ATİNA, T?RKİYE?NİN
LOKOMOTİFİ OLDU...
Geçen hafta Avrupa Birli?i Devlet ve Hükümet Ba?kanlarının? Geni?leme konusunun ele alındı?ı doruk toplantısında ilk defa, Türkiye ile ilgili ılıman rüzgarların esti?ini hissettim.
Doruktan birkaç hafta önce Verheugen? (AB Geni?leme temsilcisi) ile konu?uyordum. Bu toplantının gündeminde Türkiye?nin bulunup bulunmadı?ını sordu?umda bana, ?Türkiye konu?ulmayacak. Di?er aday ülkeler ve AB bütçesi tartı?ılacak? demi?ti.
Tam aksi gerçekle?ti. Her toplantıda bir yanından Türkiye?ye de?inildi. Verheugen dahi, gazetecilerle konu?urken bu gerçe?i kabul etmek zorunda kaldı ve ?Türkiye yok dedik, her yerde kar?ımıza Türkiye çıktı? dedi.
Bu doru?un sonuçları açıklandı?ında, nedense Türk medya?sı ?Yine tarih verilmedi? diye tepki gösterdi. Oysa, bırakın tarih verilmesini, Türkiye gündemde dahi de?ildi.
Dı?a yansıması ?olumsuzmu?? gibi görünen Brüksel doru?u aslında, tam aksine Türkiye ile ilgili rüzgarların ılımanla?tı?ı sinyalleriyle dolu geçti.
Bundan önce sık sık ?Türkiye?yi hazmedemeyiz. Durun bakalım, daha beklememiz lazım. ?nce 10 ülke, ardından Bulgaristan ve Romanya, ilerde de Türkiye...? sözlerini duyardık. En büyük sorunun Almanya oldu?u, hatta geçen haftaki doru?un açıklaması içinde Türkiye paragrafının dahi Alman temsilci tarafından kısıtlı tutuldu?u söyleniyordu.
Oysa tam tersi gerçekle?ti.
Doruk öncesinde Ba?bakan ve Dı?i?leri Bakanları,? ilk defa Türkiye?ye tarih verilmesinden söz ettiler. Ancak bunun nasıl bir tarih olaca?ı da belli de?il.
Herkes ?tarih? denince ba?ka bir?ey anlıyor. ?nümüzdeki 7 hafta içinde bir?eylerin de?i?ece?i belli. Bu de?i?imin ilk rüzgarları Brüksel?de hissedildi.
Almanya?nın esnekle?me sinyalleri vermesi üzerine, AB koridorlarında da farklı sözler duyulur oldu. Hele Bulgaristan ve Romanya?ya da 2007?de tam üyelik? sözü verilince, geriye bir tek Türkiye?nin kalması, AB üzerindeki baskıyı arttırmaya ba?ladı.
?Herkesi içeri alıp, Türkiye?yi tek ba?ına kapı dı?ında bırakmanın sorumlulu?u büyük olur. Türkleri tatmin edecek bir orta yol bulmalıyız? yakla?ımı yava? yava? yaygınla?ıyor. ?imdi önemli olan bu ortamın üzerine gitmek ve seçim sonrasında AB Ba?kentlerine bastırmak gerekiyor.
Brüksel doru?unda benim en çok dikkati çeken, Yunanistan?ın adeta lokomotif? rolü alması ve bunu da hiç çekinmeden göstermesiydi. Simitis-Papandreu ikilisi Türkiye kompleksini tamamen? bırakmı?lar. O kadar ki, Yunan Dı??ileri Bakanı Papandreu ile koridorda kar?ıla?tı?ımız zaman bana ? AKP?yi seçimlere girmeden kapatırlarsa, burada çok ters tepki çıkar? diyebiliyor, Alman Vakıflarının ?gizli ittifak? yapmaları ile ilgili dava açılmasını hayretle kar?ıladı?ını saklamıyordu.
Aynı Yunanistan doruk sırasında , Türkiye paragrafının iyile?tirilmesini sa?lıyor, yıllardır sorun yaratan Avrupa Ordusu konusunda, Türkiye?yi rahatsız etmeyecek bir? formüle ye?il ı?ık yakıyor ve Ankara?nın en duyarlı oldu?u bir konuyu? gündemden? çıkarıyordu.
Simitis-Papandreu ikilisi, bir süre öncesine kadar ?Türkiye her görüldü?ü yerde engellenmeli ve AB dı?ında tutulmalı? ?eklinde özetlenebilecek Yunan politikasını tam tersine çevirmi? durumdalar.
Neden?
?Yunanistan bütün bunları? neden yapıyor? Kıbrıs?ta istedi?i çözümü sa?lamak için mi böyle hareket ediyor?? diye sordum. Yunanlı yetkililerin yanıtları hep aynı oldu.
?Hayır?dediler. ?Yunanistan?ın AB?ye girmi? bir Türkiye ile sorunlarını daha kolay çözümleyebilece?ini gördü?ünü, Kıbrıs?ta çözüm olmasa dahi, bu politikanın de?i?meyece?ini? söylediler.
Ba?ta da belirtti?im gibi, rüzgarlar de?i?meye ba?ladı. Türkiye belki istedi?i her?eyi elde edemeyecekir, ancak Kopenhag?dan eli bo? dönmeyecektir. Hem de kendi kendine tuzaklar kurmasına, komplo teorileri üretmekten? kurtulamamasına ra?men, Ankara?nın belirli bir oranda tatmin edilmesi anlayı?ı giderek yaygınla?ıyor.
Peki ?tarih?nedir?
Tarihten ne kastediyoruz?
Bizi ?tarih? anlayı?ımız ile AB?nin vermek istedi?i ?tarih? arasında ne fark var?
Bu soruların yanıtlarını merak ediyorsanız, yarın yine bu kö?e?de bulu?alım...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da eri?ebilirsiniz.
|