CHP, KENDİNE
YAKIŞANI YAPACAK MI?
Deniz Baykal kokuyu aldı.
CHP’nin politikalarında bazı ayarların yapılması gerekiyordu ve Baykal bunu gördü.
Son aylarda kiminle konuşursanız konuşun, CHP’nin Kıbrıs ve Irak konularındaki tutumuna pek anlam veremediklerini söyleyeceklerdir. Partinin, AKP karşısında kimi zaman çok sert, kimi zaman abartılı bir devlet savunucusu rolünü yüklenmesi, en gerekli özgürlüklere dahi, sırf AKP getirdiği için karşı çıkıyormuş izlenimi vermesi garip karşılanıyordu. Değişen dünya koşullarına bir türlü uyum sağlayamamış, sol ideolojinin eskimiş kavramlarından kurtulamamış bir hava vardı.
Deniz Baykal’ın orkestra şefliği yaptığı yeni bir “ince ayar çalışması” dikkatleri çekiyor. Kemal Derviş’in açıklamaları ve Baykal’ın basında olsun, son grup konuşmasında olsun söyledikleri, CHP’de bazı kavram ve yaklaşımların değişeceğinin müjdesini veriyor.
Deniz Baykal, CHP’nin merkezde yerini alması gerektiğine dikkat çekiyor. Eski sol mantık, sol sloganlar, sol söylemler yerine, merkezi ön plana çıkartmaya çalışıyor. İktidara, merkezden gidilebileceğini görüyor ve bunun için de gereken adımları atıyor.
Doğrusunu yapıyor.
Artık eski sol kalmadığı gibi, Türkiye’deki sol düşünce de şekil değiştirdi. Türk toplumu da, dünya’daki gelişmelere paralel biçimde artık politikaya farklı bakıyor. Eski sol kavramlara yapışmış olanlar giderek azınlıkta kalıyorlar. Hele bazı Kemalistlerin kullandığı “Kayıtsız şartsız egemenlik- Kendi kaynaklarından yararlanıp dışa bağımlılıktan kurtulmak” gibi sloganlarla adeta 3 üncü dünyacı bir söylemi paylaşanların sayısı giderek azalıyor.
Türk toplumu ümitlenmek istiyor. Çocuklarının, torunlarının geleceklerini AB’de görüyorlar. Doğru veya yanlış, AB’ye tam üyeliği bir kurtuluş gibi niteliyorlar.
CHP, AB’YE TAM
DESTEK VERİYOR
Baykal’ın, toplumu iyi okuduğunun bir diğer işareti, AB’ye tam üyelik konusunda hükümete verdiği destek.
Toplumun beklediğini, istediğini yapıyor.
AB’ye gidişi –şu veya bu nedenle- engellemeye çalışanların bir daha iktidara gelemeyeceklerini, toplumun gözünden düşeceklerini görüyor.
Bu kokuyu alabilmek çok önemli.
AB rüzgarını kırmak için mücadele edenler ister prestijli asker olsun, ister Atatürk’ün partisi CHP olsun veya Milliyetçiler olsunlar, toplumun bu isteğini engelledikleri taktirde kaybedeceklerdir.
Bundan kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
CHP işte bu tuzağa düşmek istememektedir.
PEKİ, KIBRIS
NE OLACAK?
AB üyeliği denince herkezin kendine göre kara kedileri var.
Asker ile CHP’nin en önemli kara kedisi de, Kıbrıs.
Kıbrıs’ta 2004 Nisan sonuna kadar bir çözüm bulunamadağı taktirde, Türkiye 2004 Aralığında tam üyelik müzakereleri için, başlangıç tarihi alamayacaktır.
Bu gerçeği net şekilde bilmekte yarar vardır.
CHP’nin tarihi test’i Kıbrıs konusunda gerçekleşecektir. Uyum yasalarına destek verip, Kıbrıs’ta muhalefet yaparak CHP belki AKP’yi hırpalayabilecektir, ancak sonunda AB faturasını da ödemek zorunda kalacaktır.
Türkiye, CHP’nin genç kuşakların partisi, toplumun önünü açan, Türkiye’nin laik-demokratik sisteminin temsilcisi olan bir parti konumuna girmesini diliyor. Yani, böyle bir CHP’yi iktidarda görmek istiyor.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|