CUMHURİYETİN KIRMIZI
ÇİZGİLERİNİ ÇİZELİM...
Dünya sürekli değişiyor.
Çok eskilere gitmeyin.
1980’lere kadar dünya, Doğu ve Batı bloklarına bölünmüştü. İki kutuplu bir dünya’da yaşıyorduk. İnsan Hakları, Demokrasi gibi kavramlar hangi blokta yaşıyorsanız ona göre algılanırdı. Koministlerin her yaptıkları kötü, Batı’lılarınki iyi sayılırdı.
Bir süre sonra Kominizm yıkıldı, Duvar devrildi ve bütün kavramlar değişti.
Etnik savaşlar başladı.
Köktendinci akımlar, İslamcı terör örgütleri belirdi.
Bambaşka bir dünya doğdu Amerika tek güç olarak ağırlığını arttırdı.
Ardından, 11 Eylül olayı patladı ve bugünlere geldik.
Böylesine başdöndüren gelişmeler yaşanırken, Türk toplumu da etkilendi. Toplum eski kavramları terketmeye, hem kendine hem de dünya’ya farklı bakmaya başladı.
Türkiye’de değişmeyen Devlet resmi politikaları, refleksleri ve İslamcıların yaklaşımları oldu. Her iki tarafın da tutumları kemikleşti ve bugüne kadar gelindi. Hala eski yaklaşımlar, eski kavgalar , eski kuşkular ve komplo teorileriyle yaşıyoruz.
Toplum öylesine değişti, herşeye öylesine farklı bakmaya başladı ki, “değişmeyenlerden” giderek uzaklaşma sürecine girdi.
Oysa Türkiye tarihinin en önemli aşamalarından birini yaşıyor. Ya Avrupa Birliğine tam üye olacak veya üçüncü dünya ülkesi olmaktan ileri gidemeyecek. Bu yol kavşağındaki Türkiye’nin artık birşeyler yapması gerekmiyor mu?
Acaba Cumhuriyet ilkeleriyle ilgili kırmızı çizgileri yeniden gözden geçirmemiz ve bugünün koşullarına uyum sağlayacak duruma sokmamız doğru olmaz mı?
Aynı şekilde İslamı ön planda tutunların da kendi çizgilerini yeniden düşünüp, yeniden şekillendirmeleri daha yararlı olmaz mı?
Türkiye’nin artık iç çekişmeler, laik-antilaik kavgalarıyla kaybedecek vakti yoktur. Gerilimler hepimizi yıpratmakta, çok daha hayati başka konulara zaman harcamak yerine, yaşadığımız kısır tartışmalar toplumu bıktırmaktadır. Oysa bu ülke’nin rahata, huzura ihtiyacı vardır.
Her iki tarafın kırmızı çizgilerini çizmesi ve bunu da tartışarak, anlaşarak yapmaları ülkeyi büyük bir kısır döngüden kurtaracaktır.
Laik-antilaik kavganın sonu yoktur ve ülkemizin önünü kapatmaktadır.
Bu ülke’nin laik temeller üstünde oturacağını, din unsurunun Devlet işlerinin dışında tutulacağını hepimiz kabul edelim.
Aynı zamanda türban’ı da sorun olmaktan çıkaralım ve bizim gibi düşünmeyenleri dışlamayalım. Askerle kavga etmeyelim. Asker de ülke yönetimine yaklaşımını farklılaştırsın.
Yeni saptanacak kırmızı çizgileri de artık kimse tartışmasın ve birbirimize kuşkuyla bakmayalım.
Henüz vakit varken bunları düşünmemiz iyi olmaz mı? Yoksa, bu hafta yaşadıklarımız, ilerde yaşayacaklarımızın yanında çok önemsiz kalacaktır...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|