MGK, TÜRBAN’I DEĞİL
AB’Yİ GÖRÜŞMELİ...
Bugünkü Milli Güvenlik Kurulu basında çıkan haberlere göre AK Partinin tutumuna çeki düzen verilmesi, daha doğrusu dizginlenmesi toplantısı olacak.
Başka bir deyişle, MGK Devletin kırmızı çizgilerini çizecek. Bu çizgilerin neler olduğu hangi alanların kırmızı noktaları oluşturduğu anlatılacak. AKP’nin de bu çizgileri geçmemesi istenecek.
Bir nevi “Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetmek isteyenlerin, hangi konulara duyarlık göstermeleri, hangi alanlarda değişiklik yapmaya kalkmamaları gerektiğinin” açıklamaları yapılacak.
Aslında, şimdiye kadar bilinenler tekrar edilecek. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin duyarlı olduğu noktalar bir defa daha anlatılacak. Bu kırmızı çizgiler aşıldığı taktirde krizlerin çıkacağının sinyali verilecek.
Ancak, artık bu Kırmızı Çizgiler konusunda bir görüş birliğine varmamız gerekiyor. T.C. Devletini irticadan koruyacağız diye, ülkeyi kışla düzenine dönüştürmememiz, “bu adamlar din devleti oluşturmak istiyorlar” diyerek kriz çıkartmamamız gerekiyor.
Bu da bir uzlaşı gerektiriyor.
Askerlerin sözcülüğünü yaptıkları laik çevreler, tepeden bakan ve her girişimi cezalandıran tutumlarını bırakmalılar. Devletin laik niteliğini koruma adına, iktidarı paylaşma niyeti kokan yaklaşımlardan vazgeçmeliler. Değişen koşullara uygun, yeniden düzeltilmiş çizgiler oluşturmalılar.
AKP’de, gerçek niyeti laik sistemi değiştirmek değilse –ki, söz konusu olmadığını belirtiyorlar- artık dikkatli hareket etmeli ve T.C. Devletinin nasırına basmamaya çalışmalıdır. İkide bir kriz yaratacak adımlar atmamalılardır.
DAHA ÖNEMLİ
KONU VAR: AB
Emin olun, hala Kırmızı Çizgilerle zaman harcamak bu ülke için büyük bir lükstür. Aynı yemekleri masaya getirmeyi, bilinen ve değişmesinin imkansızlığı açıkça görülmüş ilkelerle mücadeleyi artık bir kenara bırakalım.
Zira, Türkiye’nin önünde kaçırılmaması gereken bir 2004 Aralık tarihi vardır. Avrupa Birliği (AB) 2004 Aralığında Türkiye’ye Katılma Müzakerelerinin başlangıç tarihini verecek veya AB macerası defteri kapanacaktır.
Anlayacağınız, T.C. Devletinin kaderini etkileyecek son bir randevu ile karşı karşıyayız. Üstelik, yapılması gereken dünya kadar iş var.
T.C. Devletinin kaderini etkileyecek bir gelişmeden söz ettiğimizi yazarken abartmıyorum.
Bu ülkeye irtica gelmesini engellemek, yani Laik ve Demokratik sistemin sonsuza kadar devam etmesini, Atatürk ilkelerinin yıkılmayacak bir düzene sokulmasını ancak Türkiye’nin AB’ye üyeliği sağlayabilir.
MGK disiplini veya asker sopası değil, Türkiye’nin geleceği her yönden sadece AB’ye tam üyelikle sağlama alınabilir.
Bunun başka çaresi yoktur.
Türkiye, sonsuza kadar, asker korkusuyla kırmızı çizgilerini koruyamaz. Sistemimizi uzun vadeli bir güvenceye oturtmamız gerekiyor. Bunun tek yolu da, Avrupa Birliği sistemine hem demokrasi, hem de ekonomimizi sokmaktan geçmektedir.
AB üyesi bir Türkiye’de, laik-demokratik sistemi kimse değiştiremez.
AB üyesi bir Türkiye’de, ülkenin bölünmesi söz konusu olamaz.
AB üyesi bir Türkiye’de, aşırı duyarlıklara, aşırı kısıtlamalara yer bulunamayacaktır.
Bütün bu nedenlerle, MGK türban’dan çok, biran önce AB’ye tam üyelik stratejisini konuşmalı ve ülkeyi bir seferberliğe hazırlamalıdır.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|