Mehmet Ali Birand
 
TOPLUMU KIŞKIRTMAMAK NE ZAMAN SUÇ OLDU?
 
 

TOPLUMU KIŞKIRTMAMAK

NE ZAMAN SUÇ OLDU?

 

 Ben de sizler gibi TV seyircisiyim.

 

Ayrıca Kanal D Haber'in sorumlusu olarak tüm kanalları izlerim ve gidişi gözlerim.

 

Son aylarda gördüklerim beni korkutuyor.

 

 Eğer önlem alınmazsa, göz göre göre bir Türk-Kürt çatışmasıyla karşı karşıya kalabiliriz.

 

 Seçimlerin getirdiği kıyasıya rekabet ortamını terör örgütünün fırsat bilip, Türk-Kürt kıyımı başlatmaya çabaladığı ortada. Bu, Türkiye'yi Kuzey Irak bataklığına itme çabalarıyla bir araya gelince, kabaran ve kontrolden çıkma eğilimi gösteren aşırı tepkiler gelişiyor.

 

 Sizler de görüyorsunuz; cenazeler gösteri alanına dönüyor. Sloganlar, ailelerin çığlık gibi yükselen acılarını dahi bastırıyor. O sahneleri seyredenler, ekranlarının başında kahroluyorlar.

 

 PKK, bu kabarmanın patlamaya dönüşmesi ve sokaklara dökülmesi için vuruyor. Alçakça mayın döşüyor, bomba koyuyor, öldürüyor. Öldürdükçe, ekranlarının başında kabaranlar sokağa dökülüyorlar.

 

 Linç olayları başlıyor... Gösteriler, intikam almaya dönüşüyor.

 

 Bu manzara karşısında, asker de polis de elinden geleni yapıyor, ancak çaresiz. Terörü bir avazda durdurmak imkansız. Bu, uzun soluklu, çok hassas dengeler üzerinde kazanılabilecek bir mücadeledir. Şiddeti zaman zaman tırmanır, zaman zaman durulur. Şimdi çok, ama çok tırmandığı ürpertici bir süreçten geçiyoruz.

 

 Habercilik sağduyu gerektirir. Hele ki, böyle dönemlerde... Toplumun yüreğine düşmüş ateşi körüklemek çok kolaydır. Bugün için yüzeysel bakana "doğru" bile görünebilir. Ama ya yarın? Yangına körükle gitmenin ne bu topluma, ne bu ülkeye ne de yarın bu ülkeyi teslim edeceğimiz çocuklarımıza yararı var. Habercilik bu yüzden sağduyu gerektirir, birikim gerektirir. Ve böyle hassas dönemlerde de birikimi paylaşmayı gerektirir. 

 

Bu yüzden, "sağduyuyu 4 büyük kanalın genel yayın yaklaşımına dönüştüremez miyiz" diye sordum. Gayet olumlu bir yanıt aldım...

 

Ardından, bir hata (!) yaptım ve herkesin olumlu yanıt verdiği konuşmaları kağıda döküp, "kişiye özel" bir not olarak kendilerine yolladım. Bu notta, "ilk okuyuşta" farklı anlamlara çekilebilecek bir rakamsal örnekleme de vardı.

 

İşte olan ondan sonra oldu.

 

İçlerinden biri, bunu "bugünün rating meselesine yorumlayıp", fırsat bildi.

 

Milliyetçilik gösterisine girdi ve beni sansürcülükten başlayıp, neredeyse vatan hainliğine kadar gidebilecek nitelemelerle iğneledi. Özel notu dostlarına dağıttı. Bir köşe yazısına, ardından internet sitelerine malzeme yaptı.

 

Kıyametler koptu.

 

Zarar yok. Ben, toplumun geleceğini düşündüm.

 

"Haber" yapmayalım demedim, "körüklemeyelim" dedim.

 

Kuzey Irak'ta, operasyon bölgesinde olanları aktarmayalım demedim. Hele ki Kanal D Haber ekipleri aylardır oralarda, haberin en sıcak noktalarında her gelişmeyi canlı yayınlarla anında aktarıyorken... Sadece, "gireriz, bitiririz" davulları çalınmasına meydan vermeyelim dedim.

 

"Bu ülkenin yarınları için kanını, canını veren ve vermeye hazır gencecik çocukların evlerine düşen ateşi körükleyip toplumsal bir yangına dönüştürmeyelim" dedim. Üstelik bunu söylerken "Bu sabah çok önemli bir telefon görüşmesi yaptım, telefondaki ses dedi ki" de demedim. Bütün medyanın katıldığı ortamlarda, herkesin ortasında yaptığım görüşmelerdeki "hassasiyetlerden" hareket ettim. "Sansürden" ya da "oto-sansürden" değil, "hassasiyetlerden"...

 

Kısacası, bizi iç savaşa kadar götürebilecek bu tehlikeli gidişe benzin dökmemek için yola çıktım. Vatanını seven her sağduyulu gazetecinin yapması gerekeni yaptım.

 

Hücuma uğradım.

 

Kanal D Haber'in yayın politikasına bakmadan, habercilik anlayışımıza ve o anlayışın bültenimize yansımasına bakmadan, bir cümlenin üzerinde tepindiler. "Fırsat bu fırsat" infaza kalktılar. Üstelik bunu, sanki yeri geldiğinde kendilerini savunmakta işe yararmış gibi "adımı vermeden" yaptılar.

 

Adım Mehmet Ali Birand.

 

Buradayım. Hiç pişman değilim. Düşündüklerim, yaptıklarım her akşam ekranda milyonların sınavından geçiyor. Önemli olan budur.

 

Sıra haberciliğin yanı  sıra "adamlık" sınavına gelince...

 

Bazıları genel yayın yönetmeni olabilirler, ancak adam olamazlarmış. Bu arada, bu gerçeği öğrenmiş olduk.



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- BAŞKA BİR DÜNYAYA GİTTİM VE BAKIN NELER GÖRDÜM…
- Levent telgrafçıları başta, hepinize teşekkür ederim
- Dürrüşehvar Sultan’da öldü...
- 12 EYLÜL BELGESELİ BENDEN İZİNSİZ SATILIYOR
- TARKAN’A ÇÖZÜM BULSAK KÖTÜ MÜ OLURDU?
- POWER FM’İN GÜCÜ…
- Kuşadası toparlanıyor...
- BURSA CEZAEVİNDEN MESAJ VAR…
- Ülkenin gündemini en çok iki lider yönlendiriyor. Büyük oranda Başbakan Erdoğan...
- Bodrum belediyeleri: Altın yumurtlayan kazları kaçırmak üzeresiniz
- Lig şimdi yeniden başlıyor...
- Teşekkürler...
- EMİNİM, MÜFTÜ ŞAKA YAPMIŞTIR
- Artık kime inanacağımızı şaşırdık
- Beş gün başka bir dünya'da yaşadım…
- "... Sesimi duyan var mı?"
- Türk kaptanı, Kenyalı rehber kadar olamıyor…
- Ya program ya da koalisyon çökecek
- Kırmızı ışıkta durmayan
- Bilmem farkında mısınız...
- Bu kupa kime ne kadar kazandırdı…
- ALATON’UN KATKILARI
- GS ligden, kendi kararıyla çekilmeli
- Türkiye, Süper Lig mücadelesinde
- Dayatma olmadan hareket edemiyoruz