İstanbul'daki Hristiyan-Müslüman toplantısı, belki de ilk defa gerçeklerin birbirimizin yüzüne söylenmesine vesile oldu. Ismail Cem bir ?İlk?i gerçekle?tirdi.
?ıra?an Sarayındaki toplantı'nın bu kadar yo?un katılımlı geçece?ini kimse tahmin etmiyordu. Hele basında bunun, Dı?i?leri Bakanı İsmail Cem'in bir ?entellektüel gösterisi? olaca?ını tahmin etmi?tik. Birkaç dost bakan, birkaç dü?ünür ile bir araya gelecek, devletin fonları kullanılacak ve al sana ?Uluslararası? bir toplantı.
Hem dünya'ya kendimizi tanıtmı? (!), hem haklı davamızı anlatmı? (!) hem de gücümüzü göstermi? (!) olacaktık.
Tam tersi gerçekle?ti.
İnsanlar bizi, kendi kendimizi gördü?ümüzden daha ciddiye aldılar ve rekor düzeyde bir katılım oldu.
İstanbul ziyaretçileri kıskandıracak bir bahar havası ya?arken, ?bedavaya? denilebilecek bir maliyet ve herkesin taktirini alan bir organizasyon ile, ilk defa Müslüman ve Hristiyan dünyasının siyasi temsilcileri, birbirlerine içlerini döktüler.
11 Eylül öncesinde bu tip toplantılarda taraflar birbirlerine çiçek atarlardı.
Farklı olmalarına ra?men, birbirlerini büyük bir anlayı? ve tolerans ile kar?ıladıklarını anlatırlar, birbirlerinin iyi taraflarını yüceltirler ve ayrıldıktan sonra da ??u müslümanların ne kadar kaba , görgüsüz ve gayri medeni? oldukları veya ??u hristiyanların bir ka?ık suda yok edilmeleri gere?i? üzerinde uzun tartı?malar yapılırdı.
BU DEFA, GER?EKLER ORTAYA KONULDU?
Bu defa çok farklı bir toplantı ya?andı.
Aralarında diplomatlar, siyasetçiler ve bilim adamları olan grup, birbirine gerçkeleri söyledi.
Fransız Dı?i?leri Bakanı ?İstanbul tılsımından yararlanıp, birbirimize çiçek atmak yerine, do?ruları söyleyelim? diyerek buzları kırarken, Alman Dı?i?leri Bakanı Joschka Fischer ?ok açıkça ?Müslümanlar kendi kendilerine toleranslı davranabiliyorlar mı? ?nce kendi hesapla?manızı yapmanız gerekmez mi?? sorularını sordu.
Iki günlük konferansta do?rular tartı?ıldı.
Müslümanlarla Hristiyanların kültürel açıdan hem birbirleri hem de kendi kendileriyle hesapla?malarının henüz bitmedi?i ortaya çıktı. ?zülerek söylememiz gerekir ki, Müslüman dünyasının durumu, Hristiyanlarınkine oranla çok daha a?ır. Bizler daha kendi ele?tirilerimizi yapamadı?ımız gibi, ço?umuzdaki demokrasi eksikli?i (Allahtan Türkiye hariç) İslamın, bir baskı rejimi gibi kullanılmasına yol açıyor.
Konferasta benim not defterime takılan notları da ?öyle özetlemek isterim:
- Müslümanlar, Hristiyanların kendilerine bakmalarından nee kadar rahatsız olduklarını, sanki her do?ruyu kendileri bilirlermi? gibi davranmalarının yarattı?ı nefretin nasıl arttı?ını anlattılar.
- Konferansta iki türlü Müslüman vardı. Biri zengin, di?eri fakir. Zenginler sadece kendilerinden söz ettiler. Bir an için dahi fakir müslümanların sorunlarına de?inmediler. Batıdan nasıl komplekslendiklerini anlatmakla yetindiler. Zenginliklerine ra?men etkinliklerini kullanamamanın ezikli?ini gösterdiler ve sadece ele?tiri yaptılar.
- Müslüman ülkeler, bugünkü suçlamalardan kurtulmak için demokrasiye geçmekten ba?ka hiçbir çareleri olmadı?ını ilk defa gördüler. Tek adam ve baskılı sistemlerle bir yere gidemeyecekleri ortada.
- Hristiyanlarda farklı de?illerdi. Onlar da, hala Müslümanlara ders vermekten vazgeçmi? de?iller. En çok üstünde durdukları nokta ?Müslümanlar kendilerine saygı gösterilmesini istiyorlarsa, onlar da ülkelerindeki Hristiyan azınlı?a saygı göstersinler? idi.
- Toplantıya katılan Arap ülkeleri çok tepkiliydiler. Filistin konusunda daha sert konu?malar ve daha sert açıklamalar beklediklerini söylediler. Oysa aynı ülkelerin Filistinliler için laftan ba?ka hiçbir ?ey üretmedikleri ortada.
Bunlar dı?ında çok ?ey konu?uldu. Sayısız ikili görü?me gerçekle?ti.
ABD YOKTU, ANCAK VARLI?INI HİSSETTİRDİ
İlk defa Amerika'nın, Rusya ve ?in'in katılmadı?ı Uluslararası bir toplantı yapıldı. Ancak özellikle Washington'un gölgesi konferanstaydı. Ba?ırıp ça?ıranlar ABD'yi yerden yere vuranlar dahi, i? yazılı açıklamaya gelince sus pus oluyorlardı.
Aslında Amerika'nın konumu giderek güçleniyor. Süper Güç konumu giderek yaygınla?ıyor. Ancak aynı zamanda da, Batıyı ta?lamak isteyenlerin tek hedefi durumuna giriyor.
Washington yükseldikçe, dü?ü? noktasına yakla?ıyormu? gibi görünüyor.