Mehmet Ali Birand
 
ASKER, SEZEN’İN KONSERİNE GİTMELİ
 
 

ASKER, SEZEN’İN

KONSERİNE GİTMELİ


Sezen Aksu bir misyon insanı değil. Ülkesini seven, sağduluyu, toplumun nabzını iyi tutan bir sanatçı. Şarkılarında  veya konserlerinde ideoloji  değil, sanat ön plana çıkar.


30 Ağustos  günkü konserinde Türkçe-Rumca-Ermenice-İbranice şarkılar söyleyince herkes şaşırdı. Aslında, son derece doğal bir olay, Ege Komutanı Org. Hurşit Tolon tepki gösterince tamamen yön değiştirdi.


Tolon Paşa konserin kendine değil, 30 Ağustos Zafer Bayramı gününün seçilmesine itiraz ettiğini söylemişti. Türk Silahlı Kuvvetlerinin en  bilgili, olgun, olayları sadece silah sayısına göre değerlendirmeyen bir komutanı olan Tolon Paşa’nın bunu, Türkiye’yi bölmek isteyenlerin bir tezgahı gibi görmediğine eminim. Benim tanıdığım sağduyulu Tolon Paşa böyle düşünemez. Mutlaka başka birşey söylemek istemektedir.


Acaba bu tepki üzerine, yine hiç beklemediğim kimi yazar, siyasetçi ve düşünür, birden bire eski “Sevr Kampanyasını” açtılar. Artık bayatlamış, bıkkınlık veren “Türkiye’nin duyarlıkları” edebiyatı başlatıldı.


Sanki Kürtler bizim düşmanımızmış, her an Türkiye’yi bölmek istiyorlamış  (küçük bir azınlık istiyor, ancak çoğunluk desteklemiyor) , Ermeniler bu koskoca ülkeyi bölebilirlermiş gibi davrananlar, panik içinde ön plana çıkıverdiler. 


Ancak bu kampanya tutmadı.


Eskiden olsa sokaklar dolar, TV’lere telefonlar yağardı. Oysa bu defa, tepkiler cılız kaldı. Zira ileri sürülen “duyarlıklar” mantığı inandırıcı değildi. Toplum, kalıplaşmış eski kavramların, eski düşünce tarzlarının ilerisine geçmişti.


KÜLTÜR BAKANINA

NE DEMELİ?


Kimselerin beklemediği diğer bir gelişme Kültür Bakanı Suat Çağlayan’ın cesur çıkışıydı.”Cesur” diyorum, zira siyasetçiler özellikle de hükümet üyeleri hiçbir zaman askerle ters düşmek istemezler. “ Ne olur, ne olmaz” mantığı ile hareket ederler. Ya Komutan’ın dediklerini desteklerler veya susarlar.


Kültür Bakanı bu defa ortaya çıktı ve Efes konseri tarihinin 30 Ağustos’a rastlatılmasına (bu tarih bakanlığı tarafından onaylanmıştı) karşı tepkileri “anlamsız” bulduğunu açıkladı. Avrupa Birliğine girmek isteyen Türkiye’de bu tip düşüncelerin kompleks yarattığına dikkat çekti.


Çağlayan’ın bu açıklaması, abartılı  bölücülük ve Sevr kampanyaları sürdürenlerin  fazla inandırıcı olamamaları, toplumdaki değişimin son derece önemli işaretleridir. Toplum eski kalıpları kırıyor, farklı düşünüyor, bir bölümümüz  ise hala bunu göremiyoruz.


ASKER KORKUSU

HALA VAR…


Ancak farklı düşünmenin de  sınırları var.


Ne kadar demokrat, aydın, ilerici de olsa kafalarımızda hala bir korku var.


Siyasi kadrolara inanamadığımız, ülkede bir kargaşa olduğu zaman, bizleri kartaracaklarına güvenemediğimiz için, birbirine bağlı iki korku ile yaşıyoruz.


İlki, ne kadar gerçekçi olmadığına inansak dahi, yine de kafamızın kenarındaki bir “ bölünme-kargaşaya düşme” korkusu.


İkincisi de , böyle bir tehlikeden bizi ancak askerin kurtaracağı inancından hareket edip, onlara verdiğimiz gücün sınırsızlığı ve askere ters çıkma korkusu…


Zaman içinde bu korkuların oranları azalıyor. Eskiden kimse ağzını açamazdı. Şimdi insanların, hem kendilerine, hem  ülkelerine güvenleri artıyor.  Bu şekilde giderek normalleşeceğiz. Çağdaş ve Demokratik bir ülke olacağız.

Ancak dikkat ediyorum, bu süreç yavaş işliyor. Baksanıza Sezen Aksu dahi, Ertuğrul Özkök’e, 19-20 Eylül  günlerindeki aynı konserleri iptal edip etmeme konusunda mütereddit olduğunu söylemiş. “Acaba Hurşit Paşa’nın söyledikleri, Genelkurmay’ın görüşü mü?” diye sormuş.


Hem asker tepkisinden, hem de provokasyonlardan korkuyor.


Ertuğrul Özkök dahi, hem “konseri sürdür” diyor, ancak sorumluluk alamayacağını söylüyor. O da provakasyondan  korkuyor.


ASKER KONSERE

KATILMALI


Bu ülke’nin bu tipkorkulardan kurtulması şattır. Hele provakasyonların  mutlaka önüne geçilmelidir.


Bu  da, Aksu’nun 19  Eylül’de  İstanbul konserini mutlaka gerçekleştirmesi ve konsere ister Genelkurmay, ister 2 inci ordu’dan  olsun, bir komutan’ın katılımıyla bertaraf edilebilir. Böylece, belki 30 Ağustos tarihi konusundaki duyarlık  sürdürülmüş , ancak askerin bir konserde  Kürtçe-Ermenice-Rumca-İbranice şarkı  söylenmesine karşı çıkmadığı somut biçimde gösterilmiş olur.


Türk Silahlı Kuvvetleri bu ülke’nin güvencesidir. Belirsizlikler, kuşku ve kaygılarla değil, net yaklaşımlarla toplumun önünü açmalıdır. Asker, onu tepeden inmeci, yasakçı göstermek  TSK aleyhine provokasyona girmek isteyenlere fırsat vermemelidir.


Tolon Paşa’nın görüşlerini açıklama hakkı olmalıdır. MHP’li ve HADEP’lisi de konuşabilmelidir. Herkes herkesin görüşünü dinleyebilmeli, tartışma ortamı korunmalıdır. Bizim üstünde duyarlı olduğumuz tek nokta budur. 


Avrupa’ya gitmek isteyen Türkiye’yi bu şekilde oluşturabiliriz.



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- BAŞKA BİR DÜNYAYA GİTTİM VE BAKIN NELER GÖRDÜM…
- Levent telgrafçıları başta, hepinize teşekkür ederim
- Dürrüşehvar Sultan’da öldü...
- 12 EYLÜL BELGESELİ BENDEN İZİNSİZ SATILIYOR
- TARKAN’A ÇÖZÜM BULSAK KÖTÜ MÜ OLURDU?
- POWER FM’İN GÜCÜ…
- Kuşadası toparlanıyor...
- BURSA CEZAEVİNDEN MESAJ VAR…
- Ülkenin gündemini en çok iki lider yönlendiriyor. Büyük oranda Başbakan Erdoğan...
- Bodrum belediyeleri: Altın yumurtlayan kazları kaçırmak üzeresiniz
- Lig şimdi yeniden başlıyor...
- Teşekkürler...
- EMİNİM, MÜFTÜ ŞAKA YAPMIŞTIR
- Artık kime inanacağımızı şaşırdık
- Beş gün başka bir dünya'da yaşadım…
- "... Sesimi duyan var mı?"
- Türk kaptanı, Kenyalı rehber kadar olamıyor…
- Ya program ya da koalisyon çökecek
- Kırmızı ışıkta durmayan
- Bilmem farkında mısınız...
- Bu kupa kime ne kadar kazandırdı…
- ALATON’UN KATKILARI
- GS ligden, kendi kararıyla çekilmeli
- Türkiye, Süper Lig mücadelesinde
- Dayatma olmadan hareket edemiyoruz