?
Sarkozy hiç de?ilse bizimle oynamıyor?
?
Sarkozy bir fırtına gibi geldi ve gitti. Genellikle, Türkiye'de sevilmeyen bir lider. Bizim istediklerimizi söylemedi?inden dolayı da ?Türk dü?manı? muamelesi yapıyoruz. Oysa, gelin bu i?e farklı bir açıdan bakalım. O zaman göreceksiniz ki, Sarkozy aslında gerçek bir lider. Laflarını kıvırtmıyor, karnından konu?muyor . Ne dü?ünüyorsa, yüzümüze aynını söylüyor. Be?enir veya be?enmezsiniz, ancak do?ruyu söyleyen bir liderle kar?ı kar?ıyayız.
Fransız Cumhurba?kanı'nın dünkü 6 saatlik Ankara ziyareti, tam Sarkozy'nin genel yakla?ımına uygun ?ekilde, fırtına gibi geldi geçti.
Süper aktif bir lider...
Saptadı?ı politikadan vaz geçmeyen...
Evinde ne diyorsa, ziyarete gitti?i ülkede de aynını tekrarlayan, kar?ısındakini idare edebilmek için laflarını kıvrıtmayan, karınından konu?mayan bir politikacı.
Siz ne dersiniz bilemem, ancak ben Sarkozy'i, i?te bu niteliklerinden dolayı seviyorum.
Türkiye konusunda bir görü?ü, bir politikası var. Türkiye'nin a?ırlı?ını biliyor. Sözleri ho?umuza? gitmiyor, ancak bu politikayı kendi ülkesi Fransa?nın çıkarlarına uygun oldu?u için sürdürüyor. Kalbimizi kırmasına ra?men, Türkiye'den birçok avantaj elde edebilecekken, bu fırsatları kaçırma pahasına, oyun oynamıyor.
Avrupa'da, Türkiye'nin AB'ye tam üyeli?i dü?üncesinin tüylerini ürpertti?i birçok lider var. Ancak onları dinledi?inizde, sırtımızın sıvazlandı?ını görüyorsunuz. Güzel laflar ediyorlar, i? oy kullanmaya gelince reddediyorlar.
Sarkozy ise, yüzümüze bakıyor ve gerçek politikasını söylüyor.
Kızmak yerine, onu ikna etmeye çalı?mamız lazım.
Kimse kimsenin ka?ı gözü için politika de?i?tirmiyor.
Sarkozy'nin Ankara'da verdi?i mesaj da böyleydi:
?...Tam üyeli?i bırakın, gelin size özel bir statü verelim. Avantajlar sa?layalım. Siz do?u ile batı arasında, bulunmayacak bir köprü rolü oynuyorsunuz. Yerinizi ba?kası da dolduramaz...Avrupa üzerinden gerilim ya?ayaca?ımıza, gelin ikili ili?kilerimizi daha da geli?tirelim. Baksanıza, rekor üstüne rekor kırıyoruz...?
Dedim ya, kızaca?ımıza ?u mesajları bir dü?ünmeye ba?layalım.
?
VEHBİ KO?'U KAYBEDELİ 15 YIL OLDU...
(Vehbi Koç' un gülümseyen bir resmini koyalım)
Zaman nasıl geçiyor de?il mi? Daha dün gibiydi. ?ok kimsenin oldu?u gibi, benim de hayatımda önemli rolü olan bu insanı kaybedeli 15 yıl geçti. Nur içinde yatsın...
?
TARİHİ KORUYAMAZSANIZ,? BİRİLERİ ALIP G?T?R?R...
Tarihi eserler, hangi ülke toprakları üzerindeyse, o ülkeye ait sanılır de?il mi?
?
Hayır, öyle de?ildir.
?
Tarihi de?erdeki eserler, herkese aittir ...
?
E?er bu eserleri iyi koruyabiliyor, ya?atabiliyorsanız, o zaman sizde kalabilir. Sahiplenebilir ve hak iddia edebilirsiniz.
?
E?er koruyamıyor, hırsızlıkları önleyemiyor, yangınlarla yok edilmelerinin önüne geçemiyorsanız, bu de?erlere layık olmadı?ınız anlamına gelir.
?
İngiliz, Fransız, Alman müzeleri Osmanlı ve Türk yönetimleri tarafından ?ta? parçası, alıp götürsünler?? diye verilmi? harika eserlerle veya ilgisizli?imizden dolayı çalınıp kaçırılmı? büyük de?erlerle doludur.
?
?stelik hiç de ders almıyoruz.
?
En son örneklerini sıralayalım, yeter.
?
Haydarpa?a'yı yaktık, mahvettik... Sonra Kılıç Ali Pa?a Camii ve ?imdi de Hünkar Kasrı...
?
Hepsinin tek nedeni ciddiyetsizlik, sorumsuzluk.
?
Müzelerimiz hemen hergün soyuluyor.
?
Ne do?ru dürüst bir güvenli?i var, ne de duyarlık.
?
Bu eserlere layık olmadı?ımızı gösteriyoruz.
?
O zaman, yabancıların gelip o eserleri götürmelerine, çalmalarına veya satın almalarına da kızmayalım.
De?erini bilmedi?iniz ?eyleri, ba?kaları elinizden alıp gider.
?
BU İKİ İNSANI TEHDİT ETMEK?İPTİDAİLİ?İN SEMBOL?D?R...
Orhan Miro?lu? ve? Mehmet Metiner, Kürt sorunu konusunda kendilerine özgü görü?leri olan ve bunları da hiç korkmadan açık açık savunan iki dü?ünürdür. Kimi zaman, PKK'yı kızdırırlar, kimi zaman? BDP' nin ezberini bozarlar. Her ikisinin de, derin bir bilgi da?arcı?ı vardır ve Kürt sorununu en iyi de?erlendirenler listesindedirler.
?
Anla?ılan, son yıllardaki çıkı?ları, Kürt hareketinin egemen çevrelerini rahatsız etmi? olacak ki, tehdit edilir oldular. Hayatları tehlikeye dü?tü. PKK sahne aldı ve gözda?ı vermeye ba?ladı.
?
Dünya de?i?iyor, Türkiye de?i?iyor, Kürt hareketi de?i?iyor, ancak PKK de?i?mek bilmiyor. Hala tehdit, hala ölüm cezası, hala kaba kuvvet.
?
?rgüt, bu iptidailikten acaba kurtulabilecek mi?
?
Kurtulamadı?ı sürece, çözümün bir parçası olma ?ansı azaldı?ı gibi, Kürt toplumu içindeki sempatisini de ister istemez kaybetmeye mahkum olacaktır.
?
Miro?lu? ve Metiner, do?ru bildiklerini yine söylemeye devam edecekler ve bizler de onları ciddiye almayı sürdürece?iz.
?
DEVLETİN YAPAMADI?INI??ZEL SEKT?R YAPTI...
2004 yılında Tekel, alkollü içki pazarını elinde tutuyordu. Ne uzuyor, ne de kısalıyordu. Bürokratlardan olu?an bir pazarlama ekibiyle i? yapıyordu. Devlet kafasıyla çalı?tı?ı için oldu?u yerde sayıyordu. Tekel, sonunda özelle?tirme rüzgarına dayanamadı ve MEY adlı özel sektör firmasına bu ürünlerin hakkını 293 milyon dolara sattı.??
?
İ?te bundan sonra ya?ananlar, devlet ile özel sektör arasındaki büyük farkı ortaya çıkarıverdi.
?
Aynı ürünler, 2006'da Texas Pacific'e 810 milyon dolara, geçenlerde de İngiliz Diageo firmasına tam 2.1 milyar dolara satıldı.
?
Tılsım, içkilerin cinsinden çok, pazarlamada, çe?itlemede ve tanıtımındaydı. Yoksa mal aynı mal. Kimileri, ?imdi ortaya çıkıp ?Gördünüz mü bo?u bo?una devlet malını ucuza sattık? diyecektir.
?
Hayır, devlet bu de?er artı?ını gerçekle?tiremezdi.
?
Bürokrat kafasıyla bir yere varılamazdı.
?
Do?rusu yapıldı.
?
Daha satılması gereken nice ürün var. Bo? yere elimizde tutuyoruz. Sıra onlarda...
???
NEFRET SU?LARI İLE M?CADELE
?
İzmir Siyah Pembe ?çgen Derne?i tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen ?Baki Ko?ar Nefret Suçları ile Mücadele Haftası? ba?ladı. (www.siyahpembe.org) Ba?arılı bir gazeteci ve yazar olan Baki Ko?ar da 2006 yılında bir nefret cinayetine kurban gitmi?ti. Cinayeti kimin i?ledi?i polisin amansız takibi ile kısa sürede bulundu. ?Nefret suçları? hala i?lenmeye devam ediyor. Bizimse bu gibi etkinliklerle bu olgunun ceza dü?ürme sebebi de?il de arttırma sebebi olması gereklili?ini hatırlatmamız, hem hukuki hem de toplumun algısını de?i?tirecek adımlar atmamız gerekiyor. Ama maalesef ülkemizde bu i?ler böyle yürümüyor. Hatırlarsınız geçen yıl aileden sorumlu devlet bakanımız Selma Aliye Kavaf, ?e?cinsellik hastalıktır? demi?ti. Bu tür yakla?ımlar nefret suçlarının önlenmesi konusunda sorun yaratıyor. Ben de sayın Bakan'ın sözlerine kar?ı bir yazı yazmı? ve e?cinselli?i ?gen sorunu? olarak nitelemi?tim. Ardından İstanbul LAMBDA derne?i beni ?Hormonlu Domates? ödüllerine aday gösterdi. Neyse ki ödülü ben almadım. Gerçi alsaydım ödül törenine de gidecektim. Zira bilmeden bir nevi haksızlık etmi?im. Bu tür söylemlerin artık bu ça?da olmaması gerekti?ini hepimizin ö?renmesi gerekiyor.
?
GERİ D?N??T?R?LM?? KALEMLER
?
İçti?imiz sütlerin, meyve sularının kutularından kalemler üretmek. Lecce Pen, 1992 yılından bu yana geri dönü?türülmü? maddelerden kalem yapıyor. 1 ton karton içecek kutusunun ecoallene? maddesi? haline dönü?türülmesi ile 90 kg sera gazı emisyonunun önüne geçiliyor. Dünya kaynaklarının hızla tükenmeye ba?ladı?ını hepimiz biliyoruz. Dünya nüfusu da hızla artıyor. Lecce Pen gibi firmaların bu gibi yöntemlerle daha az emisyon daha az ham madde kullanımı için u?ra?ması çok anlamlı. Bence ileriki yıllarda artık geri dönü?türülmü? ürünler hepimizin hayatına daha fazla girecek.
?
KİTAP K??ESİ ATAT?RK İLE R?PORTAJ
?
Cevizo?lu'ndan Atatürk ile yapılmı? röportajlar. Evet, evet yanlı? duymadınız gazeteci yazar Hulki Cevizo?lu, Atatürk ile röportajlar yapmı?. İsim Yayınları'ndan çıkan Cevizo?lu'nun bu sıra dı?ı kitabının adı ?Bırakmayı Dü?ündüm - Bir Devrimciyle Röportajlar? Cevizo?lu, kendisine ekranlarda yer bulamadı?ı için kitap yazmaya yönelmi?. Atatürk'e, hala çok merak edilen soruları soruyor;
??İttihatçı mıydı?
??Ermenileri sürdü mü?
??İstanbul'da ajan tuza?ına nasıl dü?tü?
??Cihat sözünü etti mi?
gibi sorulara, yaptı?ı ara?tırmalar ile Atatürk'ün cevaplarını arıyor. ?ok enteresan bir kitap. (0312 433 77 17)
Bu yazılara cnnturk.com'dan da eri?ebilirsiniz.
|