Mehmet Ali Birand
 
Ermeniler, bize muhtaç olacak kadar fakir değil…(3)
 
 
İmzalanan ancak uygulanamayan Protokoller hakkında birçok şehir efsanesi anlatılıyor. Bunlardan biri de, Erivan o kadar fakir, o kadar sefalet içinde ki, Türkiye sınırını açtığı taktirde, Ermenistan birden bire zenginleşecek ve ayaklarının üstünde durabilecek. Erivan'ı dört gün süreyle taradım, hiçte öyle sefalet görmedim. Tam aksine giderek zenginleşen ve kalkınan bir Ermenistan ile karşılaştım. Sınırın açılması mutlaka önemli bir etki yapacak, ekonomiyi ve yatırımları canlandıracak, ancak Ermenistan'ı çok kısa bir sürede bugünkü durumundan kurtaramayacak. Zira bu ülkede hemen her şey bulunabiliyor. Aman siyasi hesaplarımızı ve yorumlarımızı, yanlış hesaplara dayandırmadan yapalım.

Uzun zamandır yaygın bir şehir efsanesi vardır.

           

Buna göre de, Ermenistan öylesine fakir, öylesine fakir ki, halkı bir an önce Türkiye ile sınırın açılmasını istiyor. Bu şekilde, ya çalışmak için kolaylıkla Türkiye'ye gidebilecek veya ticaretin artmasıyla birlikte hayatın kalitesi de yükselecek.

           

Bu efsane 1990'lı yıllar için belki bir oranda doğruydu.

           

90'larda Erivan'a birkaç defa geldim ve gerçekten de son derece fakir bir Ermenistan ile karşılaştım. Kalınacak tek yer Erivan Hotel idi ve koridorlarında farelerin gezindiğini gözlerimle görmüşümdür. Sokaklar berbat, binalar felaket ve hayat kalitesi çok kötüydü.

           

1992'deki bağımsızlıkla birlikte yavaş yavaş değişim başladı ve bugün, uzun bir aradan sonra geldiğim Erivan'daki gelişmeyi hayretle izledim.

           

Dökülen Erivan Hotel'in yerini lüks Mariott almış ve kentteki küçüklü büyüklü otel sayısı 10'u bulmuş.