İŞİN İÇİNDE BAŞKA
BİRŞEY OLMALI...
Özür dilerim ancak, Türkiye ile Amerikan Genelkurmayları arasındaki pazarlığa bir anlam veremiyorum. Basına yansıyan haberlerden hareket ediyorum ve rakkamlarda bir mantık bulamıyorum.
Türkiye, Amerika’nın 8 bin asker civarında (özel kuvvet) kalmasını, bunun üstüne çıkmamasını ve sadece üç üsten yararlanmasını istiyormuş.
Amerika ise, (yine Türk basınına göre) 20 bin civarında (özel kuvvet ve piyade) asker getirmeyi arzuluyormuş.
Kimse 2 inci cephe veya Kuzey Cephesini tartışmıyor. Anlaşıldığına göre, Kuzey Cephe’nin Kuzey Irak üzerinden açılması konusunda görüş birliğine varılmış ki, iş rakkam pazarlığına indirilmiş.
Milliyet gazetesi Washington muhabiri Yasemin Çongar’ın Pazartesi günkü yazısında, ABD’den kaynaklanan bir görüş yer alıyordu:
”Türkiye, ABD’ye ‘yarım evet’ demekle kendisi açısından en kötü kararı vermiş olmaz mı? Böyle bir yanıt, istediği güçte bir Kuzey Cephesi açamayacak olan Washington’da, Türkiye’nin mali destek beklentisinin ve Saddam sonrasındaki oluşuma ilişkin nüfuz arayışının karşılanmasını zorlaştırabilecek. Pekala, diyelim ki 15 bin kişilik bir Amerikan gücü buyur edildi, bu karar, Türkiye’nin savaşa taraf olmamasını ve topraklarını ABD askerine açmamasını isteyen kesimleri tatmin edebilir mi? Kuzey Cephesi’nin nispi zayıflığının da etkisiyle harekat uzar ve zayiat artar ise bu, Türkiye’nin de aleyhine olmayacak mı?"
Sorulan bu sorularda bir mantık var.
İster 8 bin ister 28 bin olsun, Türkiye hem dışa hem de içe doğru “ABD ile Irak’ı vuran ve işbirliği yapan ülke” olmayacak mı?
Biraz az olmasıyla, biraz çok olması acaba neyi değiştirecek?
Kimi kurtaracak?
Savaşı durdurmayacak, aksine cılız bir Kuzey Cephe savaşın uzamasına, daha büyük kayıplar verilmesine ve Türk ekonomisininde daha kötü etkilenmesine yol açacak.
Arap dünyası ve müslüman ülkeler gözünde Türkiye yine eleştirilecek.
Savaşa karşı tutum koyan Türk toplumu AKP’ye yine kızacak.
Amerika ile ilişkiler, haftasonu NewYork Times’ta son derece önemli bir yazı yazan William Safire’a göre, Türkiye “ABD’nin en önemli ve sırtını dayayabileceği bir müttefiği olmak yerine, huysuz bir üs kiralayan, para pazarlığı yapan ülke konumuna düşecek... ve Irak harekatı sırasında hiçbir destek bulamayacak”
Safire’in en muhafazakar, Bush’a en yakın ve Türkiye’yi en çok destekleyen yazarlardan biri olduğunu düşünürsek, bu sözlerinin Beyaz Saray’da nasıl yankılandığını da tahmin edebilirsiniz.
Manzara böylesine açık.
Türkiye, böylesine bir hesap yanlışı yapamaz. Ankara’da bu mantık yapısındaki çelişkileri görenler mutlaka vardır.
O zaman, Türk hükümeti ve askeri’nin aklında başka birşeyler olmalı.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|