?nümüzde 6 ay kaldı. Kıbrıs'ta çözüm ve Kopenhag doru?undan tarih alabilmemiz için 15 ba?kentin ikna edilmesi gerekiyor. Hergün bir ba?kentin kapısının çalınması ?art. Peki biz ne yapıyoruz?
Türkiye için 2002'nin çok kritik oldu?u defalarca tekrarlandı. Bu yılın sonuna kadar ne yapıp ne edip, Avrupa Birli?inden Tam üyelik müzakerelerinin ba?lama tarihi alınması gerekiyor.
Ba?bakan yardımcısı Mesut Yılmaz her konu?masında bu konunun altını çiziyor. Bu hedefe ula?abilmek için nelerin yapılması gerekti?ini anlatıyor. Hatta liste açıklıyor.
Dı?i?leri Bakanı İsmail Cem'de aynı ?ekilde, hangi programa çıksa, hangi konu?mayı yapsa uyarıyor.?
Ankara'nın ?tarih?konusu üstünde böylesine ısrarla durmasının önemli bir gerekçesi var. genel inanı?a göre, Aralık ayında yapılacak olan Kopenhag doru?u, Türkiye ile ilgili bir i?aret veya bir perspektif vermezse, önemli bir randevunun ertelendi?i anlamı çıkacak. Türkiye ile Avrupa Birli?i arasındaki adaylık statüsünü resmile?tirecek olan Tam üyelik Müzakerelerinin ba?lama tarihi belirsizle?ecek.
Böyle bir durum, Türkiye-AB ili?kilerinin sonu anlamına gelmez. Ancak Türkiye, ?sürekli aday? kalacak bir ülke konumuna girer. Geni?leme süreci kaçırılır ve müzakereler gelecek bahara kalır.
Kopenhag doru?u bu açıdan önemli.
KIBRISTA'TA KRİTİK S?RECE GİRİLİYOR?
Yine bu çerçevede Kıbırs sorunu da i?in içine giriyor.
Kıbrıs'ta bir çözüm bulunamadı?ı taktirde ?ki, gidi? hiçte iyi görünmüyor- Kopenhag doru?unda ayrıca birde büyük kavga çıkacak.
AB ülkeleri, Denkta?-Klerides görü?melerinde kimin çözüm istedi?i, kimin çözümsüzlü?ü körükledi?ine karar verecekler. Buna göre de, Kıbrıs'ın tam üye olup olamayaca?ı anla?ılacak.
Hiç kendimizi aldatmayalım. AB, Rumları haklı görecektir. Denkta? ?çözüm istemeyen lider? olarak damgalandı?ı için, yarı?ı kaybetmeye aday durumda.
AB'nin bu kararı, objektif kriterlere göre verilmeyecek. Kim kendi tutumunu daha iyi anlatabilir, 15 ba?kenti daha iyi ikna edebilirse, ?ansını arttıracak. Klerides, avantajlı durumda oldu?u için fazla çaba harcamaya ihtiyacı yok. Türk tarafı ise, tam aksine görü?lerini anlatmaya muhtaç.
ANAHTAR, 15 BA?KENTİN ELİNDE
Hem Kıbrıs, hem de AB'den bir ?müzakere tarihi alma? konularında ba?arılı olmak isteniyorsa, Ankara'nın hemen ayaklanması gerekiyor.
İ?in kuralı budur.
Avrupa'da müzakere etmenin, ikna etmenin yolu 15 ba?kentten geçer. Kimi küçük, kimi büyüktür, ancak her biri söz sahibidir.
Hele, Türkiye gibi sesini pek duyuramayan, görü?leri pek payla?ılmayan bir ülke iseniz, valizlerinizi toplayıp kapıları çalmak, açılmalarını zorlamaktan ba?ka çareniz yoktur.
Ankara'nın önünde böylesine önemli iki hedef varken, neden hala yerimizden kalkamıyoruz, merak ediyorum.
Uluslararası uygulamaları bilenler soruyor: Türk Ba?bakanı nerede? Neden AB Ba?kentlerini zorlamıyor?
Ba?bakanımızın rahatsız oldu?unu, Türkiye'yi evden yönetmek zorunda kaldı?ını anlatmak çok güç. Sizin ba?ka yöneticiniz yok mu, diye soruverirler.
HAYDİ ARTIK HAREKETE GE?İN (!)
İsmail Cem tüm Dı?i?leri Bakanlarıyla konu?uyor ve Türkiye'nin beklentilerini anlatıyor.
Ancak yetmez?
Mesut Yılmaz, valizini alıp kapıları zorlasa, o da yeterli olmaz.
Benim sözünü etti?im, bir seferberliktir. Bir ülke'nin Cumhurba?kanı, Ba?bakanı, yardımcıları ve Bakanlarıyla birlikte topyekün harekete geçmesidir. Her kapının çalınması, her fırsatın de?erlendirilmesidir.
Bizim tutumumuz ise farklı.
Böyle dola?mayı ve kar?ımızdakileri ikna etmeyi adeta ?ayıp? diye niteliyoruz. Dilencilik gibi görenlerimiz dahi var.
Oysa kritik aylara girdik. Tam aksine AB'ye yöenlik seferberli?i hemen ba?latmamız gerekiyor. Haklılı?ımızı anlatmalı, ısrar etmeliyiz.
Bugünkü görünüm, i?i hafife alıyormu?uz ?eklinde. İn?allah yanılıyorumdur ve Ankara hazırlanıyordur.
Kolları sıvamaz ve AB turları ba?latmazsak, sonrasında da dizimizi dövmeyelim?