YEMEK KÖTÜYSE, TÜRKİYE
MASADAN KALKACAK
Başbakan ile söyleşimizin ikinci bölümünde, Avrupa Birliği ile ilişkileri tartıştık.
Brüksel’de nelerin konuşulduğunu ve nasıl pazarlıkların yapıldığını yakından izliyor. “Biz pazarlık etmiyoruz. Onlar kendi aralarında pazarlıktalar” dedi.
Hükümetin başı çok kararlı bir tutum içindeydi. Kırmızı çizgilerini çizmiş ve bunlardan herhangi ödün vermek niyetinde değil.
3 Ekim günü masaya oturduğu zaman önüne konulacak olan yemeği bekliyor.
Nasıl bir yemek olacağına bakacak ve ona göre karar verecek.
“Yemeği beğenmezsem kesinlikle oturmam” diyor.
Tayip Erdoğan’ın en çok sinirlendiği husus, Kıbrıs Rumlarının adeta ödüllendirilmesi. Adamlar hem referandumda çözümü reddetmişler, hem AB “siz kabul edin, sonrasını biz hallederiz” demiş, şimdi de verdikleri sözleri tutmuyorlar.
Uluslararası ilişkiler işte böyledir. Süleyman beyin ünlü deyişiyle örtüşür: Dün dündür, bugün bugündür.
Aslında Tayip Erdoğan 3 ekim’de müzakerelerin başlayacağından kuşkusu yok. Eninde sonunda bir uzlaşıya varılacağını ve görüşmelerin başlayacağına inanıyor.
“Bundan Türkiye’nin de AB’ nin de çıkarı var “ diyor.
Başbakan ile uzun görüşmemizden edindiğim genel izlenimi özetlemem gerekirse şunu söyliyebilirim: Türkiye 3 Ekim’de müzakere masasına oturacak. Brüksel’de bir sorun çıkma olasılığı var, ancak çok az. Karşılıklı sert sözleri ve restleşmeleri fazla dikkate almayın.
OLMADI YAZICIOĞLU!
Büyük Birlik Partisi lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun bir açıklaması çok yankı yaptı. Linç girişimlerinin doğruluğuna dikkat çekiyor ve “devlet seyrederse biz el koyarız” mesajı veriyordu.
Yazıcıoğlu belirli bir kesimi kendine bağlamak için bu çıkışı yapıyor. Bunun bir liderden beklenen sorumlulukla hiç ilgisi yok. Bu açıklamasının, bazı Kürt liderlerin sorumsuz sözlerinden hiç farkı yok. Bu şekilde devam edersek kendi kuyumuzu kazmış olmaz mıyız?
Hele 12 Eylül’ün 25 inci yıldönümünü yaşarken, 12 Eylül’e nasıl geldiğimizi bilirken, aynı yolda yürümenin bir mantığı olabilir mi?
Kendi görüşünü açıklamak başka birşey, resmen halkı kışkırtmak başka birşeydir.
Yazıcıoğlu’nun yaklaşımını Bahçeli’nin yaklaşımıyla karşılaştırdığımız zaman aradaki büyük fark ortaya çıkıveriyor. Ülkücüler herhalde bu farkı görüyorlardır.
ZORLU, ZEYTİN
ADASINI HARCAMAZ...
Uzan’ların, Göcek ‘teki Zeytin Adasının, A Zorlu’ ya satıldığını öğrenince çok memnun oldum.
Göcek’e her giden bu adanın güzelliğine hayran olur. Her yanı demirlemiş yatlarla dolar.
Korkum, Zeytin Adasının zengin bir sonradan görme tarafından alınacağı, üstüne çirkin binalar yapılacağı, kısacası bu güzelim adanın rezil olacağı idi.
Zorlu, eminim o adayı -eğer turizme açacaksa- geceliği 1-2 bin dolarlık ultra lüks bir dinlence yerine dönüştürür. Ucuzlatmaz, çirkinleştirmez. Eğer turizm yapmayacak veya yapamayacaksa adayı ışıklandırır, daha da yeşillendirir ve örneğin bir köşesine lüks bir restoran yaptırır. Zira Göcek’in böyle bir yere ihtiyacı var. Yat sahiplerinin gidebilecekleri yer yok.
Ne isterse yapsın.
Zorlu, bizzat ilgilensin, birilerine bırakıp unutmasın yeter...
DÜNYA KULAĞINIZDA…
Biz televizyoncular için yayın sırasında reji ile iletişimi sağlamak dünyaya bedeldir…Arada bir kopukluk olursa, rejiyi duyamamak felakettir sanki…Bunun için kullandığımız bir sistem var. Biz teknolojinin son noktasında olan Odiomed’in işitme cihazlarını kullanıyoruz. “Bir fark için…” sloganıyla yola çıkan ODİOMED, televizyoncuların yanı sıra duyma kaybı olanların da yaşamını kolaylaştırıyor.
Boşuna değil, dünya kulağınızda dememiz…
İYİLİK YAP
İYİLİK BUL...
Ülkemizde şu an 70 bin çocuk sokakta yaşıyor.
Elimdeki bu broşür de işte bunun için hazırlanmış; şanslı olanlar şansız olanlara yardım etmeyi hatırlasınlar diye..
Unarmed (United Artist Medium) Birleşmiş Sanatçılar Ortamı olarak çevrilebilir belki Türkçe’ye…Dört kişi bir araya gelip, büyük bir sosyal sorumlulukla bir internet sitesinde ifade etmeye çalışmışlar kendilerini…İnsan olmanın mucizesini sokak çocuklarına da hatırlatalım diyorlar ve bunun yollarını anlatıyorlar broşürlerinde… Unarmed’in 2 projesi var; Artık Kutu Projesi ve Balat Çocukları projesi. Aynı zamanda Umut Çocukları Derneği, Deniz Feneri Derneği, Geleceğimizin Çocukları Vakfı ve Unicef Türkiye’yi de destekliyorlar.
Siz de iyilik yapın iyilik bulun..Öneri ve yardımlarınız için www.unarmed.org adresini ziyaret edin…
AB KİTAPLARI
ÇOĞALIYOR
Türkiye’nin uzun süredir gündemi Avrupa Birliği…
Bu süreçte sevindiricidir ki, AB ile ilgili yazılan kitaplar da her geçen gün çoğalıyor…
Elimdeki kitap Mustafa Barış Eraslan tarafından yazılmış, adı “Türkler, Avrupa Birliği ve Küresel Barış” Eraslan, Ortipa Yayıncılık tarafından basılan kitabını üç ana bölüm üzerinden kurmuş; “Küresel Doğuş, Küresel Savaş ve Küresel Barış.”
Her bölümün belgelerle desteklendiği kitabın genel tezi ise; “BM Genel Kurulu’nun seçtiği hükümet ve başkanın hakimiyetinde olan bir dünya hedefi”.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|