Her iki olasılıkta da bizi hiper enflasyon bekliyor. Ben genelde iyimser dü?ünmek isterim. Ancak gözle görünen köy kılavuz gerektirmiyor. Koalisyon ortaklarının, özellikle de MHPnin ekonomik programa nasıl baktı?ı çok net ?ekilde anla?ıldı.İsmail Köse, CNN T?RK teki MAN?ET programında açıkça konu?tu. MHP'nin, koalisyon protokolüyle aldı?ı Ula?tırma Bakanlı?ının altını oydurmayaca?ını, gereken fedakarlıkların yapıldı?ını, daha ileri gidilemeyece?ini söyledi. MHP, IMF'nin, piyasaların ve ANAP'ın ortak bir tutumla ve özellikle partinin üstüne yürüdüklerine inanıyor. Kendilerini, Uluslararası Para Fonu'nun baskılarına, Kemal Dervi?in manevralarına gö?üs geren, Türkiyenin çıkarlarını savunan bir cephe olarak görüyor. Para fonunun beklentilerini kabul etmiyorlar.? Dervi?in IMFyi kullanarak MHP üstünde baskı kurdu?una inanıyorlar.Para fonu ise çok açık:"Biz, bütün dünyaya açtı?ımız kredilerin yüzde 25ini Türkiyeye verdik. Bu büyük bir paradır. ?stelik Türkiye, bize yazılı olarak neler yapılaca?ının da sözünü verdi. Bu durumda, paramızın nereye harcanaca?ını bilmek ve nasıl harcanaca?ı konusunda da ko?ul koymak hakkımızdır" diyor. azı tereddütlerim vardı, ancak artık eminim: Koalisyon ortakları bu programı yürütemeyecek. Ya program çökecek ya da koalisyon da?ılacak. Bu kavgada Türkiye kaybetti Piyasalar (hem içerde, hem de dı?ardakiler) gereken mesajları aldılar.MHP, çarpı?arak çekilme kararında. Bundan sonra da, program gerekçe gösterilerek MHPnin çıkarlarına ters dü?ecek bir durumla kar?ı kar?ıya kalınırsa, gidecek olan ki?i Dervi? olacak.Yani, programın inandırıcılı?ı bitecek.MHP çevrelerinde gerginlik giderek geni?liyor.Ekonomik kriz ne olursa olsun, hangi tehlikelerle kar?ıla?ılaca?ı söylenirse söylensin, MHP "yeter" diyor. ?stelik MHPliler Türkiyenin bu kadar dev bir kriz içinde bulundu?una inanmıyor. Daha da önemlisi, krizden IMF reçeteleriyle kurtulunabilinece?i konusunda da ku?kulular. Kısacası, IMF programını esnekle?tirerek uygulamak istiyorlar.DSPnin tutumu da MHPden (pek açık etmiyorlar ancak...) pek farklı de?il. Hafif bir ?a?kınlıkla geli?meleri izliyorlar.ANAPtan ise ses çıkmıyor. Sipere girmi? seyrediyorlar.Kendimizi aldatmayalım.Bu durumda, Türkiyeye kimse yatırım yapmaz. Zira koalisyonun bu programı içtenlikle de?il, kerhen uyguladı?ı artık açıkça anla?ılmı?tır. Er veya geç bu oyun bitecektir. Tek bilinmeyen çökü?ün günüdür.Allah bize kolaylık versin. Kim ne derse desin... Sonunda kim galip çıkmı? olursa olsun, Türkiye kaybetti. Enez, "askeri yasaktan" çıkarılamaz mı? Enezliler, İpsala Gümrük Kapısından geçen yabancı otobüslerin beldelerine 10 km kala polislerce durdurulmasını artık istemiyorlar. Market sahibi Kamile Güven "Turiste yasak, dolara yasaktır" sözleriyle rahatsızlı?ını dile getiriyor. Taksi ?oförü Osman Bulut ise "Abi bi turist gelse, biz de dolar alsak fena mı olur?" diyerek destek arıyor. "Bıraksalar Antalya gibi oluruz" iddiasında olan esnafa Enez Belediye Ba?kanı arka çıkıyor. Ba?kan Abdullah Bostancı "Enez turizm bölgesidir, nolur turistlerin giri?ini artık yasaklamayın" diyerek yetkililere isyan ediyor.Yasa?ın kaldırılmasını ço?unlu?unu Yunanlıların olu?turdu?u turistler de çok istiyor. Yunanlı turistler, polislere Yunan ve Türk Dı?i?leri Bakanları Papandreu ile Cemin artık tavla oynadı?ını söylüyor ve yasa?ın konuldu?u tarihten bu yana iki ülke arasında ili?kilerin olumlu yönde de?i?ti?ini hatırlatıyor. ?ünkü artık Eneze Genelkurmaydan özel izin almadan serbestçe girmek istiyorlar.Bu iste?in altında da Enezdeki ?arap mahzenlerinin, Roma villalarının ve bazilikanın çekicili?i yatıyor. Eserlerin korunmasına önem gösteren Candan Erçetin ve Haluk Levent gibi sanatçılar da yörede verdikleri konserlerle yasa?ın kalkması yönünde esnafa destek oluyorlar. Türkiye krizden çıkmak için turizm sektörüne bel ba?lıyor, Ku?adasına 170.000 turist aynı anda denizden çıkartma yapıyor. Böyle bir sezonda Enezliler de artık pastadan hak ettikleri dilimi almak istiyorlar. Türkiyenin umudu turistler Eneze giremiyor. Trakyanın Yunanistan sınırındaki bu ?irin beldeye turist girmesi yasak. Yasak, 1927 yılında Enezin "Askeri Bölge" ilan edilmesiyle gelmi?. Beraberinde yöre halkına dövizden uzak bir ya?am getirmi?. Büyümeyen çocuk Yalvaç Ural, çocuk ?iir festivaline davet edilen ilk Türk ?airiydi. Memur bir ailenin çocu?u olarak oradan oraya dola?arak büyüyen Ural, gazete ve dergilerde çocuklara yönelik pek çok eser yayınladı. 23 yıllık meslek hayatında tam 37 çocuk dergisi çıkardı, 65 kitap yazdı ve 5 dizi program hazırladı. Kitapları yabancı dilde yayınlandı. En çok bilinen çizgi filmi de TRTde yayınlanan "Az Gittik, Uz Gittik"di.Ural, çalı?malarını festival için hazırladı?ı rengarenk bir kitapçıkta tanıttı. Festivale katılanlar ilk kez tanıdıkları Urala büyük ilgi gösterdi. Rotterdamın çocukları mutluydu. Ya Türkiye? Türkiyede dövülen, üzerinde sigara söndürülen, zorla çalı?tırılan onlarca çocuk ?iirci amcayı tanıyor muydu? Bir kere olsun bile hiç kendileri için yazılan ?iirleri okuyabilmi?ler miydi? Hollanda geçen hafta iki festivale birden ev sahipli?i yaptı. 32. Uluslararası ?iir ve 5. Uluslararası ?ocuk ?iir Festivalleri Rotterdam kentini ?iirle doldurdu. Metrolarda, bilboardlarda ve ı?ıklı panolarda altı gün boyunca sadece çocuklara ve yeti?kinlere hitap eden ?iirler sergilendi. ?iir okuru matinelerde ?airlerle tanı?tı. ?airler arasında bir de Türk vardı. Yalvaç Ural. Aklın yolu bir... toplum örgütleri (NGO) kendilerini göstermeli.Bu arada devlette ho?lanmadı?ı NGOları her gördü?ü yerde dövmekten vazgeçmeli, hangi NGO resmi politikanın aksine tutum alsa, devletin sert tepkisiyle kar?ıla?ır. Hangisi resmi ideoloji benimsese, eller üstünde ta?ınır. Bu politika da, NGOların etkinli?ini azaltır. Devlet, NGOların tümüne aynı mesafede durabildi?i sürece, bo?azlardaki mücadele daha inandırıcı olur. Aksi halde, komik duruma dü?eriz.