AŞIRI AKIMLAR
GİDEREK KABARIYOR
Ben yavaş yavaş korkmaya başlıyorum.
İki karşıt Miliyetçilik akımı yükseliyor. İkisi de birbirinden tehlikeli, birbirinden zararlı ve hoyrat.
Biri aşırı Türk Milliyetçiliği.
Diğeri aşırı Kürt Milliyetçiliği.
Son seçimlerde sandıkta ağır kayıplara uğrayan bazı aşırı Milliyetçi partiler, şimdi arayı kapatabilmek için, düşman arayışına çıkmış durumdalar. İşin kötü yanı, bu defa yanlız da değiller. Yanlarına, Ulusalcıları, Kemalistlerin aşırılarını ve bir bölüm solcuları da alabiliyorlar.
Bunlara göre, Türkiye bölünüyor.
Senaryoyu Avrupa Birliği yazıyor. Oyuncuların başında da Kürtler geliyor. Kürtlerin yanısıra, yabancı sermaye ve özelleştirme de bu kampanyaya katkıda bulunuyorlar. Dolayısıyla, bunlar mutlaka durdurulmalı.
Türkiye’nin aşırı Milliyetçileri, hemen her fırsatı değerlendiriyorlar. Vatanı “Korumak ve böldürmemek” adına giriştikleri eylemlerde, “ülkeyi korumak” zırhına bürünmeye özen gösteriyolar. Tutumlarını eleştirenleri de açıkça korkutuyorlar. Türkiye sevgisi, kutsal vatan adına etrafı kasıp kavuruyorlar.
Milliyetçilik güzel bir histir. Özellikle biz Türklerin eğitimlerimizin temelinde biraz askeri değerler, Ulusalcı motifler bulunduğundan dolayı, Milliyetçilik hepimizin içinde yatar. Benim burada sözünü ettiklerim, aşırı Milliyetçilerdir. Milliyetçiliği gelir kaynağı yapmak isteyenlerdir. Milliyetçilik gösterileriyle oy kazanma hesabı yapanlardır.
Aman karışıklık olmasın...
İşte beni bu aşırılar korkutuyor.
KORKUYORUM
Türkiye gibi bir ülkede en kolay kışkırtılacak, en kolay olay haline sokulacak eylem Milliyetçilik olduğu ve bizde de çok rahat suistimal edilebildiği için korkuyorum.
Üstelik, yol kazalarına çok açık bir ülkeyiz.
Birbirimizle diyalog kuramıyoruz.
Birbirimizi anlayamıyoruz.
Birbirimize saygı duymuyoruz.
Sonunda da kolaylıkla kavga ediyoruz.
Tahammülümüz, karşıt fikirlere hoşgörümüz çok sınırlı olduğundan dolayı korkuyorum.
GEREKÇE BULMAKTAN
KOLAY BİRŞEY YOK
Üstelik, yaşadığımız şu dönemde, ayaklanmak için gerekçe bulmakta son derece kolay.
Avrupa Birliği Kopenhag Kriterlerine uyum çalışmalarının bu ülkeyi savunan ve koruyan güvenlik güçlerini zayıflattığını ileri sürdünüz mü, yeter... Hatta biraz daha ileri gidip, Kopenhag Kriterlerinin sırf Kürtlere destek vermek için icat edildiğini dahi söyleyip alkış ve taraftar toplayabilirsiniz.
Ermenilerin Soykırım iddialarına karşı yeni bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğini söyleyenlerin “Soykırımcı” olduklarını ileri sürmeniz, Orhan Pamuk kitaplarının yakılması kampanyası açmanız dahi yeterince destek bulur.
Bütün bunlara bir de AKP içindeki laik sistem aleyhine konuşanları eklemek gerekir. Böylece, toplumun kremasını ve zinde kuvvetlerini de kendi yanınıza çekebilirsiniz.
Anlayacağınız her an bir kavga çıkarabilirsiniz.
İşte beni bunlar korkutuyor.
Tabii bir de Kürtlere bakmak gerekiyor.
Oraya baktığımda içimdeki karamsarlık daha da artıyor.
Nasıl mı?
Yarınki yazımda da, aşırı Kürt Milliyetçi cepheye bakacağım.
Sizlerin de korkacağını sanıyorum.
Aslında bu yazıları insanları rahatsız etmek için yazmıyorum. Amacım sizleri uyarmak, dikkatinizi çekmek.
Kürtlerin durumu, bizden hiç farklı değil. İşin kötü yanı, onlarda hiçbir denetim veya etkileme mekanizması da yok.
Acaba, çoğunluktaki Kürtler ayrılmak veya federasyon mu istiyorlar?
Yanıtını arayacağım sorulardan biri bu olacak, yarın buluşmak üzere...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|