MHP bu ülkenin önünü tıkamamalı. E?er idam'ı ne pahasına olursa olsun oy malzemesi yapacaksa, bari önceli?i Kıbrıs'a verelim ve MHP bu konuda farklı bir tutum alsın. Kıbrıs kısa vadede, Türkiye açısından çok daha hayatidir.
MHP'nin tutumuna inanamıyorum. Demek ki, bu partiyi yanlı? tanımı?ız. Belki de hep böyleydi de, biz a?ırı iyimserlik içindeydik. ?urası muhakkak ki, MHP'nin kafasındaki Türkiye, genç ku?aklara ümit vermiyor. MHP'nin dü?ledi?i Türkiye, içine kapanık, kompleksli, geni? dü?ünemeyen, vizyonu olmayan, bölgesinde büyüyüp Uluslararası bir güç statüsüne ula?amayacak ve hep 2 inci ligde oynayan fakir bir ülkedir. Bu insanların, böyle bir ülke yaratmaya, Türkiye'nin önünü tıkamaya hakları yoktur.
?u manzaraya bakın?
Bahçeli, ?calan'ın kafası üzerinden siyaset yapıyor. ?calan'ın infaz tartı?masını oya dönü?türmeye çalı?ıyor. ?stelik, nihai hedefi de ?calan'ı cezalandırmak de?il. İdam edilemeyece?ini biliyor. ?stelik, iki yıl önce infazı erteleyen, ardından idam cezasının kaldırılması için imza atanların arasında kendileri de var. Buna ra?men, koalisyon ortaklarına dönüp ?Biz ısrar etmi? olalım, muhalefetin oylarıyla siz affetmi? olun. Böyle bir durumda koalisyonu da bozmam. Gözümü yumarım? diyor.
Bu yakla?ıma ?kısa vadeli parti çıkarları için, ülkenin uzun vadeli çıkarlarını görmezden gelmek? denmez mi?
Tam bu sırada asker ortaya çıkıyor ve MHP'nin yapması gerekeni yapıyor. İdam yerine formül öneriyor. Oysa, ?calan konusunda en fazla duyarlı olanlar onlardır. İnfaz için ısrar etseler, anlayı?la kar?ılanır. Zira sava?tılar, insanlarını kaybettiler. Buna ra?men TSK, ülkenin uzun vadeli çıkarları söz konusu olunca, gerçekçi bakıyor ve duyarlıkları da dengeleyecek yakla?ım benimsiyor.
Siyasiler sınıfta kalıyor, asker sınıf atlıyor.
BU KAVGADAN BARİ KIBRIS'I KURTARALIM
MHP'nin bundan sonra nasıl hareket edece?i anla?ıldı.
Türkiye'nin önünü tıkayan sorunlarda , ?Milliyetçilik-Vatan-Millet? sloganlarıyla kılını kıpırdatmayacak. Oy tabanını tatmin edebilmek için elinden geleni yapacak.
Oysa önümüzdeki birkaç ay içinde, belki de İdam ve Kürtçe sorunlarından daha önemli ve ivedi bir ba?ka konunun, Kıbrıs'ın bir çözüme ba?lanması gerekiyor. İdam ve Kürtçe belki ertelenebilir. Gelecek seçimlerden sonraki koalisyonlara bırakılabilir. Yıl sonundaki Kopenhag doru?undan, AB ile katılma müzakereleri için tarih alınamama pahasına, konu ileriye atılabilir. Zararı büyük olmasına ra?men, ba?rımıza ta? basılır ve beklenebilir. Ancak, Kıbrıs'ta durum farklı.
Kıbrıs için kesin bir tarih var.
Bu yılın en geç Ekim-Kasım aylarına kadar ya birçözüm bulunacak veya Kıbrıs kaybedilecek. Belki bir süre için, Kuzey Kıbrıs kaybedilmeyecek ve Türk mevcudiyeti devam edecek, ancak uzun vadede Kıbrıs için Türkiye çok daha büyük bir fatura ödeyecek. (Bu faturanın ne olaca?ını, önümüzdeki yazılarımda anlatmaya çalı?aca?ım. MAB)
?Kıbrıs, Türkiye için çok daha önemli? dememin altında da ?u iki gerekçe yatıyor;
- Kıbrıs, ülkenin önündeki en büyük Uluslararası engellerden biridir. Bu engel kaldırılmadıkça, Türkiye ne AB'ye katılabilir, katılmaktan vazgeçse dahi, uluslararası alanda rahat edebilir. AB randevusunu kaçırmı?, ancak Kıbrıs'ı çözmü? bir Türkiye daha rahat nefes alabilir. Hem Kıbrıs'ı çözememi?, hem de AB trenini kaçırmı? bir Türkiye ise nefes alamaz.
- Kıbrıs'ta çözüm bulmu? bir Türkiye Kopenhag kriterlerine uyumda biraz gecikse dahi, yıl sonunda Kopenhag doru?undan, katılım müzakerelerinin ne zaman ba?layabilece?i yolunda (kesin bir tarih olmasa bile) bir perspektif alabilir.
Son haftalarda AB çevreleriyle konu?malarımda, Kıbrıs'ın giderek ön plana çıktı?ını hissetmeye ba?ladım. Haftalar geçtikçe, AB sıkı?ıyor ve çözümsüzlü?ün çok pahalıya mal olaca?ını görüyor. Bundan dolayı, Ankara'ya farklı bakıyor. Kopenhag kriterlerine uyumun ?gecikse bile- eninde sonunda gerçekle?ebilece?ini, ancak Kıbrıs treninin bir daha yakalanamayacak ?ekilde kaçaca?ını vurguluyorlar.
MHP kurmayları acaba bunu dü?ünüyorlar mı?
AB konusundaki katı tutumlarını, Kıbrıs konusuyla dengelemeyi mi planlıyorlar.
Bilemiyorum.
Bildi?im bir ?ey varsa, MHP artık bir seçim yapmak zorundadır. Her konuda istedi?i gibi hareket edemeyece?ine göre, Kıbrıs tutumunu yeniden de?erlendirmesi gerekmez mi?