Mehmet Ali Birand
 
TÜRKİYE, SAVAŞA BOYUN EĞİYOR…
 
 

TÜRKİYE, SAVAŞA

BOYUN EĞİYOR…


Kimse savaşı istemiyor.

   

Kimse savaş çığırtkanlığı da yapmıyor.

   

Bush yönetimi son derece riskli bir işe giriyor. Saddam Hüseyin’ in kitle imha silahlarından arındırılması gerekir, ancak bunun için mutlaka savaşılması gerekmez.İnsanların öleceği, bölgedeki dengelerin altüst olacağı bir savaşa herkes karşı çıkıyor. Türk kamu oyu gibi, Avrupası da, Amerikan halkı da “savaşa hayır” diyor.

   

Ancak, Bush yönetimini ikna edebilmek imkansız.

   

İstanbul’ da bir araya gelen 6 bölge ülkesi dahi sudan bir bildiri yayınlamakla yetinebildiler. Başlarına nelerin geleceği bilmelerine rağmen, ne Arap ülkeleri, ne de İran seslerini yükseltebildiler.

   

Aynı şekilde Avrupa da, sözlü protestoların ötesine gidemiyor. Açıkça vetolarını kullanacaklarını söyleyemiyorlar. Zira onlar da, herkes gibi, sırası gelince ABD’ yi  fiilen veya sözlü desteklemek zorunda kalacaklarını biliyorlar. Alman- Fransız ikilisi de, yelkenleri indirmeye hazırlanıyor. 

   

Hiç kimsenin ABD’ yi durdurma olanağı yok.

   

Peki, Türkiye’ nin tutumu ne olmalı ?

   

Bu savaştan Türkiye de büyük zarar görecek. Ekonomisi sarsılacak. Bölgedeki dengelerin bozulması, bizim ülkemizin de toprak bütünlüğünü risk altına sokacak.

   

Bütün bunlar biliniyor ve öfkeyle karşılanıyor.

   

Ancak bir de madalyonun öbür yanı var.

   

Türkiye öyle bir konumda , öyle bir durumda ki, kararını vermiş bir Bush yönetimini bırakın ikna etmeyi veya fiilen durdurmayı, işbirliği yapmadığı taktirde, risklerini ve kayıplarını birkaç misli arttırma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış durumda.


                                                        TÜRKİYE KATILIRSA NE,

                                                        KATILMAZSA NE OLUR ?                                                       


Türkiye’ nin, ABD ile işbirliği yapıp yapmaması gerektiğini, duyguları bir kenara bırakıp birlikte ele alalım. Ardından kendinizi sorumlu kişilerin yerine koyup kararı verin:


EKONOMİSİ, her şekilde darbe alacak. Katılsa da, katılmasa da turizmi azalacak, Irak ile ticareti sıfırlanacak. Petrol fiyatları artacağından dolayı zarara uğruyacak. İçerde ve dışarıda faizler artacağı için bütçesine ekstra yük gelecek.

KATILIRSA, bu açıklarının büyük bir bölümünü, ABD’ nin hazırladığı 14 milyar dolarlık destek paketinden karşılayabilecek. IMF ile ilişkilerinde sıkıntıdan kurtulacak. Daha da önemlisi, ABD hazinesinin garantisi olacağından dolayı, dış piyasalardan daha kolaylıkla ve daha ucuza borçlanabilecek.

KATILMAZSA, uğrayacağı zararın tamamını kendi başına karşılamaz zorunda kalacağı için, ekonomik deprem çok daha fazla artacak

ASKERİ harcamaları her iki halde de yükselecek. Önlem alabilmek için hem askeri     

Kaydırmalar yapacak, hem de savaş hazırlığı için çeşitli üslerini modernize edecek.

KATILIRSA, Amerika Türk Silahlı Kuvvetlerinin bölgedeki üslerinde ve limanlarında 

Yaklaşık 250-300 milyon dolarlık düzeltme ve genişleme harcaması yapacak. Bu şekilde, TSK’ nın uzun süredir gerçekleştirmek isteyip kaynak bulunmadığından dolayı ertelediği , son derece önemli bir modernizasyonu gerçekleşmiş olacak.

KATILMAZSA, bu harcamalardan hiçbir karşılanmayacak. 

KUZEY IRAK’ ta, Saddam sonrasında karşılaşılacak durum Türkiye’yi son derece rahatsız ediyor. Bağımsız bir Kürt Devletinin kurulması, Musul- Kerkük petrollerinin Kürtlerin eline geçmesi, ortaya çıkacak olan boşluktan dolayı PKK’ nın yeniden Kuzey Irak alanını kullanmaya başlaması olasılığı gibi, bir dizi gelişmeden kaygılanılıyor.Bu sakıncaları giderebilmek için, Kuzey Irak’ a bir süre için yaklaşık 15- 50 bin arası Türk askeri sokmak isteniyor.                  

KATILIRSA, Türkiye Kuzey Irak’a belli oranda asker sokabileceğinin sinyallerini Amerikalılardan aldı. Bunun rakamı ve konumlanma yerleri kesinleşmemekle birlikte, işbirliği yaptığı taktirde, ABD’ nin bu isteklere daha ılımlı bakacağı belirtiliyor.

KATILMAZSA, Irak’ ın toprak bütünlüğü ve Musul- Kerkük petrolleri konusunda kesin güvenceler vermesine rağmen, ABD Türkiye’ yi Kuzey Irak’a sokmayacağını üstü örtülü şekilde anlattı.Kuzey Irak ( PKK dahil olmak üzere) konusunda Türkiye’ nin söz hakkı olmayacak.

SADDAM sonrası gelişmeler Türkiye’ yi, savaşın  ne kadar sürüp, ne kadar kayıp verileceğinden daha fazla ilgilendiriyor. Saddam’ ın devrilmesiyle birlikte, Irak’ ta bir iç savaşın başlaması ve kargaşanın çoğalması Ankara’ nın korkulu rüyaları arasında sayılıyor ve Saddam sonrası yeniden yapılanma sırasında mutlaka masada bulunulmak isteniyor.

KATILIRSA, Türkiye Irak’ taki gelişmeleri çok yakından ve masaya ABD ile birlikte oturarak etkileyebilecek. Sadece bununla kalmayacak, savaş kayıplarını, Irak petrollerinden elde edilecek gelirlerle karşılayabilecek. Aynı şekilde, savaş sonrasında Irak’ ın yeniden inşası durumunda hem ihale, hem de ticaretini genişleterek payını alacak.

KATILMAZSA, bunlardan hiçbirini elde edemeyeceği gibi, Saddam sonrası dönemde iktidara gelecek olan yönetimlerle ilişkisi uzunca bir süre soğuk geçecektir.

STRATEJİK İŞBİRLİĞİ adı altında yıllardan beri sürdürülen ve Türkiye’ nin her 

sıkışma durumunda ( IMF ile ilişkiler, dış yardım, Kıbrıs’ ta çözüm, AB ile ilişkiler) Washington’ un kapısını çalıp yardım istediği mekanizma, Irak savaşı sırasında tam anlamıyla bir testten geçecek.

KATILIRSA, bu ortaklık bir misli değerlenecek, Türkiye’ nin bölgedeki ağırlığı daha da artacak ve Washington’ dan istediklerini daha kolaylıkla elde edebilecek

KATILMAZSA, Türkiye artık kendine “ stratejik ortak” adını veremeyecek. ABD nezdindeki genel anlamda önemi belki yine sürecek, ancak ağırlığı eskisi gibi olmayacak.İslam dünyasındaki “ model ülke” konumunu ve söylemini kaybedecek. Avrupa Birliğinde destek, IMF konusunda anlayış, borçların silinmesi gibi konularda, Ankara’ dan Beyaz Saray’ a edilecek telefonlar yanıtsız kalacak.


KARARI ARTIK SİZLER VERİN

   

Yukardaki listeyi önünüze alın ve kararı verin.

   

Savaşı hiçbirimiz istemiyoruz. 

   

Durdurabilmek için elimizden geleni yapalım.

   

Ancak, ABD’ yi durduramayacak noktadaysak ne yapmalıyız ?

   

Kendinizi Başbakanın yerine koyun ve kararınızı verin. Kararınızı benimle de paylaşmak istiyorsanız, e- mail veya faks yollayın…

 




PKK’ NIN CIA İLE GÖRÜŞMESİ DOĞAL DEĞİL Mİ?

  


  Can Dündar’ ın günlerdir sürdürdüğü PKK- CIA görüşmesi ile ilgili tartışmanın bu kadar  heyecan yaratmasına şaşırmamak elde değil. Özellikle eski politikacıların hayret dolu demeçler vermesini anlıyamıyorum.

   Bu açıklamalar sadece Türk halkıyla alay etmek demektir.

   Yoksa gerçekten PKK’ nın yabancı istihbarat örgütleriyle hiç temas etmediğini mi sanıyorduk?

   Eğer böyleyse Türkiye ne yaptığı bilmeyen kişiler tarafından yönetiliyor demektir.

   Ne başkalarını, ne de kendi kendimizi aldatalım.

   PKK bütün istihbarat örgütleriyle temas etmiştir ve bugün de hala – mutlaka- temas etmektedir. Zira her ülkenin gizli servisi bu tip örgütlerle ilişki kurmak isterler. Kendi amaçları yönünde etkilerler , onlara işler verirler ve karşılığında da yardım ederler.

   CIA mutlaka PKK ile şu veya bu düzeyde görüşmüştür. Sadece CIA değil, tüm Avrupa ülkeleri, tüm dost Arap ülkelerine bağlı örgütler de ilişki kurmuşlardır. Kimi çok, kimi az para vermiş, bilgi almıştır. Gizli servislerin dünyası bunu gerektirir.

   Bırakın yabancıları, belki Türk MİT’ inin dahi zamanında PKK ile gizli temasları olmuştur.

   O zaman neden böylesine heyecanlanıyoruz.

   İşin raconu budur.

   Can Dündar’ da değindi. Bu haberin şu sıralarda sızdırılmasında da herkesin farklı bir çıkarı olabilir.

   Eğer Amerikalı kaynaklar sızdırmışsa, “ işte bakın, istersek PKK’ yı canlandırabiliriz. Öcalan’ ın yakalanmasını ve size teslim edilmesini biz sağladık, ancak şimdi işler değişti. Bize üs kolaylığı vermezseniz, karşılığını görürsünüz “ demek istiyor olabilirler.

   PKK sızdırmışsa, Türkiye’ ye “ Amerika ile dirsek temasındayız” mesajını göndermiş olabilirler.

   Belki de İngiliz veya Almanlar bu işi yapmış olabilirler.

   Bu tip işlerin üstadı olan Perinçek grubu dahi bu senaryonun altından çıkabilir.

   Önlemini alalım, ancak ilk defa böyle bir durumla karşılaşıyormuşuz gibi, heyecanlanmayalım…



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…