Mehmet Ali Birand
 
BAŞBAKAN’IN VERİLMİŞ SADAKASI VARMIŞ…
 
 

BAŞBAKAN’IN VERİLMİŞ

SADAKASI VARMIŞ…

 

TV haberlerinde ve gazetelerden Başbakan’ın başına gelen traji-komik olayları mutlaka izlemiş, okumuşsunuzdur. Eminim, sizlere  bu olay hiç şaşırtıcı gelmemiştir.

 

Toplumumuzun günlük yaşama yaklaşımını, bir sorunla karşılaştığı zaman bunları hangi reflekslerle çözdüğünü ve yaşadıklarından nasıl dersler çıkardığını göstermesi açısından tipik bir örnek yaşadık. Başka bir deyişle, Başbakan’ın başına gelenler, Türk toplumunun tipik bir yansımasıdır.

 

Neden mi ? Bakın anlatayım.

 

-                           Günlük yaşamımıza, yaptığımız işlere, birbirimize veya etrafımızdaki insanlara genelde özensiz, hoyrat ve eksik bilgiyle yaklaşırız. İşi en iyi bilenlere değil, eş dost akraba veya sadık olduğuna inandıklarımıza veririz.

 

Başbakan’ın başına gelenler aynıları değil midir?

 

Korumalarının eğitimsiz oldukları apaçık ortada. Böyle bir durumla karşı karşıya kalındığında neler yapılacağının, olağanüstü hallerde, kimin nasıl hareket edeceğinin bilinmediği besbelli.

 

Başbakan arabanın içinde fenalaşınca paniğe kapılan korumaların, etraftaki otomobillere çarpa çarpa hastaneye koşmaları, konvoya hiçbir şekilde bir cankurtaranın refakat etmesinin düşünülmemesi, bunların en tipik örneklerinden birkaçı.

 

Başbakan’ın şöförü “Bizim Harun bu işi yapar” diye tutulan, herhalde tek değerli yanı, Başbakan tarafından sevilmesi ve eskiden tanınması olan Harun Kandemir. Kandemir mutlaka çok iyi bir insan, Başbakan’a çok sadık bir kişidir. Ancak, 70 milyonluk bir Türkiye’nin Başbakanı’nı taşıyan arabayı sürecek yetenekte olmadığını göstermiştir.

 

-                           Kurtarma adı altında yaptıklarımız, hoyratlığımızın başka bir örneğidir.

 

Başbakan’ı arabadan çıkarma operasyonu da, toplumumuzun nasıl bir kasaba kültüründen geldiğini göstermesi açısından, başlı başına başka bir örnektir. İç politikamız olsun, dış politikamız olsun, sorunlarımızı çözme konusunda hep aynı yöntemler aklımıza gelir.

 

-           Panikleme, heyecanlanma, hemen çözüm yaratabilmek için en aşırı önleme başvurmak. Genelde de balyoz kullanarak, işi kökünden halletmeye çalşımak.

 

Korumaların tutumu, şöförün arabayı bırakıp fırlaması, arabanın özelliklerinin bilinmemesi sonucunda düşülen duruma çözüm olarak balyozla pencerelerin kırılması, ancak bizde görülebilinecek cinsten bir yaklaşımdır.

 

Dış politikada da, bir komşumuzla sorunumuzu çözemezsek, hemen “asker yollayalım” nümayişleri yapmaz mıyız?

 

İç politikada hemen insanları lekelemek veya hapse atmak yolunu denemez miyiz ?

 

İşte aynı durum, önceki akşam Başbakan’ın başından da geçti.

 

Ancak Erdoğan’ın verilmiş sadakası varmış. İyilik yapmak isterken, kurtarayım diye insanları öldürenlerle de çok karşılaştık. Başbakan Allah’tan, arabadan kazasız belasız çıkarılabildi.(!)

 

Bir de olay duyulduktan sonra hastaneye üşüşenlerin yarattığı paniğe bakalım. Genelkurmay Başkanı’ndan, muhalefet liderine kadar, devletin tepesi hastaneye gelince, insanların kaygıları daha da arttı. Ya Başbakan’ın basit bir fenalık geçirdiğini öğrenememişler veya onlar da balyozla saldırıya uğrayan Mercedes otomobilin şokuna kapılıp koşturmuşlardı.

 

Sonuçta, şöyle bir manzara ile karşı karşıyayız …

 

Bilgiye önem vermezsek,

 

İşi ehline bırakmazsak,

 

İnsan hayatına hoyratça yaklaşırsak,

 

İletişime önem vermemeyi sürdürürsek,

 

Balyozlu çözümlerden kendimizi kurtaramazsak, bu tip durumla daha çok defa karşılaşırız.

 

Aslında Başbakan’ın baygınlık geçirmesi, kimseler duymadan veya böylesine bir kriz havası yaratılmadan sakin şekilde çözülebilirdi. Erdoğan sessizce hastaneye girer, biraz dinlenir ve çıkardı. Arabaya sıkışması, olayın boyutlarını büyüttü ve Türkiye’yi birkaç saatliğine kriz ortamına soktu. Ülkemizin ne kadar kırılgan olduğunu ortaya çıkardı.

 

Peki, bundan sonra ne olacak ?

 

Ders alınacak mı ?

 

Hayır, söz konusu değil.

 

Başbakan büyük olasılıkla, “O çocuk iyi niyetli, namusludur. Onu yedirtmem” diyecek ve şöför Harun’u kullanmayı sürdürecektir. Yine büyük olasılıkla, zaten akrabası olan koruma ekibinin başındaki kişiyi değiştirmeyecek ve “ders almışlardır”diyerek işin ehli olan kişileri tutmayacaktır.

 

İyisi mi, fazla dert edinmeyelim.

 

Biz böyleyiz işte” deyip yolumuza devam edelim.

 

 



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- BAŞKA BİR DÜNYAYA GİTTİM VE BAKIN NELER GÖRDÜM…
- Levent telgrafçıları başta, hepinize teşekkür ederim
- Dürrüşehvar Sultan’da öldü...
- 12 EYLÜL BELGESELİ BENDEN İZİNSİZ SATILIYOR
- TARKAN’A ÇÖZÜM BULSAK KÖTÜ MÜ OLURDU?
- POWER FM’İN GÜCÜ…
- Kuşadası toparlanıyor...
- BURSA CEZAEVİNDEN MESAJ VAR…
- Ülkenin gündemini en çok iki lider yönlendiriyor. Büyük oranda Başbakan Erdoğan...
- Bodrum belediyeleri: Altın yumurtlayan kazları kaçırmak üzeresiniz
- Lig şimdi yeniden başlıyor...
- Teşekkürler...
- EMİNİM, MÜFTÜ ŞAKA YAPMIŞTIR
- Artık kime inanacağımızı şaşırdık
- Beş gün başka bir dünya'da yaşadım…
- "... Sesimi duyan var mı?"
- Türk kaptanı, Kenyalı rehber kadar olamıyor…
- Ya program ya da koalisyon çökecek
- Kırmızı ışıkta durmayan
- Bilmem farkında mısınız...
- Bu kupa kime ne kadar kazandırdı…
- ALATON’UN KATKILARI
- GS ligden, kendi kararıyla çekilmeli
- Türkiye, Süper Lig mücadelesinde
- Dayatma olmadan hareket edemiyoruz