadece TRT ‘ye bırakılmasında şu sakıncalar görülmektedir. Devlet televizyonu olduğundan dolayı ilerde Türkiye’deki başka dil ve lehçelerde de yayın talebinde bulunanlar çıkabilir veya “neden 2 saat yayın yapılıyor da, 8 saat yapılmıyor” tartışması açılabilir ve Türkiye üstünde baskılar oluşabilir. Ayrıca Med TV yurt dışından sürekli şekilde tüm gün yayın yapmakta ve bütün izleyicileri kendine bağlamakta. TRT’nin , Med TV ile başa çıkması imkansız görünmekte. İşte bundan dolayı “Bölücülük-Terör örgütünü övmek” gibi yasaklar getirilerek bu işlevin halen mevcut özel televizyonlara bırakılması tercih ediliyor. CHP’de bu konuda AKP’yi destekliyor.
Apartman katında ibadethane konusundaki görüş ayrılıklarının ise, kolaylıkla giderilebilineceği ve ihtiyaç duyulduğu taktirde, farklı dine mensup olanların ibadet yeri kurabilecekleri bir düzenleme hazırlanıyor.
HÜKÜMET NASIL
HAREKET EDECEK?
Asker’in yaklaşımı bu... Hatta MGK’da görüşülmeden bu paketin Meclis’e yollanmamasını istiyorlar.
Hükümet ise çok kararlı görünüyor. 6 ıncı paket içindekilerin AB’ye anlatıldığı, bundan sonra Asker itiraz etti diye geri adım atamayacaklarını belirtiyorlar. 6 ıncı paket Haziran sonu MGK’sında tartışılmadan Meclis’te oylanırsa hiç şaşırmamak gerekiyor.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|