GELİN, 2013’ÜN FALINA BAKALIM...
Dün gece ne yaptınız? Eğlendiniz mi, yoksa erkenden yattınız mı? Ben binlerce kilometre uzakta Karayip Adaları’ndayım. Bir hafta süreyle adaları dolaşıp, dalış yapacağım. Bu arada da önümüzdeki yılda bizi nelerin beklediğini merak ettim. Bakalım, bu yılki fal da doğru çıkacak mı?
GELİN 2013'ÜN FALINA BAKALIM...
Yılın ilk gününe hoş geldiniz.
Eminim bir bölümünüz baş ağrısıyla kalkmıştır. Dün gece güç ve geç bitmiş olabilir. Diğer bir bölümünüz ise, biraz TV seyredip yatmıştır. Bir tatil günün keyfini yaşayacaklarından memnundurlar.
Ben de çok uzaklardayım.
Cemre ile birlikte dalma hobimizin peşinden koştuk ve Karayip Adaları’na geldik. Bir hafta süresince, dünyanın üstünü değil, denizlerin altını izleyeceğiz. Günlerimizi, çok sevdiğimiz bir dünyada deniz canlıları ve köpek balıklarıyla yüzerek geçireceğiz. Haftaya Pazartesi sizlerle hem bu köşede hem de ekranda yine buluşacağız.
Bu yazıyı yazarken dışarıda pırıl pırıl bir hava var. Gökyüzüne bakıp, 2013'ü düşündüm ve önümüzdeki 365 günün falına bakmaya karar verdim. Geçen yılki falım tutunca, kendime bir güven geldi. Bakalım bu defa da tahminlerim doğru çıkacak mı?
Tüm okurlarıma, sağlıklı ve mutlu bir 2013 dilerim.
ERDOĞAN İÇİN GÜÇ BİR YIL...
Başbakan için önümüzdeki 1,5 yıl hiç kolay geçmeyecek.
2014'deki Çankaya seçimi yaklaştıkça gerilim artacak. Bir yandan Cumhurbaşkanlığı’nın yetkilerinin arttırılması konusundaki tartışmalar, öte yandan adaylık yarışı çok sert geçeceğe benziyor. Bu seçim kolay olmayacak. Erdoğan sonunda kazanacak, ancak oraya kadarki yol önemli engellerle dolu.
Özellikle "Yetkiler" sorun yaratacak. Bu konuda Ak Parti içinde de muhalefet var. Büyük olasılıkla yeni yetkilerden vaz geçilecek ve Köşk'e sadece " Cumhurbaşkanlarının parti lideri olarak kalabilecekleri" yolundaki bir değişikle çıkmaya razı olacak.
Diğer bir hayal kırıklığı, yeni ve sivil bir anayasa yapılamayacağının anlaşılmasıyla yaşanacak. Böylece Türk siyasetçileri sınıfta kalacaklar.
Toplumun en çok merak ettiği konu, Erdoğan'dan sonra kimin başbakanlığa geçeceği olacak. Acaba Abdullah Gül mü, yoksa bir başka isim mi?
Bu soruya yanıtı herhalde son güne kadar öğrenemeyeceğiz. Sürpriz 2014'e kalacak.
PKK DİRENECEK...
2013, birçok tahminin dışında Kürt sorunu açısından hareketli geçecek.
Sorunun çözümü için iktidar partisinin harekete geçeceği ve yeni reformlarla ortaya paketler koyacağı, İmralı ile diyaloğu arttıracağı yolunda kuvvetli işaretler var. KCK Operasyonları sürecek, terörle mücadele arttırılacak, buna karşılık “Kürt Açılımı”nı andıran adımlar atılacak.
Bu adımların başarısı ise, PKK'nın tutumuna bağlı kalacak.
Orta Doğu'daki bilinmeyenler, PKK'yı direnmeye zorluyor. Irak- İran ve Suriye'nin akıbetleri belli olana kadar PKK pazarlık masasına oturmayacaktır. Oturmadığı gibi, varılacak olası çözüm girişimlerini de engellemek için elinden geleni yapacaktır.
Önümüzdeki yılın gündeminde sadece PKK değil, BDP de ön planda kalacak.
Dokunulmazlıkların kaldırılması tartışması, önümüzdeki aylarda gerilimi daha da arttıracak. Ben bu konuda sağduyunun hakim olacağını ve iktidar partisinin son adımını atmayacağını sanıyorum. Eminim Başbakan da, BDP'nin cezalandırılmasının bu ülkeye hiçbir şey kazandırmayacağını, aksine gerilimi arttıracağını görecektir.
ASIL EKONOMİ ZORLANACAK...
2013'te galiba en çok ekonomi konuşacağız.
Bundan önceki yıllarda yaşadığımız büyüme hızları tarihe karışacak. Son derece iniş çıkışlı ve zor bir süreçten geçeceğiz. Ali Babacan zamanında frene bastı, ancak bu defa da büyüme hızı düştü. Büyüme hızının düşmesi demek, işssizliğin artması demektir.
Ak Parti iktidarının elindeki en büyük güç, şimdiye kadar ekonomide gösterdiği başarılı performanstı. Kamuoyunda "Beni bunlar zengin eder. Başarılılar" izlenimi yaratılmıştı. Gerçekten de dünya kriz içinde kavrulurken, Türkiye kendini kurtarabilmişti.
Şimdi durum değişiyor. Dışardaki gelişmeler, bizi de sıkıştırmaya başladı. Hele Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere doğru gidilirken, iktidar hırpanacak gibi görünüyor.
BÖLGEDE, KÜÇÜKLÜ BÜYÜKLÜ
KRİZ VE SAVAŞ TEHLİKESİ VAR...
Önümüzdeki 12 ay açısından beni en çok korkutan, yanıbaşımızdaki savaş tehlikeleri.
Suriye kaynamaya devam edecek, ancak Amerika'nın herhangi bir askeri müdahalesini beklemiyorum. Esad, iktidarını sürdürecek gibi görünüyor. Yeter ki muhalif güçler aralarındaki görüş ayrılıklarını giderebilsinler ve dışarıdan da yeterince silah elde edebilsinler.
Suriye ile Türkiye'nin silahlı bir çatışmaya girmesi de- herhengi bir tahrik olmazsa- beklenmemeli. Buna karşılık, Suriye’den gelen mültecilerin sayısı daha da artacak ve Türkiye çok zorlanacak.
Diğer iki büyük tehlike, İran ve Irak.
İran'ın nükleer programı 2013'te son aşamasına girecek. İsrail'in ise buna izin vermesi söz konusu değil. Ya tek başına veya ABD ile birlikte, İran’ın nükleer tesislerini vurmaları çok olası. Bu da bölgenin karışmasına yetecek.
Bu kısır döngüden kurtulmanın tek yolu, ABD ve Rusya'nın ortaklaşa bir çözüm bulmaları. Çok zor ancak yine de belli olmaz.
Irak'ın üçe bölünmesi veya Kuzey'deki Kürt Yönetimi ile Bağdat arasındaki gerilimin bir savaşa dönüşmesi, en çok bizleri zor duruma sokacak.
Özetlemek gerekirse, neresinden bakarsak bakalım, bu yıl bölgemiz ateş yumağına dönebilir.
İşimiz hiç kolay olmayacak.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|