İTİRAFÇILAR, ADALET
BAKANINA SESLENİYORLAR
Sayın Mehmet Ali Birand,
“Bu mektubu size aynı tutukevinde bulunduğumuz yüz arkadaşım adına yazıyorum… Bizler, bize biçilen kötü rolün bilincinde değildik ve zaten kötü olan rolü, bilinçsizce oynayarak, oyunun daha da kötü olmasına neden olduk. Bilinçsizliğimiz ve cahilliğimiz, tarihsel şiddet kültürümüz ile de birleşince, bu oyunun aktif oyuncuları olmamız yanında, hem mağdur ettik, hem de mağdur olduk. Anladık ki, bizler figüranmışız.
Şüphesiz ki, oynanan kötü oyunun tüm olumsuz sonuçlarından herkes kadar bizler de sorumluyuz. Mağduruz, ama suçsuz değiliz. En çok adalet isteyen bizler, hukuki gerçeği gözardı edip, cahilliğimize ve bilinçsizliğimizin arkasına sığınarak, suçsuzluğumuzu gözardı edemeyiz. Bu anlamda da, örgütler içinde geçirdiğimiz yıllardan ve yaptığımız işlerden dolayı övünemiyoruz ve pişmanlık duyuyoruz. Pişmanlık duymamızın bir gereği olarak da, suçlarımızın sonuçlarını telafi edemeyeceğimizin bilincinde olarak, en azından, yeni suçlar işlenmesine ve yeni trajedilerin yaşanmasına engel olabilmek için, yüreğimizin ve bilincimizin el verdiği oranda, Güvenlik Kuvvetlerine yardımcı olduk ve olmaya da devam edeceğiz. Ve inanıyoruz ki,bu çabalarımızın bir sonucu olarak, gerek PKK’nın, gerekse Hizbullah’ın çökertilmesi ve darbelenmesi, daha da hızlanmıştır. Kesin olarak gözden kaçırılmaması gereken gerçek şudur ki; PKK ve Hizbullah’ın mevcut duruma getirilmesinde, biz itirafçıların verdiği bilgilerin ve bizzat gösterdikleri çabaların çok önemli payı olmuştur…
PİŞMANLIK YASASI
HİÇBİR İŞE YARAMADI
Biliyoruz ki, suçluyuz ve cezamızı çekmeliyiz. Ancak, cezamızı çekerken, bilgi ve bizzat çabalarımızla Güvenlik Kuvvetlerine sağladığımız kolaylıkların ve bunların olumlu sonuçlarının, bize bir mükafatı olmalıdır. Bu mükafat da, cezalarımızın makul ölçülürde indirilmesi ile sağlanmalıdır. Bu gerçeğin bilincinde olan Yetkililer, 1999 yılı ortalarında 4450 sayılı bir Pişmanlık Yasası çıkartmışlardı. Bundan yararlanmanın temel koşulu olarak
Bizzat silah kullanarak, güvenlik kuvvetlerinden birini ya da başka bir kimseyi öldürmemiş ve yaralamamış olmak.
Güvenlik Kuvvetlerine mukavemek göstermeksizin kendiliğinden, silahıyla birlikte teslim olmak (ceza verilemez şartında)
Verdiği bilgi, belge ve bizzat göstereceği çaba ile, terör örgütleri ile ilgili çökertici bilgi vermek ve yeni suçların işlenmesini engellemek
Örgütü üst düzeyde yönetmemek, kurucu olmamak ve kumandaya haiz olmamak
Gibi temel şartlar vardı. 4450 sayılı Pişmanlık Yasası’ndan, genel sayımız itibarıyla çok az sayıdaki arkadaşımız faydalanabildi. Çünkü; bizler terör örgütlerinin silahlı militanı olmak ve silahlı eylemlerle, öldürek ve yaralamaktan yargılanan kişiler olduğumuz halde, 4450 sayılı Pişmanlık Yasası’nın temel önkoşullarından biri, “birebir eylemi, yani öldürme ve yaralaması” olmamaktı.
Bir süre sonra, Yargıtay 9.Ceza Daire’sinin aldığı bir karar neticesinde kişinin girdiği çatışmada ölü ya da yaralı varsa, kişi bizzat silah kullanmamış olsa bile, 4450 sayılı Pişmanlık Yasasından yararlandırılmadı. Dolayısıyla, özellikle PKK itirafçıları, kırsalda kaldıkları süre içinde, en azından bir çatışmaya bile girmişlerse, bizzat silah kullanmamışlarsa da, eğer o çatışmada ölü yada yaralı var ise, kişi Pişmanlık yasasından yararlandırılmadı. Geriye kalan 168?2 maddesi kapsamında örgüt üyeliğinden yargılanan kişiler ise, kırsalda ya hiç kalmamış ya da çok kısa süre kaldıkları için, yine Pişmanlık Yasası’nın ön koşullarından biri olan, “örgütü çökertici bilgi vermek” koşulunu yerine getiremediler, çünkü bu düzeyde bilgi ve görgüleri olmamıştı. Bizler yani TCK’nın 125 ve 146. maddelerinden yargılanan kişiler ise, “bilgi verme” önkoşulu kısmen de olsa yerine getirsek bile, yasanın diğer ön koşuluna, yani “bire bir” adam öldürme fiiline takıldık. Bir çoğumuz ise, sadece çatışmalarda bulunduğumuz için, aynı yasadan yararlandırılmadık… Velhasıl terör örgütlerini çökertmek için ve militanlarını aile ocaklarına döndürmek için çıkarılan 4450 sayılı yasadan, hemen hemen, hiç bir terör örgütünden ayrılmış ve itirafçı olarak bir çok olumlu çaba sarfetmiş olan kimse yararlanamadı. Dolayısıyla 4450 sayılı yasa amacına ulaşamamıştır.
YENİ YASA
BÖYLE OLMAMALI
Eğer çıkması muhtemel olan yeni pişmanlık yasası da, 4450 sayılı yasanın ön koşullarını taşırsa hiç birimiz yeni yasadan da yararlanamayız. Çıkacak yasanın kesin olarak amacına ulaşması için
Ön koşullarında, “birebir adam öldürme ve yaralama olmaması şartının
Üst düzeyde kumandaya haiz olmak ve yöneticilik yapmamış olma şartının
Apo bile verdiği bilgilerle ve Hizbullah’ın tüm arşivleri ve yöneticileri yakalanmış olmasına rağmen, eğer bu iki örgüt çökertilememişse, bu gerçeğe bağlı kalarak, itirafçılardan istenilen bilgilere kıstas olarak , “çöketici bilgi” verilme işartının da kaldırılması geremektedir. (Bizim, yöneticilik ve üst düzeyde kumandaya haiz olma’dan kastımız, “liderlik ya da merkez üyeliği ya da şura üyeliği” değildir.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, yeni çıkacak pişmanlık yasasının amacına ulaşması için özellikle, itirafçıların yasadan yararlanma ön koşulları içerisinde, “bire bir adam öldürme veya yaralamanın” engel olarak görülmemesidir.
Diyarbakır Tutukevi/ PKK itirafçısı B.Işık
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|