HASAN CEMAL’i ANLAMAK
Geçen haftasonu, Hasan Cemal ardı ardına iki yazı yazdı ve içini döktü. Aslında buna içini dökmek yerine, karşı karşıya kaldığı çarpıklık karşısındaki kızgınlığını bizlerle paylaştı.
Kızmakta veya kırılmakta son derece haklıydı.
Kısa bir süre önce, kimselerin kolay kolay cesaret edemeyecekleri bir iş yapmış ve Kandil’e gitmişti. Riskli bir işe girmiş ve PKK lideri Karayılan ile konuşup, görüşlerini aktarmıştı. O sıradaki ortam çok önemliydi. Birden bire “tarihi fırsattan” söz edilir olmuş, Genelkurmay Başkanından, Cumhurbaşkanına, Başbakana kadar yepyeni bir dönemin başladığı belirtiliyordu. Ümitler yeşerivermişti. Demeçler veriliyor ve beklentiler artıyor, ancak olup bitenlere Pkk’nın ne dediği bilinmiyordu. İşte o aşamada, Cemal Kandil’e gitti ve son derece ilginç mesajlarla döndü.
Bu söyleşi, Cemal’in Kuzey Irak’tan getirdiği izlenimler, Türkiye’nin Kürt sorunu ve PKK teröründe yeni bir sayfanın açılmasını, son derece sağlıklı bir tartışmanın başlamasını sağlamıştı.
Hasan Cemal’in yaptığı iş, bir gazetecilik olayıydı. Örneğin, Amerikada olsa Pulitzer ödülüne aday gösterilecek bir değerde bir gazetecilik olayıydı. Sadece konuşulan kişinin konumu değil, konuşmanın zamanlaması da, söyleşinin değerini arttırmıştı.
Ancak gelin görün ki, Hasan Cemal ödüllendirileceğine, yerden yere vuruldu.
“Hasan Cemal neden Kandil’e gittin... Amacın neydi ?” sorularıyla, bir gazetecilik başarısı sayılması gereken bir olay olmadık yerlere çekildi.
Kimi, PKK’nın sözcüsü yaptı. Kimi, Başbakanın kuryesi olduğunu iddia etti. Komplo teorilerine bulaştırıldı. Ne yazık ki, bu kampanyaya en sağduyulu diye tanıdığımız meslekdaşlarımız, siyasetçiler, hatta bilim adamları dahi katıldılar.
Hasan Cemal’i herhalde en iyi anlayan kişi benimdir.
Abdullah Öcalan ile ilk söyleşiyi yaparak bir gazetecilik başarısına imza atmak istemiştim. Hasan gibi ben de risk almış,muhabirlik dürtüsüyle o inanlmaz bir keyfi tatmak için Bekaa vadisine gitmiştim.
Ben gazetecilik için gittim, geri döndüğümde vatan haini oldum.
Milliyet gazetesi toplatıldı, peşime polisler takıldı ve 2 yıl süreyle 15 yıl hapis istemiyle yargılandım.
Hasan Cemal’i okuduktan sonra, bütün komplo teorisyenlerine seslenmek istedim.
Gerçek gazetecilerin, muhabirliği herşeyin önünde görenlerimizin sayısı giderek azalıyor.
Ancak bu kişiler (yani Hasan Cemal’ler) ayakta kaldıkları sürece, yine Kandil’e çıkacaklar, yine sizlerin tüylerinizi diken diken edenlerin de görüşlerini alıp yansıtacaklardır.
Siz istediğiniz kadar komplo üretin. Ancak lütfen, işini doğru yapan gerçek gazetecilere dokunmayın, onlara haksızlık etmeyin.
Birgün bu insanları mumla arayacaksınız, fakat bulamayacaksınız.
O zaman sadece kendiniz gibi düşünen yandaş gazetecilerle yaşamak zorunda kalacaksınız ve emin olun, gerçekleri öğrenemeyeceksiniz. İktidarların veya egemen güçlerin duymak istedikleriyle yetineceksiniz.
Belki de toplum olarak buna layıkız, kimbilir...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|