“ANTALYA’YA
DARBE VURDUNUZ”
Menderes Türel’den söz ediyorum.
Antalya artık ona küçük geliyor. AKP liderleri akıllıysa, önümüzdeki seçimde Türel’in milletvekili seçilmesine sağlarlar ve ön plana çıkarırlar. AKP’nin vitrininde, Menderes Türel gibi insanlara çok ihtiyaç var.
İstanbul’da, gazeteci-yazar bir sohbet yemeğinde bir araya geldik. Antalya’daki gelişmeleri anlattı. Biz, Antalya’nın yükselen yıldızını henüz tam olarak algılayamadık. Hala, uzaktaki bir şehir diye niteliyoruz.
Şu rakkamlara bakın:
Türkiye’ye yılda gelen 17 milyon turistin neredeyse yarısı Antalya’ya iniyor. Yılda 6 milyar dolar kazandırıyor. 400 bin yatağı var. 1987’de yılda sadece 200 bir turist alan Antalya’nın bugünkü durumu gerçekten hayret verici. Göğüs kabartıcı bir noktaya gelmiş.
Türel hepimize serzenişte bulundu.
“Olmayan bir içki yasağını konu ettiniz, Rus ve Alman gazetelerinde, Antalya’da artık içki içmek için kayıkla denize açılmak gerekecek, diye yazılar çıktı. Korku içindeyiz” dedi. Turist sayısının azalma tehlikesini anlattı.
“Peki yok mu böyle birşey” diye sorduk.
“Hayır yok” dedi ve şöyle devam etti.
“Nerelerde içki içileceği, nerelerde içilmeyeceği eskiden Valilik-Kaymakamlık ve Jandarma tarafından saptanırdı. Bu yekti şimdi İl genel meclislerine, belediye meclislerine verildi. Biz eski yasaklı bölgelerin krokilerini aldık ve aynen yeniden onayladık. Yani, Antalya’da yeni bir yasaklı bölge oluşturulmadığı gibi, ayrıca eski bazı yasaklı bölgelerdeki kısıtlamalar da kaldırıldı. Durum böyleyken, Antalya’da yasak var diye yayın yapılması bize zarar verdirdi”.
Tabii bu arada, ülkenin başka yerlerindeki bazı küçük AKP belediyelerinin bu yetkiyi farklı kullandıkları da doğru. Milli Görüş eğilimli bu belediyelerin tutumları kuşku ve kaygıyı körüklediği için, arada Antalya gibi örnekler ne yazık ki zarar görüyor.
AKP liderliğine bu konuda görev düşüyor. Milli Görüşçü belediyeleri uyarmalı ve bu tip gereksiz ve kuşku yaratan adımları engellemeli.
Antalya Belediye başkanı dinleyenleri memnun etti...
MECLİS KÜRSÜSÜ
İNSANI DEĞİŞTİRİYOR
Kabine üyeleri arasında, benim tanıdığım “en kibar bakanlar” listesinin başlarında gelen ikşi, Enerji Bakanı Hilmi Güler’ dir. Bakanlığı süresince hiçbir zaman terbiye sınırlarını aşmamış, kimseyi küçümseyen veya kıran sözü duyulmamıştır. Efendi bir insan olarak tanımışızdır. Oysa, Çarşamba günü aynı Güler’ i TBMM’de dinlerken tanıyamadık. Açıkçası şaşırdık.
Neder?
Ne oluyor da, Hilmi Güler gibi bir insan, one hiç yakışmayan sözler söylüyor?
Etraftan gelen tahriklere mi kendini kaptırıyor? Yoksa bu tahriklere karşı yeterince soğukkanlılığını kullanamıyor mu?
Bir şeyler olduğu belli.
Muhalefet Milletvekillerinin kullandıkları dil de hepimizi çok rahatsız ediyor. Karşımızdakini tahrik edip tartışmaları çığrından çıkartmaya, “muhalefet yapmak” denemez...
DİREKSİYONDA SİGARA
İÇME YASAĞI
Uluslararası araştırmalar, otomobil kazalarının nelerden kaynaklandığını çok net şekilde gösterir. Bunların arasında ikisi var ki, günlük yaşamımızda çok karşılaşıyoruz.
Bunlardan biri, otomobil kullanırken cep telefonuyla konuşmak, diğeri de direksiyon başında sigara içmek.
Her ikisi de, dikkati dağıtan unsurların başında geliyor. Bir elinizde cep telefonuyla giderken, ister istemez ani çıkan bir durum karşısında kendinizi koruyamazsınız. Aynı şey sigara içerken de geçerli.
Şimdi, direksiyonda sigara içmek yasaklanıyor.
Hemen tepkiler çıktı.
“Olur mu kardeşim, bu da abartı” diyenler oldu.
Olur, hem de çok doğru olur.
Önemlisi, bu yasağın uygulanması. Zira hala direksiyonda cep telefonuyla konuşan ve bu şekilde sadece kendilerini değil, başkalarını da tehlikeye atanlar var... Aslında bu denetimi sadece polise de bırakmamak gerekiyor. Hepimiz cep telefonu kullananı, ilerde elinde sigarasıyla direksiyonda oturanı uyarmalıyız. İhbar etmesek dahi, uyarıda bulunup yasaların uygulanmasını sağlayalım. “Bana ne, ben mi kötü kişi olacağım” dersek, hiçbir yere varamayız.
Bizim de kendimizi koruma hakkımız olmalı...
BAŞBAKAN KOLTUK
UZMANI MI?
İnanamıyorum.
Geçen hafta, bir gazetede okuduğum habere inanamadım.
Başbakan, THY’nin aldığı yeni Boeing 737-800 tipi uçağı dolaşırken, ekonomi sınıftaki koltuk aralarının dar olduğuna dikkat çekmiş ve “oraların açılmas” talimatı vermiş. Gazetedeki bu haber sonradan yalanlanmadı.
Olayın doğru olabileceğine gerçketen inanmıyorum.
Uçaklardaki koltuk aralıkları, en önemli gelir kalemlerinden biridir. Son derece ince hesaplar yapılır. 2-3 koltuğun kaldırılıp, aralıkların biraz genişletilmesi dahi, havayolu şirketinin milyonlarca dolar para kaybına mal olur. Bu işin uzmanları vardır ve uçuşun süresi, uçağın büyüklüğüne göre karar verilir.
Eğer Başbakan, gerçekten böyle bir direktif vermiş ve THY’da bunu uygulamışsa duyduğum hayret dehşete dönecek... Ben hala Başbakan’ın sadece “aralar çok dar” diye bir görüş açıkladığını, herhangi bir talimat vermediğini sanıyorum.
Acaba THY “durumdan görev çıkarıp” gerçekten düzenlemeye gidiyor mu/
Çok merak ediyorum
FEDON HİÇ
YAŞLANMAZ
Çarşamba akşamı, bir grup arkadaş ile birlikte COCO a GOGO adlı restorandaydık. Hem nefis bir yemek yedik, hem de Fedon’u dinledik.
Herhalde eski İstanbul’un, yani Rum ve Türklerin bir arada yaşadıkları dönemleri en iyi anlatan sanatçı Fedon’dur. Rumca ve Türkçe şarkıları, onun kadar tam tadında karıştıran, anlam yükleyebilen başkasına rastlamadım.
Eski İstanbul nostaljisini yaşadı ve yaşattı.
Bu müzikten lezzet alanlara hem Fedon’u, hem de COCO a GOGO’yu tavsiye ederim. (www.coco-a-gogo-com)
Lütfi Oflaz’la Sohbet Tatlıdır…
Akbaba mizah dergisinde, Ortadoğu, Güneş, Aydınlık, Dünya, Milliyet, Cumhuriyet gazetelerinde yazarlık yapan Lütfü Oflaz’ın, Akis kitaptan (0212 243 61 82) bir kitabı çıktı; “Lütfü Oflaz’la Sohbet Vakitleri”. Leman dergisinde de yazan Oflaz, bu kitabında da yine kıvrak kalemini ve ince mizah anlayışını gözler önüne sermiş. Hem siyasi hem de sosyal hayatı sivri bir dille eleştiren Oflaz, kaybettiğimiz bazı değerleri “vicdanlar tatilde..” diyerek tekrar hatırlatıyor. Bu keyifli sohbet vaktini kaçırmayın derim….
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|