Bazı alı?kanlıklarımızdan bir türlü kurtulamıyoruz. ?nümüzde biriken sorunları görmezden geliyoruz. Ne zaman ki içerden veya dı?ardan baskı ba?lıyor, o zaman harekete geçiyoruz. Bo? yere kendimizi zora atıyoruz ve Devleti küçük dü?ürüyoruz.
Yeni bir durumla kar?ı kar?ıya de?iliz.
Bugüne kadar böyle gelmi? ve böyle gidiyor.
Hiçbir zaman, gerekenleri gerekti?i zaman yapamıyoruz.
Oktay Ek?i'nin dedi?i gibi ?azarlanmadan? harekete geçemiyoruz. Dayatma olmadı?ı taktirde kılımızı dahi kıpırdatmıyoruz.
?rneklerden sadece bazılarına de?inmek dahi yetiyor.
E?er, AB ile Gümrük Birli?i anla?ması gündeme gelmese, yasalarımızdaki birçok anti-demokratik yasayı de?i?tirmezdik.
E?er , ? bu yasa çıkmazsa, size enerji yatırımları tamamen durur? demeselerdi, Tahkim Yasası çıkmazdı.
E?er, ölüm oruçları ba?lamasa, 16 ıncı madde de?i?mezdi.
E?er, IMF'nin dayatmalarıyla kar?ıla?ılmasa SSK ba?ta olmak üzere bunca yasa de?i?tirilemezdi.
E?er, dı?ardan gelen baskılar ve eylemler olmasa, ne Ermeni, ne Ege, ne Kıbrıs konularında bugün geldi?imiz noktalara yakla?amazdık.
E?er ABD ve Avrupa ko?ul koymasa, ?calan ?imdiye kadar çoktan idam edilmi? ve bunun getirece?i iç ve dı? karga?a dü?ünülmeden adım atılmı? olurdu.
İsterseniz bu listeyi uzatabiliriz.
?imdi kendi kendimize soralım.
Neden?
Neden böyle hareket ediyoruz?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye'yi sürekli ?ekilde azarlıyor. Türkiye'nin imzaladı?ı Uluslararası antla?malara uyması gerekti?ini hatırlatıyor.
Türkiye'nin yanıtı çok ilginç.
Gerekli düzenlemeleri yapmak ve yasa de?i?ikli?ine gitmek yerine, verilen para cezalarını ödemeyi ve azarları da yutmayı tercih ediyor.
Bu tutum hiçbir mantı?a uymuyor.
FIRSATTAN İSTİFADE
ETMEK GEREKMEZ Mİ?
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin eski DEP Milletvekillerinin ?adil bir ?ekilde yargılanmadıklarını? kararla?tırdı ve Türkiye'yi tazminat ödemeye mahkum etti.
Türkiye'nin bu karara tepkisi ilginç.
Adalet Bakanı Türk ?Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye'yi para cezasına çarptırdı. Mahkum Milletvekillerinin serbest bırakılması gündemde de?il? dedi.
Yani Türkiye, parayı ödemekle yetinmeyi tercih ediyor.
Basın ise suskun. Sanki AİHM kararı Türkiye ile ilgili de?ilmi? gibi hareket ediliyor.
Oysa bu karar ülke'deki barı? havasını yaygınla?tırma açısından bir olanak yaratıyor. Leyla Zana, Orhan Do?an, Hatip Dicle ve Selim Sadak'ın yeniden yargılanmaları ve bu süreç içinde de serbest bırakılmalarının, ülkenin belirli çevrelerinde yarataca?ı rahatlama yadsınabilir mi?
Bu noktaya gelmek için daha a?ır bir baskı altına girmemiz mi gerekiyor?
Af yasasıyla en adi katiller serbest bırakılırken, tamamen siyasi nedenler ve o günlerin acullu?u ile ortaya çıkan cezaların ısrarla sürdürülmesi çok mu akılcı bir yakla?ım?
Neden biz böyleyiz?
Neden uzla?ı, mantık ve bir vizyon sahibi de?iliz?
Bu satırları okuyan bazı okurlarım, eminim tepki gösterecektir. Oysa tepki göstermeden biraz dü?ünseler. ?ok gerilere gitmeden , 1970-1990 arasındaki olayları dü?ünseler; o dönemlerde nelere kızardık, kimleri dü?man görürdük ve bugün geriye dönüp bakınca de?er yargılarımızın nasıl de?i?ti?ini hatırlasalar...
Kendi kendimize yazık ediyoruz...
Birgün, iç veya dı? dayatma olmadan hareket etmeyi ö?rensek hem gururumuzu kurtaracak, hem de Devleti ayakta tutabilece?iz...