AB’DEN ÖNCE
SAVCILARA ANLATALIM…
Haftabaşı Kopenhag’daydım.
Mesut Yılmaz başkanlığındaki heyet, önce Danimarka Başbakanı, ardından Dışişleri Bakanlığı ve sonra da Danimarka basınına dil döktü. AB uyum yasalarının ne denli önemli olduğunu, Cumhuriyet döneminin en cesur reform hareketini oluşturduklarını anlattılar.
Tam o sırada, Danimarkalı bir gazeteci küçük bir haber kupürü uzattı : 25 Mayıs’ta 2 inci Diyarbakır Festivali’nin kapanış günü verdikleri konserde, “Herre Peş” (ileri) adlı kürtçe bir şarkı nedeniyle, Kome Asmin grubunun 11 kişisinin, TCK’nın 169 uncu maddesi olan “terör örgütüne yardım ve yataklık” iddiasıyla , Diyarbakır 4 nolu DGM’de yargılanmalarının sürdüğü haberiydi…
Nerede kaldı reformlar? Kime neyi inandırmaya çalışıyoruz?
Resmi yetkililer 15 başkent dolaşıp reform paketini anlatmak için boş yere zaman harcamasınlar. Herşeyi bırakıp , önce kendi savcılarımızı ve yargıçlarımızı eğitelim. Onların kafalarını değiştirelim. Sonra, AB yollarına düşelim. Emin olan, yabancıları ikna etmek, bizimkileri ikna etmekten daha kolay…
DANİMARKALILARA
ÇOK ÜZÜLDÜM…
Geçen Pazartesi öğlene doğru İstanbul’dan Kopenhag’a doğru hareket ederken hava kapalı ve yağmur yağıyordu. Yeşilköy’de uçağa binerken, gözucuyla İskandinav Hava Yollarını gördüm. Yüzlerce yolcu, heyecanla İstanbul’u gözlüyordu. Kapının üstünde de, uçağın Kopenhag’dan geldiği yazılıydı. Zavallı turistlerin, uçaktan çıkınca suratları uzadı. Dışardaki havayı görünce, moralleri bozuldu. Üstelik epey masraf yapmışlardı.
Biz, üç saatlik bir uçuş sonrasında Kopenhag’a indik. Birde ne görelim, dışarısı pırıl pırıl. Hava 25-26 derece sıcak. İnsanlar deniz kıyılarını doldurmuş. Sokaklar cıvıl cıvıl.
İstanbul’a tatile ve güneşe gelen Danimarkalı turistlere çok acıdım.
BÖYLE VALİ OLURSA,
SIRTIMIZ YERE GELMEZ (!)
Geçenlerde Osmaniye Valisi İsmail Fırat ile ilgili bir haber okudum. Hürriyet gazetesinde yayınlandı ve yalanlanmadı.
İsmail Fırat ciddi bir insandır. Nasıl oldu da böyle bir konuşma yaptı, anlayamadım. AB’yi eleştirebilir, ancak Devlet’i temsil eden biri olarak şu sözleri söylemesi beni çok şaşırttı:
“ Ben bir vali olarak Türk Bayrağı’nın üzerine AB bayrağı astırtmam. Kimsenin de müstemlekesi olmayacağız. Bizi AB’ye almazlar. Kendi öz değerlerimizden ve Kıbrıs’tan toprak tavizi vererek, AB’ye giremeyiz. Kimsenin de müstemlekesi olmayız.”
Üstelik bu da yetmiyormuş gibi, konuşmasına şöyle devam etmiş.
“ Bu ülke 100 yıldır Türk yurdu. Ama azınlık okulları ile bu yurdu istila etmişler, azınlık okulları açmışlar, bizi kendi kültürümüze yabancı bırakmışlar. “İngilizce öğrenmek istiyorsan, İngiliz gibi düşüneceksin” diyerek, bizi İngiliz yapmışlar. Oysa biz Türk’üz, dilimiz de Türkçe. Türkçe’yi unuttuk. Türkçe eğitime ağırlık vermek zorundayız. Siz öğretmeler, artık kuş dili ile konuşmayın. Birer Türkçe sözlük alın, Türkçe’yi öğrenin”.
İsmail bey Devletin değil de, Bahçeli beyin Valisi olsa sorun yok. Ancak T.C. Devletinin valisi olarak böyle bir konuşma yapmamalıdır.
VERGİ VEREN
ENAYİ Mİ OLUYOR?
Yukardaki haberi okuduktan sonra içinizden vergi vermek gelir mi? Tam aksine, kendimi enayiler listesine eklemem gerekir.
Futbol klüpleri açıkça vergi kaçırıyorlar. Üstelik, göz göre göre kaçırıyorlar. Gazeteler çarşaf çarşaf yazıyor, kimin ne kadar kaçırdığını ilan ediyorlar.
Kimsenin kılı kıpırdamıyor.
Maliye Bakanlığı nerede? En basit bir hata yüzünden insanların süründürüldüğü, denetim memurları tarafından didik didik ettirildiği bu ülkede, açıkça vergi kaçırılıyor. Savcılar görmezden geliyor, defterdarlar susuyor.
Ayıptır.
Bu yapılan rezilliktir.
Utanın ve kimseyi de vergi kaçakçılığı ile suçlamayın.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|