ASIK SURATLILIK
CİDDİ OLMAK DEĞİLDİR
Bugün bayram.
Ramazanı bitirdik ve insanlarımız şeker bayramıyla kucaklaşıyor.
Bayram dediğinizde aklınıza ne gelir ?
Güzel giysilerini giymiş, tertemiz, neşeli bakışlarıyla sokakları dolduran çocuklar. Onları ellerinden tutup aile büyüklerine götüren anne ve babalar.
Dikkat edecek olursanız, genelde insanların yüzü güler.
Belki mutlu değillerdir, belki çeşitli sorunları vardır. Ancak herşeye rağmen yüzler güler.
Ne kadar özlediğimiz birşey değil mi ?
Oysa birde büyüklerimize bakıyorum ve içim kapanıyor.
Önce ülkemizi yöneten büyüklerimizden başlayalım. Zira onlar hergün TV’lerde boy gösteriyorlar. Onları hergün görüyoruz. Gençlerimiz onlardan örnek alıyorlar.
Milli Güvenlik Kurulu toplantılarına bakıyoruz.Aman allahım o nasıl bir duruştur. Başbakandan diğer bakanlara, Genelkurmay Başkanından diğer Kuvvet Komutanlarına ve nihayet o masanın etrafındaki diğer sivillerin suratlarından düşen bir parça. Sanki birbirleriyle kavgalılar ve kapılar kapandıktan sonra müthiş bir tartışma başlayacakmış gibi bir hava.
29 Ekim’den yansıyanlar da hiç farklı değildi.
Geçit törenlerinden yansıyan görüntülerde, yine bol asık surat, yine birbiriyle kavgalıymış gibi duran büyüklerimiz.
Hani 23 nisan veya 19 mayıs gibi, gençlik bayramlarında durum farklı mı ?
Hayır.
Oysa, cıvıl cıvıl geçlerin arasında poz veren büyüklerimizin biraz dahi olsa gülümsemelerini beklemez misiniz ?
Nerede o günler ?
Dikkat edecek olursanız, 10 Kasım törenlerinden söz etmiyorum. Ülkemizin gurur duyması, yüzümüzün güleceği anma törenlerindeki manzaralara dikkat çekmeye çalışıyorum.
Üstelik bu durum yeni de değil.
Yani, şimdiki sivil ve asker kadroların suratlarının asık olduğu gibi bir saptama da yapmıyorum. Zira arşivlere bakın, hep böyle gelmiş ve hep böyle giden bir alışkanlık var. Eskiden de, bütün resmi toplantılar da hep asık suratlar görülürdü.
Oysa aynı liderleri halkın arasına çıktıklarında izleyin, hepsinin yüzü güler. Alkışlar hoşlarına gittiğinden midir, nedir bilinmez, şıkır şıkırdırlar. Komutanlar da, normal hallerinde somurtkan insanlar değillerdir.
Ancak kameraların önüne çıktılar mı, hepsi değişiyor.
Sadece onlar da değil.
Maçlarda, şeref tribünlerinin özellikle ilk sırasında oturanlara dikkat ettiniz mi ?
Aman allahım o ne sıkıntıdır...
Sanki eski Sovyetler Birliğinin ünlü politbüro toplantılarının bir tekrarı gibi. Hiç kıpırdamayan ve asık suratla maçı izleyenler.
Ben bunlara çok üzülürüm. Kimbilir adamlar yerlerinden nasıl fırlamak, sevinmek veya protesto etmek isterler, ancak protokol nedeniyle kıpırdayamazlar. Oysa protokolun böyle bir zorlaması yoktur.Roma’ da yıllar önceki bir dünya kupası finalinde, İtalya gol atınca , Cumhurbaşkanı Segni’nin ayağa fırlayıp takımını alkışlamasını, etrafındakileri kucaklamasını unutamam.
KİM BAŞKAN OLURSA,
SURATI ASILIYOR...
Bu anlattıklarıma bakıp, sadece bir kesimin suratının asık olduğunu da sanmayın.
Dernek başkanlarına veya sivil hayatta basit sorumluluklar alanların duruşlarına bakın, aynı manzaralarla karşı karşıya kalırsınız.
Bu tutum bizim eğitimimizden kaynaklanıyor.
Çocukken hep aynı şeyleri duyduk: Aman fazla gülme, seni yılışık sayarlar...Çok neşeli olursan ciddiyetini kaybedersin, gibi abuk sobuk laflarla büyütüldük.Çocuklarımızda aynı gereksiz laflarla büyüyorlar.
Oysa, asık suratlılıkla ciddiyetin hiçbir ilişkisi yoktur. Aynı şekilde, neşeli olmak, güler yüzlü olmakla ciddiyetsizlik eş değerde değildir.
Hiç değilse şu bayram gününde gülelim.
Asık suratımızı evde bırakalım.
Zira, asık surat bir maskedir. Bu maskeyi zaman zaman yüzümüze yerleştirir, kendimizi rahat hissettiğimiz anlarda da çıkarıp, gerçek yüzümüzü gösteririz. Bırakın çocuklarımız gülsünler, eğlensinler. Onları mutlu görelim.
Diğer ülkelerin büyüklerine veya sorumluluk almış kişilerine bir bakın ve aramızdaki farkı görün. Kimse güler yüzünü saklamaz. Ciddiyetin asık suratlılık anlamına geldiği kabul edilmez. Aksine, en ciddi toplantılarda, en gergin anlarda dahi yüzler güler.
Uygarlık dediğiniz işte budur...
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|