Mehmet Ali Birand
 
SAVCI VE YARGIÇLARA AİHM CEZASI GELİYOR...
 
 


SAVCI VE YARGIÇLARA

AİHM CEZASI GELİYOR...

           

  • Adalet Bakanlığı sessiz sedasız ve son derece akıllı bir uygulama başlattı. Eminim birçoğunuzun da haber yoktur. Eğer bir mahkeme'nin aldığı karar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarıyla uyuşmaz ve AİHM bu karardan dolayı, Türkiye'nin ihlalde bulunduğu sonucuna varırsa, bu durum o davanın savcı ve yargıçlarının sicillerine işlenecek ve terfilerini etkileyecek... Doğrusu da bu zaten.


SAVCI VE YARGIÇLARA

AİHM CEZASI GELİYOR...

 

Geçen yıl başlatılan bir süreç, bu yıl uygulanmaya girmiş.

           

Kısaca anlatayım...

           

Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uymak zorunda. Bu sözleşmenin, daha doğrusu tüm Özgürlükler ve İnsan Haklarının gözetimi-denetimi de AİHM'e ait. Türk yargısı da, bu sözleşme ve AİHM kararlarına uymak zorunda.

           

Oysa gelin görün ki, bu mekanizma yürümüyor. Türkiye'nin en derin yaralarından biri, Uluslararası anlaşma imzalaması ve sorumluluk altına girmesine rağmen, yargısını bir türlü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uyumlu hale getiremiyor.  Durum böyle olunca da, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından sürekli ihlal kararları çıkıyor.

           

Avrupa Mahkemesine binlerce başvuru yapıldı, halen de binlerce başvuru bekliyor.  Türkiye, milyon Euro'luk cezalara çarptırıldı. 52 yıllık Türkiye - AİHM geçmişinde Türkiye tam 2 bin 404 mahkumiyet kararı aldı. Bu rakama karşı sadece 57 davada haklı bulundu. 204 dosyası ise dostane çözümle düştü. Halen AİHM’sinde Türkiye aleyhine sıra bekleyen 15 bin 940 başvuru var.

           

Bu duruma düşülmesinin en önemli etkenlerinden biri, Savcı ve Yargıçların bir türlü Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını yeterince dikkate almamaları. Karar verirken, aynı konuda varsa, AİHM'in daha önceki kararları okunmuyor.

           

Sonuçta da, dava AİHM'e geri gidiyor ve ihlal kararı çıkıyor.

           

Ardından tazminat geliyor...

           

İşte bu kısır döngüye son derece akılcı ve bence çok etkili yeni bir uygulama sokuldu.

           

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun 30.9.11 tarihli bir kararı, Adalet Bakanlığı tarafından sessiz sedasız, geçen ay devreye girdi.

           

Buna göre;

 

            - AİHM'in tüm kararları tercüme ettirilerek, yargıçların erişimine açıldı. Artık kimse ben bilmiyordum, diyemeyecek.

            - AİHM'den ihlal ve ceza yiyen kararlar ve bu kararların savcı ve yargıçları, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na bildiriliyor.

            - Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, AİHM'den ihlal ve ceza alan davayı inceledikten sonra, bu sonucu sözü geçen davanın savcı ve yargıçlarının terfilerinde dikkate alınmak üzere, kişisel dosyalarına koyuyor.

           

Yani savcı ve yargıçlarımız artık, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni ciddiye almak zorunda kalacaklar. "Burası Türkiye bizim özel koşullarımız var" diyerek, farklı yorumlar getiremeyecek , Avrupa' ya ters düşen uygulamalara giremeyecekler. Aksi halde, aldıkları her ihlalde sicillerinden puan kaybedeceklerini bilecekler.

           

Yasa çıkartmaktan, cezalar dağıtmaktan çok daha uyarıcı ve etkili bir yöntem...

 

 

GEL DE KUŞKULANMA...

           

Deniz Feneri de Türk yargısının hesabını vermekte zorlanacağı davalardan biri. Belki hiç ilgisi yok, ancak kamuoyunun burnunda kötü kokular bırakıyor . İşin içine siyasetin girdiği hissediliyor .

           

Bu davanın Almanya'daki ayağı "asıl failler Türkiye'de" diye bitmişti. Aradan 4 yıl geçti. Atanan ilk savcılar örgütlü yolsuzluk- organize suçlara girecek şekilde- soruşturma başlatmıştı . Yetkilerini aştıkları , sahte belge düzenledikleri ileri sürülüp , görevden alındılar.

           

Yerine atanan savcılar ise, hazırladıkları iddianamede ne örgüt bulabildiler, ne de dolandırıcılık tespit edebildi. Evrakla sahtecilik- ihmal gibi hafif suçlarla geçirtirildi.

           

Garip değil mi ?

           

Deniz Feneri olayından pis kokular çıkıyor, ancak nedense yargı seyrediyor . Organize suçlar, yalanlarla dolu öylesine dosyaları inceliyor ki,  Deniz Feneri dosyasının bu şekilde ötelenmesinin gerekçeleri bu kokuların artmasına neden oluyor.

 

 

YÖNETİCİLERE DERS OLACAK NEFİS BİR SÖYLEŞİ...

           

Lig TV' de dün akşam Süper Final'e katılacak 4 büyük kulübün teknik direktörü Şansal Büyüka ile nefis bir söyleşi yaptılar. Benim en çok dikkatimi çeken, dört hoca'nın da son derece soğukkanlı, ciddi , sağduyulu bir yaklaşımla karşımıza çıkmalarıydı . Başka bir tutum beklemiyordum, ancak öylesine doğru ve önemli saptamalar yaptılar ki, söyleşiden ayrılamadım. İki nokta çok önemliydi...

 

Biri, Aykut Kocaman'ın dışardan eleştirenlerin zihniyet değiştirmeleri gerektini söylemesiydi. Açıkça olmasa dahi "Arkadaşlar, bu benim işim. Takımı iyi yönetirsem alkış alırım, yönetemezsem atılırım. Bırakın herkes kendi işini yapsın" dedi.

 

Şenol Güneş'in taraftarına verdiği ders ve  Fatih Terim'in genel yaklaşımı ortaya bir gerçeği çıkardı. Spor kulübü yöneticilerinin ne kadar çağdışı kaldıklarını, dünyadaki gelişmeleri izleyemedikleri gerçeğinden söz ediyorum. Kusura bakmasınlar ancak, hala milyarlık bütçeleri mahalle bakkalı zihniyetiyle yönetiyorlar.

 

Öyle yönetildiği iyice ortaya çıkan,borcu boyunu kat kat aşan Beşiktaş’ın teknik direktörüne gelince…

 

Tayfur Havutçu da,programda sağduyulu mesajlar verdi..

 

Biri çok öne çıktı: “3 Temmuz sürecinden en çok zararı Beşiktaş gördü’’

 

Gerçekten de öyle..Beşiktaş çok yara aldı bu sezon..

 

Her neyse…

 

Çok öğretici ve doyurucu bir programdı…

 

Şansal’ı ve ekibini kutluyorum..

 

Hocaları da…

 

Sözleri ve mesajlarıyla, gerçek birer profesyonel olduklarını gösterdiler…

 

Klüplerin yönetimlerine de “gerçek profesyoneller”in geldiği gün,eminim Türk futbolu çağ atlayacaktır..

 

Ben bir futbolseverim ve futbolu daha çok sevmek istiyorum..

 

Onun tek yolu da budur..

 

Yönetimlerin profesyonelleşmesi.

 

 

 

O DA GİTTİ...

Erdoğan da gitti…

 

Erdoğan Arıca

 

Sahaların zımpara gibi olduğu,soyunma odalarında suların akmadığı, tekmelik yerine bileklere kitap sarılan dönemlerin futbolcusuydu…

 

Malatya’ya,Ordu’ya hizmet ettikten sonra bize geldi..

 

4 yıl bizde,5 yıl da Fener’de oynadı..

 

Sonra başka takımlarda..

 

Ve 1990’dan beri de teknik direktör olarak hayatını kazanıyordu..

 

Hayatı futboldu..

 

Ve dün sabah futbolu bıraktı..

 

Oyundan çıktı…

 

Mekanı cennet olsun…

 



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- Yiyin efendiler...
- BUGÜN HEM POLİS, HEM PKK SINAVDAN GEÇECEK
- MHP'nin Türkiye'ye verdiği büyük zarar
- Artık, birbirimize yalan söylemeyelim...
- Türkiye yıllardır AB’nin vize uygulamasına itiraz edip durur. 1974’te Almanya’nın başlattığı ve 36 yıldır sürdürülen vize anlayışı çoktan değişti.
- Cemaat, efsaneleşen gücü’nün esiri oluyor…
- MİLLİ GÖRÜŞ, GÜLEN’İ GÖLGELEDİ…
- 12 EYLÜL BELGESELİ BAŞLIYOR…
- 32.Gün ile birlikte büyüdük... Göz açıp kapayana kadar geçmiş. Daha dün Ali Kırca...
- KAVGA BEKLENİYORDU, TAM AKSİ ÇIKTI...
- BİZ NEDEN KIZIYORUZ, ASIL SARKOZY UTANSIN...
- ERDOĞAN’IN AMACI BATI’YA SIRT DÖNMEK DEĞİL...
- CNN TÜRK’ÜN GİZLİ KAHRAMANLARINI TANIYIN…
- Yahudi aleyhtarlığını kışkırtıyoruz…
- Emekli Albay Arif Doğan öyle sözler söylüyor...
- Avrupa, Anayasa değişikliğini yetersiz ancak olumlu görüyor
- 1'inci köprüye karşıydım, bugün ise destekliyorum...
- Ermeniler, bize muhtaç olacak kadar fakir değil…(3)
- ERDOĞAN VE İHH KAZANDI, KAYBEDENLER İSE...
- Yine Ermeni çalışıyor, yine Türk seyrediyor...
- Ermeniler Türkiye'yi, alkışçılara şikayet edecek (2)
- ERDOĞAN, DOĞRUSUNU YAPIYOR...
- Genelkurmay sivile açılıyor
- Sevgili Dostlar,
- Artık PKK’dan çok, genç Kürtler korkutuyor…