MAHALLE HAVASI
GİDEREK BASTIRIYOR
Prof. Dr. Şerif Mardin’in 18 Mayıs’ta Vatan Gazetesi kitap ekinde, Ruşen Çakır ile yaptığı söyleşide nefis bir saptaması var. Zaten herkesin dikkatini çekti.
Prof. Mardin “Mahalle havasından” söz ediyordu. Mahalle de zaman zaman bir hava oluşur. Bazen kabadayılar, bazen gençler, bazen de sözü geçenler veya mahallenin büyükleri bu havayı oluştururlar. Konuşmalar, tartışmalar bu havayı yoğunlaştırır. Sonunda herkes, bu havanın etkisi altında kalır. Artık kimseye farklı bir şöy söyleyemez hatta kabul ettiremezsiniz. Mahallenin havası sizi boğar. Nefesiniz tıkanır. Teslim alır.
İşte aynı durum, bir başka açıdan yaşanıyor.
PKK terörünü durdurabilmek için ne yapılması gerektiği konusunda, mahallenin havası hepimizi teslim alıyor. Ülkeyi tehlikeli sulara doğru sürüklüyor.
Gazetelere bir göz atın, büyük kanalların ana haber bültenlerini izleyin, mahalle havasını hemen hissedeceksiniz. Ortada büyük bir gerilim var. Hemen herkes “Birşeyler yapın ve bu işi bitirin” diyor.
Ancak, ne yapılması gerektiği konusunda ise, kafalar karışık. Öylesine demeçler ve açıklamalar, öylesine yorumlar okuyorum ki, inanamıyorum.
Genel izlenim şöyle:
“Eğer Türk Ordusu Kuzey Irak’a girerse, PKK sorunu biter... Oysa, bu hükümet ABD ve AB’den emir aldığı için, bu cesareti gösteremiyor. Bundan dolayı da insanlarımız ölüyor...”
Neresinden bakarsanız bakın, hiçbir yanı tutmayan bir izlenim.
Kuzey Irak’a girmek ne demek? Sınır boyunda bir tampon bölge mi oluşturmak, 40-50 kişilik bir güçle girip bölgenin en önemli yerlerini işgal mi etmek, yoksa PKK’lıların bulunduğu tahmin edilen noktaları bombalamak mı?
Kimse bu soruların yanıtını bilmeden fikir ileri sürüyor. Koca koca gazeteciler yorum yapıyor, uzman adı verilenler görüş açıklıyor.
Hükümetin neden bir askeri harekata hemen izin vermediği, parlamentodan yetki yasası çıkartmadığı da bilinmiyor. Ne Başbakan anlatıyor, ne başkası. Asker bastırıyor, sivil iktidar kaçıyormuş gibi bir izlenim doğuyor. Bu izlenimi perçinlemek için muhalefet partileri “korkuyor, satılmış” diye iktidara yükleniyor. Damgayı vuruyor.
Aynı mahalle havası, şehit cenazelerine de yansıyor. Kızgın topluluk, askerin ve muhalefetin dışındaki siyasilere sert tepki veriyor. Bu sahneler TV’lerin haberlerine yansıyor. Böylece, mahalle havası, iktidarı suçlu koltuğuna oturtuyor. Belki de tepki gösterenleri bazı dernek veya partiler organize ediyor. Kimbilir... Ancak, Başbakan gelse yuhalanacak, gerekirse suçlanacak. Tam bir kısır döngü.
Bu ortam öylesine yaygınlaşıyor ki, sonunda müdahele kaçınılmazlaşıyor. Kuzey Irak’ın ne kadar büyük tuzak, ne kadar büyük bir bataklık olduğunu bile bile, askeri işgale veya bir savaşa kayılıyor.
İşte, dikkatinizi çekmek istediğim “mahalle havası” bu... Bu havaya hep birlikte girdik. Kendi kendimizi bu noktayla sürükledik... Peki, bu havadan kurtulabilecek miyiz?
Gayet tabii...
Yeter ki, siyaset oynamaktan vazgeçelim....
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|