ORG.ÖZKÖK, OLAYLARA
FARKLI BAKIYOR
Türk Silahlı Kuvvetleri ( TSK) Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, 1 inci Başkanlığa geldiği günden bu yana, kendinden önceki dönemlerden, özellikle Kıvrıkoğlu’ndan çok farklı bir yaklaşımla karşımıza çıkıyor.
Medya’da fazla görünmüyor. Gerekmedikçe konuşmuyor ve karargahının konuşmasını da istemiyor. Tezkere öncesinde , Milliyet Gazetesinde Fikret Bila’ya bir komutanın “asker rahatsız” demeci vermesi üzerine “ TSK adına sadece ben konuşurum” tepkisi, bu yaklaşımın en belirgin işaretiydi. Tezkerenin reddinden sonraki konuşması, birçok çevrede “geç kaldı” diye eleştirilmesine rağmen, ben bu zamanlamayı Org. Özkök’ün gelen yaklaşımının bir yansıması, yani siyasilerin kendi sorumluluklarını almaları, başları sıkışınca “askerin arkasına saklanmamaları” anlayışının bir başka işareti diye yorumlanabilir. Nitekim, geçen hafta sonu TBMM Milli Savunma Komisyonu üyelerine “siyasi kararı alın, bir de üzerimize düşen görevi yaparız” demesi, bu genel yaklaşımını gösteriyor.
KIBRIS, IRAK VE ABD
İLİŞKİLERE BAKIŞI
Kıbrıs konusunda da, Cumhurbaşkanı veya diğer bazı komutanların aksine, Annan planının sakıncalarını görmesine, bunları dillendirmesine rağmen, (Doruk toplantılarına katılıp Genelkurmay Başkanını dinleyen kişilere göre) hiçbir zaman katı ve kesin bir tutum almamış , “kötünün iyisi” gibi değerlendirmiş ve esnek bir yaklaşım sergileyerek, kararı siyasilere bırakmayı tercih etmiştir.
Kuzey Irak ve ABD ile ilişkilerde de, yine konuşmalarına tanıklık eden bazı diplomat ve siyasilerin bana anlattıklarına göre, Türkiye’nin uzun vadeli çıkarlarına ve stratejik konumuna çok daha fazla dikkat eden bir yaklaşım benimsemiştir. Kuzey Irak’ ta atacağımız her adımın ülkemizdeki Kürt sorununa yansımaları olacağını görmüş ve adımlarını buna göre atmaya çalışmıştır.
Her asker gibi laiklik ve Cumhuriyet’in temel ilkeleri konularında son derece duyarlı olmasına rağmen, örneğin AKP’nin her görüldüğü yerde ezilmesi ve her yaklaşımına tepki gösterilmesi gerektiğine inanmıyormuş izlenimini vermektedir. Bu ilkeler çerçevesinde kaldığı sürece, AKP’ nin gözetimde tutulması ve ”gerektiğinde “ tepki gösterilmesini, sorunların kavga, dayatma ve tehditle değil, uzlaşı ve akılcı yaklaşımlarla çözümlenmesini tercih ediyormuş görünümü vermektedir .
Özkök’ ün kullandığı anahtar cümle de şu: Siyasi kararı alın, biz de gerekeni yapalım.
Bu demek değildir ki, TSK’nın kırmızı çizgileri yoktur. Bu demek değildir ki, ülkenin çıkarlarına ters düşen kararlar uygulanır.
Genelde siyasetçilerimiz kararsız davranıp boşluk yarattıkça, bu boşluğun asker tarafından doldurulmasına zaman zaman göz yummuşlar, hatta teşvik dahi etmişlerdir. Ardından da “ne yapalım, asker istemedi “deyip sorumluluktan kurtulmaya çalışmışlardır.
Siyasetin temel kuralıdır: Boşluk bırakırsanız, mutlaka birileri doldurur.
Yanılabilirim ancak benim izlenimim, Org. Özkök siyasilerin kendi sorumluluklarını bilmelerini, üslerine düşen kararları almalarını, TSK’ nın da kendi sorumluluğunu yerine getirmesini, yani sistemin giderek normale dönmesini istediği şeklindedir.
2004 Türkiye için, Avrupa Birliği yılı olacaktır.
Adeta Org. Özkök, Türkiye’ nin AB yolundaki mayınları temizlemeye çalışıyormuş gibi görünüyor.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|