Mehmet Ali Birand
 
TÜRKİYE, SONUNDA “EVET” DİYECEK (!)
 
 

TÜRKİYE, SONUNDA

“EVET” DİYECEK (!)


Bugün sizlere, Irak konusunda  Türk- Amerikan ilişkilerinin hangi aşamada bulunduğunu anlatmak istiyorum. Bu yazıdaki bilgiler, konuştuğum Türk ve Amerikan kaynaklarından derlenmiştir.


TÜRKİYE HENÜZ YANIT VERMEDİ:


Türkiye şimdiye kadar ABD’ye hiçbir konuda (üslerin keşfi hariç) resmi izin vermemiştir. İlk aşamada, ilke olarak “işbirliği” yapılacağı belirtilmiş  ve o noktada kalınmıştır.


Washington toplu bir yanıt beklemektedir: Üsler, limanlar ve hava koridorlarının kullanılması için izin,  özel kuvvetler, hava kuvvetleri ve kara kuvvetlerinin gelmesine onay verilmesi.


ASKERİ GÖRÜŞME DİREKTİFİ:


Şu sıralarda geç kalınmasına rağmen, Türk ve ABD askeri heyetleri  teknik görüşmeler yapmaktadır. Ancak, ne sayıda uçak ve asker indirileceği, hangi üslerin nasıl kullanılacağının resmen konuşulabilmesi için dahi, Türk hükümetinin Genelkurmay’a “siyasi direktif vermesi” gerekmektedir. Bu siyasi direktif verilmedikçe teknik görüşmelerden bir sonuç alınamayacaktır. Özellikle, ABD Genelkurmay Başkanı Org. Myers’ın ziyareti öncesinde, bu siyasi direktifin sağlanması daha da önem kazanmaktadır. Aksi halde teknik görüşmeler dahi sonuçlanamayacaktır.


3. HÜKÜMET YANIT BEKLİYOR:


Türk hükümeti ise, Washington’un bir an önce somut yanıt verilmesi çağrılarına rağmen, 27 Ocak’ta yayınlanacak BM denetimcileri raporunu ve sonrasında Uluslararası camianın tutumunun netleşmesini beklemeyi tercih etmiştir.


Gül’ün ikinci beklentisi, bölgede turunu yaptığı diğer ülkelerle birlikte başlattığı diplomatik girişimin sonucudur. Saddam Hüseyin’e yollanan (Silahları teslim et ve direnmeyi bırak) mesajların etkisi, bölge ülkelerinin takınacakları tavır izlenecektir.



ABD GECİKİYOR, ANCAK...


ABD açısından 2 inci cephe (Kuzey Irak) hala son derece önemli görülmektedir. Medya’da ortaya atılan 80-90 bin rakkamlarının abartılı olduğu ve bunun 15-20 binlere inebileceği (Genelkurmay’daki  teknik görüşmeler sonunda anlaşılacak) belirtilmekte, Washington’daki planlamanın gecikmesine rağmen, geri dönülmesi imkansız bir noktaya henüz gelinmediği, 1-2 hafta içinde durum kesinleştiği taktirde, az bir rötarla harekata girişilebineceği vurgulanmaktadır.


Türk tarafı da, siyasi direktiflerin aşamalı şekilde verildiğine dikkat çekmektedir. Özellikle Org. Myers’in önceleri sıradan planlanan Ankara gezisinin bugünkü konjonktürde “dönüm noktası” niteliğine kavuştuğu söylenmektedir. Hükümet, Genelkurmay’ın ihtiyacı olan  siyasi direktifini verdiği taktirde, gelişmelerin hızlanması ve Şubat’ın ilk haftasında TBMM’den onay çıkması beklenmektedir.


TÜRKİYE “MUSUL-KERKÜK” DEMEDİ:


Hem Türk, hem de ABD’li yetkililer, Ankara’nın bugüne kadar hiçbir şekilde “Musul ve Kerkük bölgesine el koyma isteğinde” bulunmadığını özellikle vurguluyorlar.


Türkiye, petrollerin Irak dışında başka (kürtler başta olmak üzere) kimsenin eline geçmemesi gerektiğini defalarca belirtmiştir. Buna karşılık, bölgeye el koymak niyeti söz konusu edilmemiştir.


Amerikalılar, Kuzey Irak’a giremedikleri taktirde (bu da ancak Türkiye üzerinden gerçekleşebilir) bölgenin büyük risk altına sokulacağını, Türkiye’nin de bundan zarar görebileceğinin üzerinde durmaktadırlar.


Amerika savaş durumunda Türk ekonomisini desteklemek için hazırladığı ve 5-10 milyar dolar civarında olduğu ileri sürülen ekonomik destek  paketi ayrıntılarını tamamlamak üzeredir.


Ankara, son kararını vermeden önce bu paketin  kongreden onaylanmasını isterken, Washington’da önce Ankara’nın kararını açıklamasını beklemektedir. Aksi halde  kongreden geçirilemeyeceği ileri sürülmektedir.


KRİTİK AN, TETKİK SONRASI :


Tüm yetkililer, Amerika’ya en önemli ve somut destek işaretenin, üslerdeki tetkik sonrasında ortaya çıkacağına dikkat çekmektedirler. Tetkik  sonunda gerekecek düzeltmeler için, hükümetin izninin gecikmeden verilmesinin kaçınılmazlığına değinen yetkililer, “Ankara’nın tutumu bu şekilde netleşecektir” demektedirler.


KAMUOYU NASIL İKNA OLACAK?


Konuyla ilgili herkesin üstünde durduğu nokta, Hükümetin gerilimi arttırdığı, kamuoyunda “savaş yanlıları ve barışçılar” diye ayırım yaptığıdır. Bu söylem daha uzun sürdüğü taktirde, Gül hükümetinin kamuoyunu ve TBMM’ni  “ABD ile işbirliğine ikna etmekte zorlanacağına”  dikkat çekilmektedir.


Meraklılarına duyurulur. (!)



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- CEMAAT, AK PARTİ'DEN DESTEĞİNİ ÇEKEMEZ...
- Alper Görmüş koskoca iki cilt kitap yazmış. Okudukça yüzüm kızardı...
- PKK İLE SERT BİR SAVAŞ DÖNEMİNE GİRİLİYOR...
- CUMHURBAŞKANI İLE BAŞBAKAN ARASINDA NE FARK VAR?
- Öcalan...
- ÖCALAN SIRADAN BİR MAHKUM DEĞİL Kİ...
- Rüya görmeyelim. PKK böyle tasfiye edilmez
- Davutoğlu efsanesi gerçek mi, yoksa balon mu?
- PKK İKİYE BÖLÜNÜYOR
- RUSYA GÜNDEMİNDE, PKK-ÇEÇEN VE GAZ VAR
- Türkiye artık kararını vermeli…
- TÜRKİYE’DEKİ, 70 BİN ERMENİYİ VATANDAŞ YAPIN...
- Referandumda neden “Evet” oyu kullanacağım?
- MEDYA TERÖRE HİZMET Mİ EDİYOR?
- Hadi bir defa başladık...
- Kürt kökenli olsanız, ne dersiniz?
- BAŞBAKAN BM'DE "DİZEL MOTORU" GİBİYDİ...
- PKK VURUYOR, ANCAK KIŞKIRTAMIYOR...
- Siyaset karşı saldırıya geçti
- BİZE BAKIŞLAR DEĞİŞİYOR...
- Önceki günkü “darbecilik genlerimizde vardı” başlıklı yazım çok yankı yaptı. Aslında...
- Başbuğ, Kozmik odayı açarak doğrusunu yaptı…
- Başbakan için hepimizin farklı görüşü var. Kimimiz için bir devrimci...
- İRAN REJİMİ, KENDİNİ KURTARACAK MI?
- ÖCALAN DAVASINDA, DİKKAT ETMEMİZ GEREKENLER…