DERVİŞ KAFALARI
KARIŞTIRDI…
Kemal Derviş, Amerika’dan döndü ve bir süredir yaygınlaşan bir söylentiyle ilgili bombasını patlattı.
Buna göre, Derviş kendine en iyi pozisyonu verecek olan bir partiye katılma çabasında olmadığını açıkladı. Amacının, siyaset sahnesinde “Sosyal ve Liberal” dünya görüşünü paylaşan partilerle geniş tabanlı bir cepha oluşturmak olduğunu ortaya koydu. Bugünkü bölünmüşlükle seçime gidilmesinin ülke açısından büyük sorunlar yaratacağını, hiç kimseye yarar sağlamayacağını, aksine istikrarsızlık getireceğini belirtti.
Derviş’in hedeflediği, YTP, SHP, DSP, CHP, ANAP, hatta M.Ali Bayar’ın da katılacağı bir cephe yaratmak.
Böyle bir yaklaşım gerçekleştirilebilir mi? Eğilimler aynı olsa dahi, bunca parti bir araya gelmek isterler mi? Gelmek isteseler dahi bunu teknik olarak nasıl başarabilirler?
Ülke’nin geleceği yönünden son derece yararlı, ancak gerçekleştirilmesi de aynı oranda güç bir adım. Türk siyasetinin hiç alışmadığı “uzlaşı ve özveri” gerektiren bir çıkış.
Herkesin kafası karışıverdi.
Derviş’in ABD’ye gitmeden önce kamuoyuna yansıyan tutumu, Yeni Türkiye Partisi ile birlikte hareket edeceği şeklindeydi. YTP’nin kurulması aşamasında, İsmail Cem ve Hüsamettin Özkan ile “ideal üçlüyü” oluşturdukları izlenimi vardı.
Ancak hemen ardından, Derviş’in Deniz Baykal ile görüşmesi geldi. Derviş’ten kaynaklanan “yüzde 10-12’lik bir oy potansiyeli ile seçime gidilmemeli. Geniş tabanlı bir ittifak kurulmalı” söylentileri çıktı.
Derviş, ABD’ye gidip sahneden çekildi.
YTP, “Bize söz verdi. Sözünde duracaktır ve bizimle hareket edecektir” diye Derviş’i kendi saflarında gösterdi. Ancak aynı anda, YTP içinde de Sosyal Demokrat bir parti mi olunmalı, yoksa geniş tabanlı bir harekete mi dönüşmeli tartışmaları yaşandı.
CHP ise, “Derviş gerçekçidir. Kararını bizden yana verecektir” diye bastırdı.
DSP lideri Ecevit’te Derviş’i hükümetin içinde tutarak, YTP’ye gitmesini engelleme çabasına girdi.
Derviş dönüşündeki açıklamasıyla, haftalardır süren bir tartışmayı su yüzüne çıkarmış oldu.
KARTLAR YENİDEN
AÇILIYOR…
Kemal Derviş’in tutumu en çok YTP’yi sarsmış durumda. Zira bu hareketin dinamosu Derviş idi. YTP, Derviş’siz pek bir varlık gösteremeyeceğinin farkında. Son açıklama Derviş’in kayıtsız şartsız tercihinin YTP’den yana olmadığını açıkça ortaya çıkardı.
Bu gelişmelerden en çok memnuniyet duyanlar DSP’liler. YTP’nin ümitlerinin azalması, Ecevit kampını sevindirdi. Hele Derviş’in hükümetten hemen ayrılmak istemediğini açıklaması DSP’lileri şimdilik rahatlattı.
CHP kampındaki hava biraz telaşlı.
Derviş ile birlikte oy oranını yüzde 20’lere çıkarabileceğini hesaplayan CHP’liler, bu yeni “geniş tabanlı ittifakın” ne anlama geldiğini bilemiyorlar. Gerçekleşmesinin imkansızlığını belirtiyorlar ve hala Derviş’in CHP’ye katılması için çaba harcıyorlar.
DERVİŞ SİYASETE
GİRMEYEBİLİR…
Son birkaç gündür bu köşe’yi izleyenler, Sol’daki birleşmenin önemini ayrıntılarıyla okumuşlardır.
Derviş, hedefine ulaşamaz ve sosyal-liberal bir ittifak oluşturamazsa, hiçbir partiye katılmadan siyaset dışında kalması da söz konusu.
Şimdi turlarını yapacak, önerilerini somut biçimde ortaya koyacak. Bu tutumuyla, “güvenirliğini” bir oranda erozyona uğratma tehlikesini de yaratıyor, ancak “Benim kişisel siyasi geleceğim önemli değil. Eğer, geniş bir cephe yaratamazsak ne ekonomik program yürütülebilir, ne de Türkiye yönetilebilir” diyerek riskleri de alıyor.
Bu şekilde siyasette kartlar yeniden dağılıyor.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|