MESLEKDAŞLARIMA
ÇAĞIRI YAPIYORUM
Türk medyasında öyle etkili isimler var ki, istedikleri anda telefonu açıp Avrupa’nın herhangi bir gazetesine yazı yazabilir ve bu yazı da mutlaka yayınlanır.
İşte bu kişilere bir çağrıda bulunmak istiyorum.
Bizler birbirimizi tanıyan insanlarız. Dış dünyada kimin ne kadar etkin olduğunu biliriz. Ben özellikle biliyorum, zira birlikte çalıştık.
Gelin, önümüzdeki Eylül-Kasım döneminde bizlerde AB kampanyasına katılalım.
Hükümet ve özel sektör elinden geleni yapıyor. Bizler ise sadece kendi gazetelerimizde yazı yazmakla yetiniyoruz.
Türke, Türk propagandası yapıyoruz.
AB’nin, neden müzakere tarihi vermesi gerektiğini, eğer müzakereleri 2005 yılı içinde başlatmadıkları taktirde nasıl olumsuzluklarla karşı karşıya kalınacağını yazıyoruz.
Kısacası kendimiz yazıyoruz ve kendiniz okuyoruz. Görüşlerimiz ve mesajlarımız, Ankara’da tercüme edilip AB üyesi ülke kançılaryaları tarafından farkedilirse ne ala. Yoksa kaybolup gidiyor. Oysa gelin, sesimizi daha açıkça duyuralım. Bunu son derece de kolay yapabiliriz.
AB ülkelerinde, Türkiye’ye müzakere tarihi verilip verilmemesi tartışmaları önümüzdeki Eylül-Kasım döneminde alevlenecek. Özellikle, Ekim başı AB komisyon raporu açıklandıktan sonra, heyecan daha da artacak.
İşte hepimiz bu dönemde devreye girebiliriz.
Gelin şimdiden herbirimiz kişisel tanışıklıklarını, etkinliklerinisi kullanalım. Hiç tanıdığımız yoksa bile önemli değil. Bir Türk gazetesinin genel yayın müdürü veya yazı işleri müdürü veya saygın bir köşe yazarından gelen 500 kelimelik bir yazıyı kimse reddetmez.
İstenseniz bana mail () gönderin. Hangi gazete veya gazetelerle temas halinde olduğunuzu bildirin ki, aynı gazeteye birkaç kişi başvurmuş olmasın.
Ben, gelen mail’lerden grup yapar, gelen mesajları herkese dağıtırım.
Eğer yazılarınızda hangi açılara değineceğiniz konusunda tereddütlüyseniz, AB Genel Sekreterliğinin sitesine girin ( www.) ve orada bulacağınız malzemeyi kullanın. Tatmin olmazsanız, Genel Sekreterlikten Ahmet Acet’i (0312 284 63 57) arayın.
O da olmazsa, Avrupa ülkelerinde Türkiye’ye tarih verilmemesi için kullanılan gerekçelere karşı yanıtları (19-20-21.5.2004) günkü yazılarımda toplamıştım. Çok işinize yarayabilir.
BİZDE ÜSTÜMÜZE
DÜŞENİ YAPALIM
Bütün bunları yazmamın tek nedeni var.
Türkiye ile AB ilişkileri Aralık ayında ya yepyeni bir döneme girecek veya uzun yıllar boyunca askıya anılacak. Böylesine önemli bir süreçte, gazeteci olarak bizlerde hareketlenmek zorundayız. Seyirci kalamayız. “Benim üstüme vazife değil” diyemeyiz. Zira bu olayın olumlu ve olumsuz yönleri bizleri de etkileyecek. Bu olayı Birleşmiş Milletler gözlemcisi gibi tarafsız bir bakışla izleyemeyiz. Ne savcıyız, ne de yargıç. Bizlerde elimizden geleni yapmalıyız.
Sadece biz değil dış dünya ile ilişkisi olan, sesini duyurabilen, sözünü dinletebilen herkes hareketlenmelidir.
Örneğin, Fatih Terim İtalyan gazetelerinde yazmalı, Avrupa Klüplerinde oynayan futbolcularımız bulundukları ülkelerin gazetelerine makale yollamalılar.
Herşeyi devletten bekleme dönemi artık bitti.
Gözetecisi, sporcusu, işadamı, bilim adamı, sanatçısı, sivil toplum örgütü ile hep birlikte harekete geçmeliyiz.
“Kardeşim, ne yapsak bu adamlar bize tarih vermez” ataletinden kendimizi kurtaralım. Önce bizler bastıralım, ne istediğimizi açıkça gösterelim. Gerekçelerimizi net şekilde anlatalım, herşeye rağmen istediğimizi elde edemezsek, o zaman oturup düşünelim.
Ancak önce bizler üstümüze düşeni yerine getirelim.
Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
|