AVRUPA İLE K?œLT?œR

FARKIMIZ B?œY?œK M?œ?

?

Avrupa?’da yayınlanan her makale, her TV programında, her konferas veya kollog?’da sürekli aynı cümle ile kar?Ÿı kar?Ÿıya kalıyoruz:

?

?“Türklerle Avrupalılar arasında büyük kültür farkı var?”

?

Bizler, bu cümleyi genelde ?“Türkler Müslüman, oysa Avrupa Hristiyan?” diye okuduk.? Farkımızı sürekli biçimde dinimize ba?Ÿladık. Müslümanlı?Ÿımızın ?böyle bir fark yarattı?Ÿına inandık. Oysa, ben ayrı dü?Ÿünüyorum.

?

Evet, din farkımız var. Ancak ?“kültür farkı?” denilen kavramın küçük bir bölümü Müslümanlı?Ÿımızla?? anlatılabilir. Asıl önemli ve büyük bölümü, tamamen e?Ÿitim ?Ÿeklimizden kaynaklanıyor. Bu fark, ki?Ÿisel tutumumuz, alı?Ÿkanlıklarımız, inançlarımız ve mantık yapımızdan geliyor. Biz ba?Ÿka, onlar ba?Ÿka türlü davranıyorlar.

?

Son Avrupa Birli?Ÿi tartı?Ÿmaları sırasında bu fark açıkça ortaya çıktı.

?

Gözleyebildi?Ÿim kadarıyla size bu farkın bir bölümünü anlatmak isterim...

?

DAVRANI?žIMIZ FARKLI

?

En temel farklardan biri, bizim ve onların müzakare? etme alı?Ÿkanlıklarından kaynaklanıyor.

?

-????????? Bizler müzakerelere genelde hazırlıksız girer, her?Ÿeyi son dakikaya bırakırız. Görü?Ÿmelerde hemen ?“kırmızı çizgilerden?” söz ederiz. ?‡ıtamızı? çok yükseklere? koyar, ardından, indirmemiz gerekti?Ÿinde de, bu defa ?“ödün veriyoruz?” diye dövünüyoruz. Ruhumuzda, ?“uzla?Ÿı?” diye bir?Ÿey yoktur. E?Ÿitim ?Ÿeklimizden? olacak, uzla?Ÿıyı kötü bir sonuç olarak görürüz. Sadece, kendi çıkarımızı dü?Ÿünürüz. Kar?Ÿımızdakinin de sorunları olabilece?Ÿini, onlarında belirli oranda tatmin edilmeleri gerekti?Ÿini dü?Ÿünmeyiz...

?

Avrupalı ise,? tam tersine uzla?Ÿı arar. Hem kendinin, hem de kar?Ÿısındakinin kazanması gerekti?Ÿini bilir. ?–nceden iyi hazırlanır ve önceli?Ÿini saptar. O zaman da ayrıntılarda kaybolmaz. ?–zellikle Avrupa?’nın her?Ÿeyi uzla?Ÿıya? ba?Ÿlandı?Ÿı için, çıtasını abartılı yere koymaz.? Kırmızı çizgilerden söz etmez.

-????????? Biz her müzakereye bir ?‡anakkale Sava?Ÿı mantalitesi ile gireriz. Söylemimiz ?“haklı davamızı anlatmak?”,? ço?Ÿu zamanda ?“muzaffer olduk mu??” cümleleriyle doludur. Yüksek sesle konu?Ÿuruz. Kolay sinirleniriz. Kar?Ÿımızdaki? ki?Ÿilere tepeden bakan, kolay suçlayan bir yakla?Ÿımımız vardır. Biraz beklentilerimizi? bulamayınca hemen kar?Ÿımızdakini? kaba ?Ÿekilde suçlarız. Kendimizi hiç sorgulamaz, suçu kar?Ÿı cephedekilere atarız.

?

Avrupalı ise, müzakereleri bir aile içi pazarlık olarak görür. Orada yüksek sesle konu?Ÿulmaz. İnciltici sözlerden kaçılır. ?‡ıkarlarının çatı?Ÿtı?Ÿı bir liderle? yarın yine bir araya geleceklerini bildiklerinden dolayı dikkatli ?davranırlar.

?

-????????? Oturup kalktı?Ÿımız yere pek dikkat etmeyiz. Kurallara uymamaya alı?Ÿmı?Ÿızdır. Aksine, kural? tanımamayı (örne?Ÿin, yasak olmasına ra?Ÿmen fosur fosur sigara veya puro içmek, hatta bir? otel lobisinde kültablası aramak yerine, yere atıp aya?Ÿımızla ezmek gibi) adeta bir üstünlük, ayrıcalık gibi görürüz.

?

Avrupalı ise, ister ?Ÿöhret, ister Ba?Ÿbakan olsun kurallara uyar. Sınırlarını çok iyi bilir. Abartılı davranmaz.

?

-????????? Bizim medyamız, hiçbir sınır ve kısıtlama, kural tanımaz. Kameramanlar, foto muhabirleri adeta terör estirirler. Hiçbir basın toplantısı yoktur ki, belirli kurallar içinde geçsin.

?

Avrupalı medya, kurala uymadı?Ÿı anda, afaroz edilir. Her?Ÿeyin sınırı vardır. Ve hiçbir ?Ÿekilde a?Ÿılmamaya çalı?Ÿılır.

?

-????????? Bizde özellikle Bakan ve Ba?Ÿbakanlar arkalarında kuyruklu yıldız gibi takılmı?Ÿ bir refakatçi grubuyla yürür. Bunun 5-6 ki?Ÿilik? bölümü? koruma, di?Ÿer büyük bölümü milletvekili veya ?Ÿak?Ÿakçılardır.? İkinci bölüm yapı?Ÿık karde?Ÿler gibi yürürler. Birbirleriyle iti?Ÿme pahasına kendini gösterme , kamera görüntüsüne girme yarı?Ÿı yaparlar. Sırf liderle olabilmek için 10 ki?Ÿilik asansöre 15 ki?Ÿi girmek ve tehlikeyi göze almak, basın toplantılarına partililerin girip tezahürat yapmaları, alkı?Ÿlamaları son derece do?Ÿal kar?Ÿılanır.

?

Avrupa?’daki Bakan veya Ba?Ÿbakan arkasında 1-2 ki?Ÿiye geçmeyen en yakın yardımcıları ve toplantı salonlarında? ya korumasız veya 1 korumayla dola?Ÿırlar. Arkalarında taraftar olmaz. Basın toplantılarına da taraftar sokulmadı?Ÿı gibi, gazeteciler lideri alkı?Ÿlamaz.

?

İ?žTE B?œT?œN BUNLAR

BR?œKSEL?’DE YA?žANDI

?

İ?Ÿte yukarıda saydı?Ÿım farklılıkların hepsi son 2-3 hafta, ba?Ÿka Brüksel olmak üzere, çe?Ÿitli AB ba?Ÿkentlerinde ya?Ÿandı. ?œstelik, AB yetkililerinde? acı bir tad bıraktı. Kaygılar arttı.

?