Mehmet Ali Birand
 
Yeni anayasa tartışmalarına başlama vuruşunu TÜSİAD yaptı. Ne ilginçtir ki...
 
 
TÜSİAD darbeci geçmişini temizliyor

Yeni anayasa tartışmalarına başlama vuruşunu TÜSİAD yaptı. Ne ilginçtir ki, iş çevreleri genelde tutucu olarak bilinirler, oysa ki Türk iş dünyası, kendini ilerici bulan nice siyasi partiden daha cesur ve gerçekçi davrandı.

İleride bu konuya tekrar geleceğim, ancak bugün ilk izlenimlerimi sizinle paylaşmakistiyorum.
 
TÜSİAD, içinde bulunduğumuz ortamda, sorumlu bir sivil toplum örgütünün yapması gerekeni yaptı. Yeni bir anayasanın nasıl olması gerektiği ile ilgili görüşlerini, ilkeleriniortaya koydu. 
 
Korkmadı. “İktidar ile ters düşmeyelim,  bırakın siyasiler yapsın, biz tepki gösterelim,eleştirelim” demedi.
 
Nereden nereye…
 
Bizim büyük sermayemiz, özellikle İstanbul sermayesi geçmişte, inanılmaz tutucuydu.Daima darbelerin arkasında görülür ve statükonun değişmemesi için elinden geleniyapardı.
 
Bugün ise patronlar; kendilerini reformcu, liberal, demokrat sayan siyasi partilerden dahiileri giden önerilerle ortaya çıktılar.
 
TÜSİAD’ın öneri paketi, Ak Parti’nin birçok görüşüne yakın izler taşıyor. CHP ve MHP’nin de kolay kolay reddedemeyecği yaklaşımlar var. 
 
Başlıklara baktığınızda, TÜSİAD öneri paketinin bu ülkeye nasıl rahat bir nefes aldıracağını hemen görebiliyorsunuz.
 
Kimileri yine bölünme tehlikesinden söz edecek; irticanın ayak seslerinden, Cumhuriyetdeğerlerinin yok olduğundan şikayetçi olacak. Kimileri de atılan adımları yetersiz bulacak.
 
Bırakın, herkes eteğindeki taşları döksün.
 
Görüşler ortaya atılsın.
 
Ancak sonunda, Türkiye’nin önünü açan, ellerinden kelepçeleri atan yepyeni bir Anayasayapalım.
 
Çatık kaşlı, devlet merkezli yönetim tarzından kurtulalım.
 
Son nokta: TÜSİAD’A BRAVO…
Eski darbeci geçmişini temize çıkaracak, onurlu bir adım attı.

KADDAFİ, TAM DESTEK VERMEDİĞİ İÇİN ERDOĞAN’A KIRGIN...

Libya başkentinde bulunan ve günlük yaşamda Kaddafi yönetimiyle temas halindebulunanlarla konuştum.
 
Trablus’da durumun gergin olduğunu, ancak bakanlıkların normal mesai yaptığınıanlattılar. Liderin etrafında herhangi bir çözülme gözlemlenmiyormuş. Tabii, böyle şeyleröyle kolay kolay anlaşılmaz ve birden bire çöküntü yaşanır. Ancak şu anki durum,bombardımanın günlük hayatı sanıldığı kadar da etkilemediği anlaşılıyor.

Kaddafi’ nin etrafındaki çemberde de herhangi bir zayıflama yok.

“Biz bu tip olayları çok yaşadık. Bu bombardımanı da atlatırız” havası geçerli.

En çarpıcı tespit, halka dağıtılan, hafif veya yarı hafif silahların artık sokaklarda açıkçagörülebiliyor olması. Bu durum, en çok direnişçilere bir göz dağı niteliğinde. Eğerbaşkente doğru ilerlemeye kalkarlarsa, karşılarında silahlı yüzbinleri bulacaklar. Kaddafi, kendini bu şekilde bir güven çemberine almayı planlıyor.

Yine aynı çevrelerin bana yansıttıkları bir diğer bilgi,  Kaddafi‘nin, Başbakan  Erdoğan’ınyaklaşımına tepkili olduğu. Türkiye’nin askeri harekata yeterince karşı çıkmamasından ve batılı güçleri engellememesinden şikayetçi. Bu arada Erdoğan’ın “Sokağı dinle ve yerinibaşkasına bırak“ demesine de çok sinirlenmiş.

Ne yapalım, kendi düşen ağlamaz...

“BU İŞ SADECE BOMBARDIMANLA GİTMEZ...”

Libya savaşının gidişini de, Amerikalı ve Fransız askeri yetkililerle konuştum. Bundanönceki, bombardımanlı müdahaleleri yaşamış uzmanların da gözlemlerini aldım.
 
Şöyle özetleyebilirim:
 - İster NATO, ister Fransız koalisyonu olsun, batı; Kaddafi’yi bitirmeden bu operasyonudurduramaz. Batı, Irak’a müdahale etti, batakta boğuldu. Afganistan’a girdi, Taliban ilebaşa çıkamıyor. Eğer Kaddafi’yi de ayakta bırakır ve deviremezse, daha da büyük birprestij kaybına uğrayacak. Özetle, Kaddafi’nin devrilmesi batı koalisyonunun temel hedefidir.
 - Eğer Kaddafi yönetimi en kısa sürede devre dışı bırakılmak isteniyorsa, sadecebombardıman yetersiz kalacaktır. Bombalar belirli zarar verebilir, ancak hiçbir zaman yönetim devirmez. Birilerinin duruma el koyması gerekiyor. Lider ya bir “kazaya” kurbangitmeli veya birileri tarafından zorlanıp indirilmeli.
 - Batılı koalisyon Kaddafi’yi indirmek için bir işgal harekatını zorunlu görüyor, ancak şuaşamada kimsenin niyeti yok. Özellikle Obama yönetimi, yeni Irak- Afganistan tipi olaylaryaratmak istemiyor. 
 - Geriye, direnişin silahlandırılması, organize edilmeleri ve Trablus’un direnişçilerce ele geçirtilmesi seçeneği kalıyor. Aslında, bu da hem çok uzun, hem de zor bir süreç. Zira direnişçi dediklerimiz, karma karışık bir kesim. Bu senaryo, Libya’yı kanlı bir iç savaşa da sokabilir.
 - En olası senaryo, Libya’nın geçici süreyle ikiye bölünmesi ve Kaddafi, ülkenin bir bölümünü kontrolünde tutarken, diğer bölümün direnişçiler tarafından yönetilmesi velideri devirmek için batı desteğininin sürdürülmesidir.
 
İşte , savaş konusundaki son durumun bir özeti...

GÖRMEMİŞİN PETROLÜ OLMUŞ, YÜZÜNE GÖZÜNE BULAŞTIRMIŞ...

Genelde, bizler de aramızda konuşurken hep aynı sözleri tekrarlarız.
 
“ ...Allah’tan petrolümüz veya gazımız yok. Belki kalkınma açısından büyük bir engel, ancak bir başka açıdan bakılınca, petrol veya gazı olanların da haline bakın. Başlarıbeladan kurtulmuyor. Bu kaynaklar bütün dünyanın ağzını sulandırıyor ve yabancı güçlereninde sonunda iç işlere parmaklarını sokuyorlar...”
 
Bana aynı sözleri, 1980’lerin başında, eski İran Cumhurbaşkanı  Bani Sadr  söylemişti.
 
“ ...Siz Türkleri hiç anlamıyorum. Petrolünüz olmadığı için ağlayıp duruyorsunuz. Oysa birde bizim durumumuza bakın. Petrol, hiç katma değere gerek olmayan bir madde. İşyaratmıyor. Yarın bizim petrol veya gazımız biter, ancak sizin sanayiiniz, tarımınız, teknolojiniz hiçbir zaman bitmez. Sonuçta, siz karlı çıkacaksınız...”
 
Doğrusu ben bu yorumlara, Türkiye açısından bakıldığında, kesinlikle katılmıyorum.
 
Şöyle bir liste yapalım ve petrolün  hangi ülkelerin başını derde soktuğunu inceleyelim.
 
Dikkat edin, demokratik, ne yaptığını bilen hiçbir batılı ülkede sorun olmamıştır.
 
Hangi ülkeler için sorun oluyor?
 
Halklarından kopuk, diktatörlüklerle yönetilen, doğal enerji kullanmanın kurallarınıbilmeyen, birikimi bulunmayan, topraktan çıkan malı yemekle yetinen, topraktan çıkan ürünü sanki kişisel malı gibi görenlerin; bunu kendi halkı ve dünya ile paylaşmayıbilmeyen, başka alanlara yatırım yapıp iş yaratmayı önemsemeyenlerin başı derdegiriyor.
 
Anlayacağınız, akıllıca kullanıldığı sürece, doğal kaynak sahibi olmak bir nimettir. Yoksa, görmemişin oğlu  gibi davrananların burunları görüyoruz ki sorunlardan kurtulamıyor.



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- Yiyin efendiler...
- BUGÜN HEM POLİS, HEM PKK SINAVDAN GEÇECEK
- MHP'nin Türkiye'ye verdiği büyük zarar
- Artık, birbirimize yalan söylemeyelim...
- Türkiye yıllardır AB’nin vize uygulamasına itiraz edip durur. 1974’te Almanya’nın başlattığı ve 36 yıldır sürdürülen vize anlayışı çoktan değişti.
- Cemaat, efsaneleşen gücü’nün esiri oluyor…
- MİLLİ GÖRÜŞ, GÜLEN’İ GÖLGELEDİ…
- 12 EYLÜL BELGESELİ BAŞLIYOR…
- 32.Gün ile birlikte büyüdük... Göz açıp kapayana kadar geçmiş. Daha dün Ali Kırca...
- KAVGA BEKLENİYORDU, TAM AKSİ ÇIKTI...
- BİZ NEDEN KIZIYORUZ, ASIL SARKOZY UTANSIN...
- ERDOĞAN’IN AMACI BATI’YA SIRT DÖNMEK DEĞİL...
- CNN TÜRK’ÜN GİZLİ KAHRAMANLARINI TANIYIN…
- Yahudi aleyhtarlığını kışkırtıyoruz…
- Emekli Albay Arif Doğan öyle sözler söylüyor...
- Avrupa, Anayasa değişikliğini yetersiz ancak olumlu görüyor
- 1'inci köprüye karşıydım, bugün ise destekliyorum...
- Ermeniler, bize muhtaç olacak kadar fakir değil…(3)
- ERDOĞAN VE İHH KAZANDI, KAYBEDENLER İSE...
- Yine Ermeni çalışıyor, yine Türk seyrediyor...
- Ermeniler Türkiye'yi, alkışçılara şikayet edecek (2)
- ERDOĞAN, DOĞRUSUNU YAPIYOR...
- Genelkurmay sivile açılıyor
- Sevgili Dostlar,
- Artık PKK’dan çok, genç Kürtler korkutuyor…