Bu hafta sizlerle, 2009 yılında dikkatimizi çeken geli?meleri payla?aca?ım.? Bunların ba?ında da dı? politika geliyor.
?
Zaman zaman geriye bakıp, bugünkü geli?melerle kar?ıla?tırma yapmak gerekiyor. O zaman, ya?adı?ımız? de?i?imleri? ve bunların yararlı mı, yoksa zararlı mı oldu?unu çok daha iyi anlayabiliyoruz.
?
Bugün sizleri, i?te bu niyetle gerilere götürece?im ve birlikte ya?adı?ımız? eski günlerle bugünleri kar?ıla?tıraca?ım.
?
40 yılı a?kın süredir, Türk dı? politikasında ne gibi yakla?ım farkları oldu? Ne tip krizlerde, nasıl tepkiler verdik? Uluslararası sorunlarda nasıl bir pozisyon aldık? Dı? politikaya yönelik, ancak tamamen bizi ilgilendiren? krizlerde ne yaptık?
?
Bugün nasıl tepkiler veriyoruz?
WASHİNGTON NE DERSE ONU YAPARDIK...
?
?nce, uluslararası konulara bakalım.
?
1970-80'lerde, hatta bir oranda 1990'larda da, Türkiye'nin dı? politika uygulamalarında gözü hep Washington'da olurdu.
?
So?uk Sava? dünya'yı, iyiler (yani Batı kampı) ve kötüler (yani Kominist blok) diye ikiye bölmü?tü. Onlar ne yaparsa kar?ı çıkılır, biz ne yaparsak alkı?lanırdı.
?
Do?rusu? i?ler çok daha basit ve kolaydı.
?
Uluslararası krizlerde, Ankara fazla kafa patlatmazdı. Washington'a bakılır ve kampın lideri ne yana i?aret ediyorsa, o yana oy verilir veya ona göre tutum alınırdı.
?
Ankara'nın rahatını ilk önce, 1974 Kıbrıs harekatı bozdu.
?
Türkiye ilk defa, askerini sınır dı?ına gönderdi ve daha da önemlisi, ilk defa içinde bulundu?u kamp'ın genel yakla?ımına ters dü?tü. Kampın? lideri ABD tarafından cezalandırıldı ve yine ilk defa, Türkiye kendi dı? politikasını kendi ba?ına olu?turma sürecine girdi. Artık batı dünyası ile ters dü?ülüyor, çeli?kiler do?uyordu.
?
Ankara, Kıbrıs konusundaki bu çeli?kileri? dengeleyebilmek için, uluslararasındaki di?er krizlerde Washington ve Brüksel'in suyundan hiç çıkmamaya özen gösterdi.
?
Ne Filistin ile ilgilendi, ne bölgesel konular, ne di?er müslüman ülkelerin sorunlarıyla... Türkiye için varsa, yoksa Kıbrıs idi. Her?ey bu sorunun etrafında kısır bir döngüye kilitlenmi?ti.
İLK DEFA, KUVVET KULLANMANIN KEYFİ DUYULDU
?
Bu durum, 1990'lardan itibaren de?i?ti.
?
Duvarın yıkılı?ı, Sovyet İmparatorlu?unun da?ılı?ı, yani So?uk Sava?ın biti?iyle, i?ler çok zorla?tı. Daha do?rusu, dı? politikada i? ba?a dü?tü...
?
İ?te bu dönemde, farklı bir Türkiye do?du.
?
Kıbrıs'ta kuvvet kullanıp ada'nın önemli bir bölümünü sahiplenmek, ardından? patlayan ASALA terör örgütünün Ermeni sorununu gündeme getirmesi ve bu yetmiyormu? gibi, birde PKK'nın, yine silahla? Kürt Sorununu de?mesi, Türkiye'yi silah gücüne? güvenen, gerekti?inde silah kullanan, ne kadar güçlü bir ordusu olursa, istediklerini o kadar daha kolay kabul ettirebilece?ine inanan bir ülke konumuna oturttu.
?
2000'li yıllara kadar, Türkiye hem kendi iç sorunlarını, hem de Kıbrıs, Yunanistan, Suriye, Ermenistan, Irak gibi bölge ülkeleriyle sorunlarını hep silah tehdidiyle çözme e?iliminde göründü.
ORDU, ATİNA'YA... ASKER, ?AM'A...
?
Ne zaman bir gerilim olsa, ne zaman Yunanistan'dan tepki gelse, sokaklardan hemen aynı sloganlar duyulurdu: Ordu, Atina'ya...
?
İ?in ilginç yani, bu ça?rılardan asker de memnun olur ve ?Emir verilsin, derhal gere?ini yaparız. Biz emir kuluyuz!? gibilerden, topu siyasetçilere atan bir tutum takınırdı.
?
Kriz derinle?ti?inde Ege'ye gemiler açılır ve Trakya'ya tanklar sevkedilirdi.
?
Bir süre sonra ise, herkes kı?lasına ve evine dönerdi.
?
Suriye ve Irak ile de aynı senaryolar uygulanırdı.
?
PKK ve Su sorunu, bu iki? ülkeyle bizim sürekli krizde? kalmamıza yol açar ve her büyük krizde sokaklar yine ?Asker ?am'a... Saddam'ın haddini bildirin...? sloganlarıyla çınlardı. Kimse, TSK'nın istenen i?i? yerine getirip getiremeyece?ini bilmez, Siyasetçiler ve Asker de, böyle bir giri?imin nelere mal olabilece?ini anlatmazlardı.
?
İlginç bir oyun oynanır... Krizleri silah tehdidiyle çözebilece?imiz inancı giderek? yerle?tirilirdi.
?
İ?te, bugünlere böyle gelindi...
BUG?N, TAM TERSİ BİR YAKLA?IM VAR
?
Bugünkü genel yakla?ım ve krizleri çözme yöntemi tümüyle de?i?ti.
?
Gayet tabii, uluslararası ortam da de?i?ti. Artık güç tehdidi eskisi gibi,? kullanılmıyor. Uluslararası dengeler çok daha farklı. Ancak, bütün bunlara ra?men, Ankara'nın hem kendi sorunlarına, hem de uluslararası? sorunlara yakla?ımı çok de?i?ik.
?
Artık sürtü?me, kriz tırmandırma veya silah tehdidi bir yana bırakılmı? durumda. Tam aksine, diyalog, kar?ı tarafı anlama çabası ön plana alınıyor.
?
Ermenistan, Kuzey Irak, PKK, Suriye, Yunanistan ile sorunları çözmek için sadece ?anlayı? ve diyalog? kullanılıyor.
?
En ilginci, artık Ankara tehdit etmiyor.
?
Artık, uluslararası ve bölgesel güçler bamba?ka ve çok daha sa?lıklı bir Türkiye yakla?ımı ile kar?ı kar?ıya...
????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????? 29/12/2009 POSTA
Bu yazılara cnnturk.com'dan da eri?ebilirsiniz.
|