GEMİ İLE KARADENİZ GEZİSİ
?
E?im Cemre. 27 Haziran tarihinde Türkiye Denizcilik İ?letmeleri?nin (TDİ) son kalan 5 gemisinden biri olan ?Karadeniz?le Sochi, Yalta, Sıvastopol, Odessa?ya gitti. Gemiyi TDI i?letiyor, bilet satı? ve turları bir seyahat acentası üstlenmi?. Bakın neler anlattı:
?
?Esasında programda Sochi yerine Köstence vardı. Ancak Romenler Avrupa Birli?i üyeliklerinin sarho?lu?uyla o kadar zorluk çıkarmı?lar ki Romanya iptal olunmu?, yerine Rusya?nın en önemli tatil ?ehri olan Sochi konmu?. Bize de de?i?iklik son anda söylenildi.
Ke?ke konmaz olaymı?. Ruslar Komünizmi bırakmı?lar ama gümrük eskisi gibi katı ve ?üpheci. Gemiden çıkmak istiyorsunuz zorluk çıkarıyorlar, vapura girip çıkamıyorsunuz, tek ba?ınıza ?ehirde dola?amıyorsunuz. Zaten Sochi?de sanatoryum ve güzel manzaradan ba?ka hiçbir ?ey yok. Binlerce Rus buraya tedaviye ve dinlenmeye geliyormu?. Otel sandı?ınız binaların hemen hepsi ?Sanatoryum? diye adlandırdıkları, ancak hastane-dinlenme evi karı?ımı tesisler. Oradan zor kaçtık. 50 Euroluk turla bir çay bahçesi ile Stalin?in evini gördük, gemide herkes ayaklandı.
?
Moralimiz Yalta?da yerine geldi. Da?ları çamlarla kaplı fevkalade ho? bir ?ehir. Eski binalar, restore edilmi? eski oteller, palmiyeli uzun bir promenad ?yeri, renkli, hareketli bir ?ehir. Zaten Ukrayna?ya geldi?imiz hemen belli oldu; kızlar güzelle?ti, gümrük de elinden gelen kolaylı?ı gösterdi.
?
1945 Yaho konferansının yapıldı?ı Livadio sarayını görmek, Churchill, Roosevelt ve Stalin?in etrafında oturdu?u masayı ellemek müthi? bir his. Kont Vorontsov?un Alupka sarayı, ?ar Aleksandr III?ün Massandra sarayı, 1850?lerde kurulmu? Botanik bahçe ve plajlar... Ne yazık ki 2 gün kalacakken geç geldik ve 1.5 gün kalabildik. Kadınlar sokaklarda ahududu, kiraz, kayısı satıyor. Pazar ve dükkanlarda ise Türk malı satılıyor. Neyi elleseniz Türkiye?den gelmi?, çok iftihar ettim.
?
Sıvastopol?a vardı?ımızda Kırım sava?ı hakkında kitapları zaten hatmetmi?tim. ?ok ho? bir liman. Paris?de görebilece?iniz kocaman kocaman ?ık binalarla dolu caddeleri olan bir ?ehir. ?ehrin en hakim noktasında ?1855?den bir gün? diye Kırım harbinin 360 derece ya?lıboya panoraması akıllara durgunluk veriyor. Bütün ?ehir Kırım Sava?ı ve İkinci Dünya Sava?ı anıtları ile dolu. Bu millet zaten anıt yapmaya bayılır, muhte?em örneklerini de adım ba?ı görüyorsunuz. En heyecanlısı da İngilizlerin Hafif Süvari alayının yanlı?lıkla Rus topçularına do?ru hücum ettikleri ve yok oldukları vadiyi görmek oldu. Ayrıca ?Sıvastopol önlerinde...? diye bir Osmanlı mar?ı vardı de?il mi?
?
Sıvastopol?da iki gün kalacakken bir gün kaldık. Yazık da oldu, çünkü? ?onu da göreyim, buraya da gideyim? diye peri?an olduk. Allah?tan tuttu?umuz taksi iyiydi. En acıklısı ?ehrin dı?ında unutulmu? bir tarladaki İngiliz anıtıydı.
?
Odessa ise bamba?ka bir yer. ?Karadeniz?in incisi? deniliyor ve do?ru. Yalta kadar ye?il de?il ancak binalar yüzyılın en güzel örnekleri. ?o?u dökülmekle birlikte belli bir restorasyon çalı?ması var. A?açlıklı geni? bulvarları, süslü püslü pasajlar, çiçekli parklar, tam bir Avrupa ?ehri. İnsanlar açık hava kafelerde Paris?te gibi oturuyor.
?
Yavuz ve Midilli zırhlısı burayı da topa tutmu?. Birinci Dünya Sava?ı?nın ba?ında Opera binasında ?alyapin, Caruso söylemi?, Filarmoni orkestrasını ?aykovski, Rimsky-Korsakov idare etmi?, Pu?kin burada ya?amı?.
?
Yatırımların geldi?i gün buranın nasıl müthi? bir ?ehir olaca?ını gözle görüyorsunuz. Bir de Güzel Sanat Müzesi muhte?em. Kont Marazı binayı Yalta?ya hediye etmi?, bir oda dolusu Ayvazorvski?nin tabloları göz kama?tırıcı. Zaten İstanbul tabloları ile tanıdı?ımız Ayvazovski 400 tablosunu kendi ?ehri olan Feodosia?ya hediye etmi?, o da Yalta?ya yakın bir ?ehir.
?
TDİ Karadeniz?e gelince 65 gemilik filomuzdan kalan 5 gemimizden biri özelle?tirme kapsamına alınmı? ama alan yok. Gemi 1997 yapımı ama eskimi?. Bir halı de?i?tirmek bile devlet daireleri arası yazı?malarla oluyor. Güvertede en adi plastik sandalyeler var, ?ezlonglar ise yastıksız ve köhne. Fiyatlar birçok bakımdan Yunan ve Karaip seferi yapan gemilerden daha pahalı belki ancak Karadeniz?in bu ?ehirlerini ba?ka türlü görmenin imkanı yok. Türkçe konu?an, Türkçe çalıp oynayan, Türk televizyonu (TRT 1,2, Show) seyreden, Türk yemekleri veren bir gemi.
?
Yolcuların ço?u ye?il pasaportlu; hakimleri, ö?retim görevlileri, memurları. Birço?unun 3-4?üncü gezisi. Yabancı turistin gelmesine, gelirse bir?ey almasına olanak yok. Zaten ?devlet? oldu?u için bir katı düzen göze çarpıyor. Zırt, pırt hoparlörlü anonslar, merkezden gelen menüler (balık bir gün yenilebilindi, gemi dı?ardan hiçbir?ey alamıyor) ihale ile alınan lokman vi?ne reçelinin içinden çilek reçeli suyu çıkması pek Avrupa standardı gemilerde göremiyece?iniz ?eyler. Keza ?5 çayının yanında bir bisküvi bile yok? diye söylendi?imde, mevzuatta olmadı?ı anlatıldı! Ancak yemekler pek güzel, personel güler yüzlü ve canla ba?la çalı?ıyor. ?Biz bize? çok ho? bir yolculuktu.?
?
?
?
?
?
?
?
?
?
?
?
?
?
?
?
COCA COLA İLE
NEFİS BİR FİNAL İZLEDİM
?
Dünya kupası, ?imdi de Avrupa? Kupası sponsorları final maçları için konuklu davetler örgütlerler.
?
İki yıl önce Dünya kupasını seyretmi?tik. Bu defa da?? Avrupa kupasına gittik.
?
Coca Cola?nın yakla?ımı farklı. Adeta bir ?finalciler grubu? olu?turdular. Gazete-TV yöneticileri, yazarlar ve i? adamlarından olu?an bir grup yapıyorlar. Birbirini tanıyan, iyi arkada? olan isimlerin bulu?up seyahat etmeleri de çok keyifli geçiyor.
?
Bizim grubun gözü ?imdi 2006 Dünya? Kupasında. Almanya?da oynanacak olan finale Türkiye kalırsa, i?te o zaman tadına doyum olmayacak.
?
Hala 2002?deki Türkiye-Kore maçını konu?uyoruz. 2006?ya da hevesle hazırlanıyoruz.
?
?
?
?
?
?
?
?
?
?
?
?
?
?
GECEKONDU D?NEMİ
KAPANACAK MI?
?
Yeni Türk Ceza yasasının komisyon düzeyindeki çalı?malarını büyük bir heyecanla izliyorum. Adalet Bakanı Cemil ?içek?e bravo. Arslanlar gibi mücadele ediyor ve tasarının yozla?masını engellemeye çalı?ıyor.
?
Beni en çok heyecanlandıran maddeler arasında ?Gecekondulara kar?ı uygulamalar. İçkili araba kullananlara verilecek hapis cezaları ve töre cinayetlerine cezaların arttırılması? konuları var. Daha bir çok de?inmek istedi?im bölümler bulunuyor, ancak ki?isel açıdan bunlar özellikle dikkatimi çekiyor.
?
?imdiye kadar herkes gecekondular ile mücadele edilmesi gerekti?ini söyler, ancak kimse harekete geçmezdi.
?
Mafya, kimi zaman devlete ait, kimi zaman tapulu arazileri parselleyip, ba?ını sokacak yer arayan insanlara satar ve ortadan yok olur. Bu insanlar da, sizin benim olması gereken topra?ın üstüne otururlar ve suç i?lediklerini bilmelerine ra?men devlet malını sahiplenirler. Yetmiyormu? gibi, köydeki akraba ve arkada?larını da getirir, ek binalarla kanseri geni?letirler.
?
Sonra da, belediyelerin? kapısını çalıp ?su, elektrik, yol ve telefon isteriz? demeye ba?larlar. Ne kadar ilginçtir ki, sırf birkaç yüz oy kazanabilmek amacıyla, gecekonduları bırakın engellemeyi tüm ihtiyaçlarını kar?ılayarak tam yerle?melerini sa?larlar.
?
İ?te ilk defa muslu?un? belediye bölümü kesiliyor.
?
Artık gecekondu yapan ve yaptıranın yanısıra, yasa dı?ı in?aatlar, ruhsatsız yapılara su-elektrik ba?layan belediyeler de cezalandırılacak.
?
Tek ku?kum, yasanın uygulanıp uygulanamayaca?ı konusunda. ?imdiye kadar nice yasalar çıkarıldı, oysa bir süre sonra uygulanamadı?ı görüldü.
?
Bu yasayı Ba?bakan istemi?. E?er o da uygulatamazsa yandık gitti demektir.
?
? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ? ?? ? ? ? ? ? ? ? ??T?RE CİNAYETİ? ? ? ? ? ? ? ??
VE SARHO?LAR
?
Töre cinayetlerini ?canım, bizim halkımızın inancı böyle. Namus anlayı?ı farklı. O zaman da kalkıp cinayet i?liyorlar? mantı?ı ile uzun yıllar ?anlayı?la? kar?ıladık. Oysa açıkça cinayet i?leniyor ve bizler de buna seyirci kalıyorduk.
?
Aynı durum, içkili araba kullanan caniler için geçerliydi. Adam küp gibi içer, ba?kasının ölümüne neden olur, ardından da sözde bir ceza alıp kurtulurdu.
?
Aslında, içkili araba kullanıp adam öldürünle, töre gerekçesiyle cinayet i?leyen arasında hiç fark yoktur.
?
Umarım, bu taslak sulandırılmadan yasala?ır ve bu ayıplardan kurtuluruz...
?
?
?
?
?
YOLCULUK
?
?Yolculuk bir anı kitabı de?il yalnızca, yazarlıktan foto?rafçılı?a, gazetecilikten i? adamlı?ına uzaman bir ya?am çizgisinin izdü?ümlerini içeren özgün bir anlatı aynı zamanda? i?te böyle anlatıyor Cüneyt Ayral, ?Yolculuk? adını verdi?i kitabını...
?
Cüneyt Ayral, bir zamanlar Türkiye?nin ?Sütyen Kralı? idi. Kapımızı sıkça çalan ekonomik krizlerden birinde battı. Fransa?ya kaçtı. Sokaklarda ikizlere takke sattı. Parasını kaybettikten sonra kendini bulan Cüneyt Ayral?ın öyküsünü merak ediyorsanız kaçırmayın...( Elma yayınevi 0242 242 78 18- 0232? 483 32 99)
?
Bu yazılara cnnturk.com'dan da eri?ebilirsiniz.
|