Mehmet Ali Birand
 
Gençler, seyretmeyin sesinizi duyurun...
 
 
Üniversiteliler, liseliler,gençler neredesiniz? Ülke'de sizin geleceğiniz tartışılıyor. “Eski değerler mi, yoksa yeni bir Türkeyi'”mi kavgası yapılıyor. Sizler ise seyircisiniz. Geçin internetinizin başına ve artık tartışmaya katılın. Sonra ağlamayın…

Geçen hafta Marmara Üniversitesinde muazzam bir öğrenci topluluğuna konferans vermek için davetliydim.

Ümitlendim, zira pırıl pırıl bir gençlikle karşılaştım. Bizim kuşağı çoktan aşmış, eskimiş kalıplardan uzaklaşmış insanlarla birlikte oldum. Karen Fogg olayı ile alay edişleri, AB'ye bakışları, Kürt sorununu değerlendirmeleri çok farklıydı.

Üzüldüm, zira ülkedeki tartışmaya yeterince katılmıyor veya katılamıyorlardı.

Oysa, Türkiye'de temel bir sorunun kavgası veriliyor. Yol ayrımındayız. Birinden biri seçilecek.

Bu ülke aynı mı kalacak, yoksa değişecek mi?

“Aynı mı kalacak” derken, eski tas eski hamam mı kalacak? Yani içine kapanık, bölünme korkusu estirilerek tüm demokratikleşme hareketlerinin durdurulduğu bir Türkiye olarak mı yaşamayı sürdüreceğiz?

Herşeye Ankara'da, bir kaç seçilmiş ve seçilmemiş bürokrat ve politikacı mı karar verecek?

İnsan Hakları veya Demokrasi; Şeffaflık veya Fikir özgürlüğü denildiğinde, hemen karşımıza “sakın ha, bunlar ülkeyi parçalar” diyenler mi çıkacak?

Kitapların yasaklandığı, gazeteci veya düşünürlerin hapsedildikleri bir ülke olarak mi kalacağız?

Güneydoğu sorununu sadece kaba kuvvet tehdidi ile mi çözmeye çalışacağız?

Ekonomimiz hep çarpık, yolsuzluklar ve partilerin siyasi rant alma oyunlarına dayalı eski sistem ile mi yolumuza devam edeceğiz?

Özetle, Türkiye yasakların, korkuların ve ekonomik sosyal çarpıklıkların ülkesi olarak mı kalacak?

YOKSA YEPYENİ BİR TÜRKİYE Mİ?

Bütün bu olumsuzlukların bitmesini ve eski düzenin değişmesini isteyenler var. Onların düşlediği Türkiye çok farklı.

“İslam”ı politika aracı olarak kullanıp oy toplamaya kimsenin cesaret edemediği bir laik Türkiye isteniyor.

“Bölüneceğiz” korkusunun aşıldığı, demokrasinin, fikir özgürlüklerinin, insan haklarının önünün kesilemediği bir Türkiye isteniyor.

Ekonomisi belirli bir sisteme oturtulmuş, herkese daha eşit ve daha dengeli gelir dağılımı sağlayacak bir Türkiye düşleniyor.

Güneydoğu, Kıbrıs ve Ege gibi, yıllardan beri ülkenin iç ve dış gelişmesini engelleyen yüklerden kurtulmuş bir Türkiye isteniyor.

Korkuların, yasakların değil, kendine güvenin, şeffaflığın, adelet ve hukuğun geçerli olduğu bir Türkiye…

SİZ HANGİSİNİ İSTİYORSUNUZ?

Gençler artık karar verin.

Geleceğinize sahip çıkın.

Seyirci kalmayın.

Hangi Türkiye'yi tercih ediyorsunuz?

Korkuların, yasakların kol gezdiği eski Türkiye'yi mi, yoksa aydınlıkların Türkiye'sini mi?

Sesinizi duyurun.

Statükonun devamını savunanlar size Atatürk'ün Kuvvayi Milliye fikrine sahip çıktıklarını, Türkiye'nin bağımsızlığını ve onurunu koruduklarını ileri süreceklerdir.

Aman inanmayın…

Tam aksine, Türkiye'nin AB'ye yürüyüşünü engelleyerek Atatürk'e ihanet ediyorlar. Zira Atatürk Türkiye'yi Şark'tan söküp batıya götüren insandı. Vizyonu olan, ülke'yi güçlüler kampına sokmak isteyen liderdi.

AB'nin Türkiye'yi bölmek ve sömürmek istediğini, sinsice planlar kurduğunu ileri süreceklerdir.

Aman aldanmayın.

AB'ye üye olmuş bir tek ülke yoktur ki, (terörle bizden fazla mücadele eden İspanya başta) bölünmüş olsun, zenginleşmesin. Tam aksine, AB etnik grupların terörden uzaklaşmak zorunda kaldıkları ortam hazırlar (örneklerine bakın) ve ülke'nin zenginleşmesini sağladığı için toplumu rahatlatır.

HAREKETE GEÇME ZAMANI GELDİ…

Ancak, artık sizlerde hareketlenin.

Tutumunuzu ortaya çıkarın.

Sesinizi duyurmak için, sokaklara dökülmeye gösteri yapmaya hiç gerek yok.

Elinizde büyük bir silah var: Haberleşme gücü…

İnternet'te arkadaşlarınızla birlikte siteler yapın. Beğendiğiniz veya beğenmediğiniz gazetecilere, yazarlara e-mail yollayın. Tüm haber sitelerini veya ilgili siteleri mesaj bombardımanına tutun. Bakanlara, bürokrasiye, Cumhurbaşkanı'na, Genelkurmay'a görüşlerinizi iletin.

İnternet'e ulaşamıyorsanız, faks veya mektup ile bu kampanyaya katılın.

Yeter ki, görüşünüzü ortaya koyun.

Sizde biraz zahmete girin.

Bu kavgaya şimdi katılmazsanız, ilerde yaşamak zorunda kalacağınız Türkiye'den şikayet etme hakkınız da olmaz…

ELEŞTİRİN VEYA DESTEKLEYİN ANCAK TARTIŞMAYA KATILIN

Sizlere bu köşe'den sürekli olarak nasıl bir Türkiye düşlediğimi yazıyorum. Eğer sizde bu düşleri paylaşıyorsanız, daha fazla destek olun. Paylaşmıyorsanız dahi nedenlerini, hissettiğiniz sakıncaları anlatın, sorular sorun. Sloganlar yerine, somut veriler üzerinde konuşun.

Bugünkü gibi seyirci kalmayın, kısır tartışmaları aşın. Kendinizi duyurun.

Unutmayın bu kavga sizin geleceğinizle ilgilidir. Geleceğinizi şekillendiren bu tartışmaları sadece bizlere bırakmayın.

Aydınlıklar Türkiyesi istediğinizi her yere haykırın.

Bunları yapmaya üşeniyorsanız, sesinizi kesin ve oturduğunuz yere oturun. Kimseleri eleştirmeyin, koşullarınızdan şikayet etmeyin.

Zira böyle bir olasılıkta, meheldir size… Şikayet hakkınız kalmaz.

Hadi hareketlenin…

Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- BAŞKA BİR DÜNYAYA GİTTİM VE BAKIN NELER GÖRDÜM…
- Levent telgrafçıları başta, hepinize teşekkür ederim
- Dürrüşehvar Sultan’da öldü...
- 12 EYLÜL BELGESELİ BENDEN İZİNSİZ SATILIYOR
- TARKAN’A ÇÖZÜM BULSAK KÖTÜ MÜ OLURDU?
- POWER FM’İN GÜCÜ…
- Kuşadası toparlanıyor...
- BURSA CEZAEVİNDEN MESAJ VAR…
- Ülkenin gündemini en çok iki lider yönlendiriyor. Büyük oranda Başbakan Erdoğan...
- Bodrum belediyeleri: Altın yumurtlayan kazları kaçırmak üzeresiniz
- Lig şimdi yeniden başlıyor...
- Teşekkürler...
- EMİNİM, MÜFTÜ ŞAKA YAPMIŞTIR
- Artık kime inanacağımızı şaşırdık
- Beş gün başka bir dünya'da yaşadım…
- "... Sesimi duyan var mı?"
- Türk kaptanı, Kenyalı rehber kadar olamıyor…
- Ya program ya da koalisyon çökecek
- Kırmızı ışıkta durmayan
- Bilmem farkında mısınız...
- Bu kupa kime ne kadar kazandırdı…
- ALATON’UN KATKILARI
- GS ligden, kendi kararıyla çekilmeli
- Türkiye, Süper Lig mücadelesinde
- Dayatma olmadan hareket edemiyoruz