AKP’NİN U DÖNÜŞÜ
Sonunda AKP ilk haftalardaki tutumunu bıraktı. U dönüşü yaptı ve ABD ile işbirliğine yeşil ışık yaktı.
Kimse savaşı istemiyor, ancak dünya’nın gerçekleri Türkiye’yi olayın tam ortasına oturtuyor. Artık kurtulunması imkansız bir çıkmaza girildi. Bundan dolayı, AKP, çok güç olmasına rağmen sonunda boyun eğmek zorunda kaldı.
Kararın bu kadar gecikmesinin nedenlerinin başında, AKP kadrolarındaki önemli direnç geliyor. Patrinin Meclise taşıdığı kadroların büyük bölümü, Irak gibi müslüman bir ülke’nin, Amerika tarafından hem de Türk toprakları kullanılarak vurulmasına karşı çıkıyor. Eğitimleri, dünya görüşleri ve inançları, böyle bir durumu –gerçekler başka olsa dahi- kabul edemiyor.
Hükümet, bölge ülkeleriyle sürdürdüğü barış arayışının bir sonuç vermeyeceğini biliyordu ancak, sırf “ben elimden geleni yaptım” diyebilmek için çaba gösterdi. Belki Gül bu süreci birkaç ay daha uzatmak isterdi, fakat Washington’un baskısına boyun eğmek zorunda kaldı.
Amerika, bir az gecikmeyle olsa dahi, AKP hükümetinden istediğini elde etti. Bundan sonrası artık Washington’un inisiyatifinde. Hele, üslerin genişletilmesi ve ilgili çalışmalara yeşil ışık yakıldıktan sonra, Amerikalıları bir daha durdurmak imkansızlaşacak demektir.
CHP, FIRSATI
KAÇIRMADI
AKP’nin tutumunu kesinleştirmesinden sonra, CHP hemen atağa geçti. Deniz Baykal her kulağa hoş gelen bir konuşma yaptı. Eğer Başbakan olsa, Gül’den farksız davranmayacağını bilen Baykal, muhalefet olmanın rahatlığı içinde, barıştan yana tutum aldı ve AKP’ye “Destek vermem, savaşa tek başına git. Meclis kararını kendi oylarınla al” mesajını yolladı.
AKP’yi kaderiyle baş başa bıraktı...
Ancak CHP lideri öyle bir dil kullanıyor, öyle bir mantık dizisi sergiliyor ki, kimi çevrelerde savaştan yana mı, yoksa savaşa karşı mı olduğu sorgulanıyor.
Baykal’ın, Amerikan askerlerine izin verilmemesi, ancak Türk ordusunun Kuzey Irak’a girmesini istemesi bu soruların sorulmasına yol açtı.
Artık bütün bu tartışmalar geçersiz. Zira ABD istek ve beklentilerinin hemen hemen tamamını elde etti.
ÇİFTE VATANDAŞLAR
SATILDINIZ MI?
Ben bütün yazılarımı GAZETECİ sıfatımla yazıyorum. Türklüğümle gurur duydum. Eğer
fikirlerimi beğenmiyorsa, okumaz-dinlemez veya seyretmez.
O kadar basit...
Beni asıl rahatsız eden, Çölaşan’ın sayıları 200 bini aşan çifte vatandaşımızı da zan altında bırakması.
Bu mantığa göre çifte vatandaşları da vatan haini ve satılmışlık statüsüne koyuyor.
Beni destekleyen e-mail ve fakslarınız için teşekkür ederim. Fakat bana göndermekle yetinmeyin, asıl muhataplarına da yollayın lütfen.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|