RAHATLIK, NE KADAR
SIKICI BİRŞEY DEĞİL Mİ?
Nedense, rahat etmek bize yakışmıyor. Daha doğrusu, bir süre sonra rahatsız oluyoruz. Sıkılmaya başlıyoruz. Zenginleşmek dahi, bir süre aynı düzeyde devam ederse, keyfimizi kaçırıyor.
Örnek mi istiyorsunuz?
Fazla değil, 2001-2007 dönemine bakın yeter. Her şirketin değeri yükseliyor, ekonomi dört nala koşuyor, insanların ceplerine giren para artıyordu... Koalisyonlar dönemi kapanmış, iktidarın ortakları devleti parsellememişler ve gözle görülen bir istikrar tutturulmuştu... Türkiye, bölgenin parlayan yıldızı olmuş, Avrupa Birliği’nin kapısına dayanmıştı.
Bir de yaşadığımız şu günlere bakın...
Yaşamım süresince hep aynı Türkiye’yi düşlemişimdir:
İstikrarlı bir demokrasi, saygın bir hukuk sistemine sahip, yasalara uymayanın yanına kalmadığı, kırmızı ışıkta arabaların durduğu, kaçak kat çıkabilmek için her türlü oyunun sergilenmediği bir Türkiye...
Siyasi partilerinin, seçim kaybettikleri zaman liderlerini değiştirebildikleri, milletvekillerinin transfer yapmaya tenezzül etmedikleri, seçim sonuçlarına herkesin saygı duyduğu bir Türkiye...
Sırf iktidarı köşeye sıkıştırmak veya iktidarı ele geçirmek için Silahlı Kuvvetlerin kışkırtılmadığı, Silahlı Kuvvetlerinin de gerçek görevleri olan, dış düşmana karşı mücadelenin ötesine geçmediği, emekli paşalarının gerçekten emekli statüsünde kaldığı bir Türkiye...
Sadece çıkarına veya ideolojik yapısına göre hareket etmeyen, temel işlevini çamur atmak olarak görmeyen, sadece tiraj veya reyting için yayın yapılmasına karşı çıkan, arasındaki çürük elmaları temizleyebilen medyası olan bir Türkiye...
Sağlıklı bir ekonomisi, güvenilir bir banka sistemi, istikrarlı ve uzun vadeli ekonomik politikalara sahip, sonuçta sürekli zenginleşen bir Türkiye...
Kürt kökenli vatandaşlarının tümünü terör örgütünün üyesi gibi görmeyen, onların da bu ülkenin refahında önemli bir katkısı olduğunu kabul eden ve zenginliğini paylaşan bir Türkiye...
İster dindar, ister dinci, ister laik veya laikçi olsun, insanlarının birbirlerinin gözünü oymadığı, buna karşılık herkesin kendi yaşamını sürdürebildiği ancak ülkenin çoğulcu demokrasi ve laik sistemle yönetilmesi konusunda uzlaşıya varmış bir Türkiye...
Bunları okurken adeta içiniz kapandı değil mi?
Son derece sıkıcı, kavgasız gürültüsüz, tatsız tuzsuz bir Türkiye... Bizim hiç sevmediğimiz birşey. Oysa, kavga olmalı... Gerilimler yaşanmalı... Krizlere girilmeli, krizlerden çıkılmalı.
Neden böyleyiz?
Neden rahatsızlık arıyoruz?
Nedeni basit: Rahat ve zenginlik bizi sıkıyor, mutsuz ediyor.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|