RIZA TÜRMEN’İ
DİNLEYİN YETER...
Avrupa insan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Öcalan kararı kafaları karıştırdı. Art niyetlilerden cahillere, siyasi rant arayanlardan, her olayın Türkiye’yi bölmek için kurgulandığına inananlara kadar her kafadan ayrı bir ses çıktı.
Her işi zora sokma meraklısıyızdır. Kolay çözüm yolları aramak yerine, basit formülleri dahi bozarız.
Rıza Türmen’i önceki gün MANŞET programına (CNN TÜRK) konuk ettim ve anlattıklarını dinleyince, DA VİNCİ şifresini çözer gibi, cımbızla ayıklayarak, Türkiye’nin bu işin altından nasıl kurtulabileceğini anlayabildim
Türmen, mahkemenin bir yargıcı olduğundan dolayı, her şeyi istediği gibi anlatamıyor. İster istemez, siyah-beyaz yerine gri renkleri tercih ediyor. Ancak, Yalım Eralp’in örneklemeleri o kadar net idi ki, sonunda durum çok açık şekilde ortaya çıktı.
Türmen’in açıklamalarını, anladığım kadarıyla size tercüme (!) etmem gerekirse şu görüşleri duyduk:
- AİHM’nin kararı siyasi değildir. Türkiye’yi bölmek, Kürt sorununu kaşımak gibi art niyetler yoktur. Tam aksine, AİHM kararı şimdiye kadarki aynı tip kararların aksine, Öcalan konusunun yarattığı duyarlığa dikkat çekti. Bunun farklı yorumlanması gerektiğine değindi.
- AİHM ilk defa net ve açık bir karar vermedi. Aksine, iki seçenek ortaya koydu. Ya yeniden yargılanmalı veya dosya yeniden açılmalıdır, dedi. Bundan önceki davalarda AİHM “yeniden yargılanma” tavsiyesinde bulunmuştu. Bu defa daha esnek davrandı.
- Bundan sonra ne yapılabilir, sorusuna gelince, Türkiye işi zora sokmadan çözebilir. Örneğin, Öcalan avukatlarının başvurusu üzerine, Ankara 11 inci Ağır Ceza Mahkemesi, AİHM’nin, “yetersiz savunma” kararına uyup, Öcalan avukatlarından ek savunma isteyebilir. Bu savunmanın hazırlanması için uzun süre tanıyabilir. Savunma geldikten sonra, inceler ve esas mahkemenin kararını değiştirecek yeni bir unsur bulamadığı taktirde, gerekçesiyle bunu yazar. Yani, tüm mahkemenin baştan sona yeniden görülmesine gerek kalmadan konu kapatılabilir. Böyle bir yaklaşım da, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesini tatmin edebilir.
GÖZLER, 11. AĞIR
CEZA’NIN ÜSTÜNDE
Bu senaryo gerçekleştiği taktirde, bütün gözler Ankara 11 inci Ağır Ceza’ya dönecek. Zira kararlar bu mahkemeden çıkacak.
Heyet isterse, Öcalan avukatlarının başvurusunu tümünden reddedebilir. AİHM’nin kararında yer alan, yeniden yargılama veya dosyayı yeniden açıp inceleme seçeneklerine gerek olmadığına karar verebilir. Bu olasılıkta çözüm yolları zorlaşır ve hem içerde, hem de Avrupa ile ilişkilerde zor bir sürece girilir.
Veya mahkeme, Öcalan’a ek savunma hakkı verebilir. Böylece işi kolaylaştırabilir ve Türkiye’nin üstündeki önemli bir yükün kalkmasını sağlayabilir.
Kararların hepsi, yargıçların yasaları yorumlamalarına bağlıdır. Yasaların içinde kalınarak, istenirse zor, istenirse kolay yol seçilebilir.
BU HENDEĞİ
ATLAMAK ZORUNDAYIZ
Bazı meslekdaşlarım, benim “AİHM kararlarına uymak zorundayız” dememe karşı çıkıyorlar. Bu yaklaşımı, Avrupaya boyun eğmek olarak görüyorlar. Oysa gerçekten AİHM kararlarına uymak zorundayız. (Zira anayasının 90 ıncı maddesine göre “Milletlerarası anlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında anayasaya aykılırık iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.) Bu konudaki kararı TBMM aldı. Şimdi “biz bunu kabul etmiyoruz” diyemeyiz.
Ucuz milliyetçilik oyunlarını bırakalım başkaları oynasın. Biz gazetecilerin görevi –ne kadar eleştiri alırsak alalım- okuyuculara doğruları göstermektir.
Sempatik görünmek, nabza göre şerbet vermek için, bu toplumdan gerçekleri saklarsak, ülkemize sadece zarar verdirmiş oluruz.
Beni eleştirenlere de, övenlere de saygım sonsuzdur...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|