Türk Milli Takımının ba?arısı hepimize ders olmalı. ?Biz ba?aramayız, yapamayız? yerine ?yapaca?ız, ba?araca?ız? deyip kendimize inanırsak yolun yarısını alıyoruz. Futboldaki mucize AB konusunda neden olmasın?
Bekliyor muydunuz?
Hayır.
Milli takımın ilk turdan çıkabilece?ine dahi inananımız azdı. Kendi kendimizi ?canım, Dünya Kupasına katılmak bile onurdur? diye avutuyorduk. Teslimiyetçili?i, kendine güvensizli?i sergiliyorduk.
Ne oldu?
Sadece tur atlamadık, çeyrek finale kadar çıktık. Hem de, kar?ı tarafla u?ra?aca?ımıza, daha fazla kendimizle iti?me pahasına bu noktaya geldik.
Demek ki oluyormu?.
Demek ki, kafamızdaki sınırları yıkıp, kalıpları kırıp, kendimize güvendik mi, yolun yarısını geçebiliyormu?uz.
?Bizi zaten almazlar ki? Biz zaten yapamayız ki? ? sözlerini bir yana bırakıp, kendimizi hedefe kilitlersek ba?arırız.
Haydi Türkiye?
* * *
İNAT ETMEYİN, SE?İME GİDİN?
Piyasaların nabzını biraz tutabiliyorsanız, ülkenin önündeki tarihi ve kritik sorunları (Kıbrıs ve AB) biraz görebiliyorsanız, alarm zillerini duymamazlık edemezsiniz.
Doların üzerindeki baskı giderek artıyor.
Borsa sürekli dü?üyor.
Bu iki i?aretin ne anlama geldi?ini küçük çocuklar dahi biliyor.
?imdi kalkıp ?koalisyon arslan gibi ayakta duruyor. Zaten kararı Ecevit'e bıraktık. O ne zaman isterse, o zaman seçime gideriz? diyemezsiniz. ?stüne üstlük bu ?ekilde 10 ay daha (Nisan 2003'e kadar ) devam edemezsiniz. Zorlamaya da artık hiç gerek yok.
Zira bu koalisyonun bugünkü haliyle Kıbrıs konusunda uzun vadeli politikalar üretecek, vizyona dayanan çözümler getirecek veya batı ba?kentlerini dola?ıp, Türk bakı?ını anlatacak ne hali, ne de niyeti var. Kıbrıs'ta hiçbir ?ey yapmadan nehiri geçmeye çalı?ıyor. Böyle giderse, nehiri bırakın derede bo?ulup yok olabilece?ini bile dü?ünmüyor.
İyisi mi, erken seçime gidelim de, çözümü ertelemeyi siyasi bir gerekçeye ba?layalım. ?Bizde çözüm istiyorduk, ancak ne yapalım ki, seçime gitmek zorunda kaldık? diyerek zaman kazanalım. ?Kıbrıs Türktür ve Türk kalacaktır? gibi, hiçbir Uluslararası pazarlıkta kullanılamayacak olan bir tezi savunmak yerine, her politikacının anlayaca?ı ?erken seçim? gerekçesinin arkasına saklanmak daha akılcı olur.
AB İ?İNİ DE SE?İME Y?KLERİZ
Aynı ?ekilde, AB uyum yasalarını hemen çıkartmaktan da kurtuluruz. Zira idam olsun, ana dilde yayın ve ö?renim hakkı olsun, Kopenhag kriterlerine uyum sa?layabilece?imiz konusundaki inancım giderek azalıyor.
Yüzümüze gözümüze bula?tırdık. İç politika yapma pahasına, güzel bir olana?ı kullanamama noktasına giderek yakla?ıyoruz.
İyisi mi, bunları da erken seçim gerekçesine ba?larız. İdam cezasında ısrar eden, ana dil hakkını vermeyen, yani ça?da?la?mak istemeyen bir ülke oldu?umuzu dünyaya göstermek yerine, durumu idare ederiz. ?Erken seçime gitmek zorunda kaldı?ımızdan dolayı, uyum yasalarını çıkaramadık? diye AB'yi uyuturuz.
İnanacaklarını hiç sanmayın.
Ancak, buna ra?men renk vermeyeceklerdir. Zira onlar da memnun olacaklar. Böylece, Aralık ayı sonundaki Kopenhag doru?unda Türkiye'ye tarih verme zorunlu?undan kurtulacaklar. Hem de hiç risk almadan, kötü ki?i olmadan bu sonuca eri?ecekler.
Kıbrıs'ı AB'ye tam üye yapacaklar, Türkiye ile müzakerelerin ba?lama tarihini en az 10-15 yıl ileriye atacaklar.
Türkiye, hem Kıbrıs'ta hem de AB'deki kayıplarının ne kadar olaca?ının farkına varmadan yuvarlanıp gidecek.
EKİM'DE BİR SE?İM ?OK ?EYİ DE?İ?TİRİR
?lkeyi bu durumdan sadece Ekim ayındaki bir erken seçim kurtarabilir.
Ekonomi, Kıbrıs ve AB konularında yeni bir görev almı? hükümet görev ba?ına gelir ve yılba?ına kadar ki dönemde gereken adımları atabilir. Trenin son vagonuna ancak bu ?ekilde binebiliriz.