DAYAĞA TEPKİNİN
NEDENLERİNE BAKMALIYIZ
Kimseler çıkıp, “Polisin kadınları dövmesi, Avrupa kamuoyunda neden bu kadar yankı yaptı? Bunun altında yatan gerekçe nedir? Sadece bir kadının dayak yemesine mi tepkiydi, yoksa başka birşeyler daha var mı?” sorunu sormadı.
Bunun yerine, Başbakan dahil olmak üzere, hepimiz işin düzeysel yönünü tartışıyoruz. Polisin ne oranda haklı olup olmadığından, olayın temelinde bir komplo yatıp yatmadığından söz ediyoruz.
Yanlış yere doğru bakıyoruz.
Oysa, Avrupa tepkisinin böylesine geniş olmasının altında, AK Parti hükümetinden duyulan bir kuşku yatıyor. AKP’nin dinci bir gündemi olduğu ve kadınlara ikinci sınıf insan muamelesi yapılmasına göz yumduğu inancı hala giderilebilmiş değil. İktidara geldikleri günlerdeki gibi olmamakla birlikte, bu şüphe hep var. Polise, o kadınları AKP’nin dövdürtmediğini herkes biliyor. Ancak kuşkular, özellikle Başbakanın sert tepkisinden dolayı arttı. Eğer Abdullah Gül’ün, AB troyka toplantısı açılır açılmaz gösterdiği yaklaşım sürdürülebilmiş olsaydı. Olay, Avrupa kamuoyunda bu kadar dallanıp budaklanmazdı. Belirli bir sınırda kalırdı.
Başbakan konuştukça, tepkilerini sertleştirdikçe, Medya’yı ihbarcılıkla suçladıkça, ortada provokasyon olduğunu söyledikçe, Avrupa’daki dikkatlerde buraya çevrildi.
Olay sadece Avrupa Parlamentosunda veya AB Komisyonuyla sınırlı kalsa, sorun değildi. Ancak 25 ülke basın ve TV’lerine baktığınızda, durumun vahameti çok daha iyi anlaşılıyor.
Avrupa, Türkiye konusunda hala son derece rahatsız.
Türkiye’ nin reformları uygulamayacağı inancı hala son derece yaygın.
İşte polis dayağının bizlere yeniden hatırlattığı gerçekler bunlar.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|