KIBRIS’TA DA HALKIN
SESİNİ DİNLESENİZE...
Gül hükümeti ve AKP lideri Tayyip Erdoğan, Irak tezkeresinin TBMM’de reddedilmesini “halkın zaferi” olarak niteliyor. Birçk yazar, AKP’nin önde gelen isimleri de aynı konuda görüş birliği içindeler. Partinin toplumdan kopmadığı ileri sürülüyor. Milltevekillerinin, sokağın sesini dinlediklerinden dolayı, doğru yolu buldukları belirtiliyor.
Doğrudur.
Sokağın sesi çok önemlidir. Toplumun genel eğilimi bir partinin gücünü arttırır veya azaltır. Demokrasinin en temel koşulu budur. Eğer topluma rağmen bazı kararlar alınırsa, hükümetler mutlaka hesabını verirler.
TBMM’i ve özellikle de Cumhurbaşkanı Sezer’in üstünde durdukları diğer bir unsur da, “Uluslararası meşruiyet” konusuydu. Yani AKP’li miltevekillerinin bir bölümü, CHP’li milletvekillerinin tamamı, Sezer ile aynı görüşü paylaştılar. Ancak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Irak operasyonuna Uluslararası meşruiyet verebileceğini, dolayısıyla tezkere’nin TBMM’de kabul edilebilmesi için, BM Güvenlik konseyinin 2 inci bir karar alması gerektiğini söylediler. BM Güvenlik konseyini, Uluslararası bir yargıç konumuna koydular. TBMM kararını BM Güvenilik Konseyinden çıkacak karara bağladılar.
Buraya kadar iyi...
Ancak ülkeler tutarlı olmak zorundalar. Tutarlı olamazlarsa, inandırıcılıkları da kaybolur. Birgün bakarsınız, kapınız çalınmış ve sizden eski sözlerinizde durulmanız istenmiş.
KIBRIS’TA DA AYNI
KISTASLAR GEÇERLİ Mİ?
Örneğin, Irak tezkeresi için geçerli kıstasları şimdi de Kıbrıs’ta uygulamamız gerekmez mi?
Kıbrıs Türk Halkı sokakları aşındırıp duruyor. Hemde toplumun büyük bölümü çözüm için haykırıyor.
Kimse onların yüzüne bakmıyor.
“Halk anlamaz, liderlik onların çıkarını daha iyi bilir” denilip geçiliyor.
Hele BM Güvenlik Konseyinin, KKTC’yi tanımayan, boykot eden kararına ne demeli? Uluslararası hukuka bu kadar bağlı isek, aynı tutumu Kıbrıs konusunda da göstermemiz gerekmez mi?
Eğer işimize geleni kabul edip, gelmeyeni reddedeceksek bilelim...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|