Mehmet Ali Birand
 
MERHABA...
 
 

MERHABA...

 

Tatil bitti. Yine iş başı yaptım...

 

Bodrum’daydım. Sabahtan akşama kada, bol bol denize girdim, güneşlendim, motorla dolaştım ve casus romanları okudum. Bir de öğleden sonraları uyuma modası çıkardım. Herhalde güneş ve hergün 1-2 saat yüzmenin  verdiği yorgunluktan olacak, yemek sonrası siesta çok iyi geldi.

 

Günlük rutinim değişti. Düşündüğüm  konular farklılaştı. Kafam boşaldı. Akülerim şarj oldu.

 

Şimdi, Eylül’ün ilk haftasından itibaren başlayacak olan yarışın startını  beklemenin heyecanı içindeyim. Yerimde  duramıyorum. Zira önümüzdeki dönemin tarihi bir önemi var.

 

Türkiye Cumhuriyetinin son 70 yılının en heyecanlı günlerini yaşıyacağız. 1 Eylül’den Aralık sonuna kadar geçecek hergün ve 17 Aralık günü Brüksel’de alınacak karar, bu ülke’nin geleceğini etkileyecek.

 

Bakın, adım adım neler yaşayacağız...

 

Eylül ayının iki önemli konuğu olacak.

 

Biri, uzun yıllar  sonrasında Ankara’ya resmi bir ziyaret yapacak olan Rus Devlet  Başkanı... Putin’in 2-3 Eylül günlerinde Türkiye’ye ziyareti iki ülke arasında yeni bir sayfa açacak. Rusya öylesine büyük potansiyeli olan bir ülke ki, nedense ekonomik ilişkilerimizi bir türlü gereken noktalara çıkarabilmiş değiliz. Karşılıklı ticaretimiz 10-15 yıl öncesine oranla çok arttı, ancak hala yeterli noktada değiliz.

 

Bu ziyaret ilişkileri derinleştirmek için büyük bir fırsat yaratacak.

 

Ardından, İran Cumhurbaşkanı Hatemi’nin Ankara ziyareti gerçekleşecek. Bu gezi de kendi başına çok önemli. İran ile eski iniş çıkışlı dönemin kapanıp, yeni bir sayfanın en üst düzeyde açıldığının tekrarlanması şeklinde geçecek.

 

Bunlardan sonra, AB’nin genişlemeden sorumlu komiseri Verheugen’in  kritik  ziyareti var.

 

Avrupa Birliği Komisyonu’nun Türkiye raporu şu sıralarda taslak durumunda.  Verheugen Ankara’da, bu raporun ana hatlarını tartışacak. 6 Ekim günü açıklanacak olan raporun ilk işaretleri anılacak.

 

Verheugen’in görüşmeleri çok önemli, zira Ankara’daki temasların ardından, taslak durumundaki rapor, teknik düzeyden çıkacak ve Komsiyon’daki 30 komisere dağıtılacak. Son ayrıntılar, 30’lar tarafından onaylanacak veya eklemeler yapılacak.

 

6 EKİMİN ÖNEMİ

DAHA DA ARTTI...

 

6 Ekim’de kamuoyuna açıklanacak olan bu rapor, 17 Aralık günü 25 üye ülke tarafından alınacak kararı tümüyle etkileyecek. Gelinilen son nokta, 25  AB ülke Devlet ve Hükümet Başkanlarının, Komisyon raporuna göre karar vereceklerini gösteriyor.

 

Komisyon raporu ne kadar net çıkar ve Türkiye ile katılma müzakerelerine hangi tarihte başlanabilineceğini belirtirse, üye ülkeler bu tavsiyeye uyacaklar.

 

Başka bir deyişle, 17 Aralık doruğunda alınacak karar, büyük oranda 6 Ekim günü belirlenecek.

 

AB Komisyonları bu tip raporlarını mümkün olduğunca gri renkte yazarlar. Siyaz-beyaz bir sonuç vermezler. Nedeni de, Hükümet ve Devlet Başkanlarına geniş bir manevra alanı bırakmak istemeleridir.

 

Ancak, bu defa durum biraz farklı. Zira Türkiye, hiç değilse kağıt üstünde, Kopenhag Kriterlerine uyum sağladı. Yani, müzakerelerin başlama koşulunu yerine getirdi. Geriye,   uygulamadaki bazı aksaklıklar ve son bir uyum paketi kaldı.

 

Müzakereye başlayan hiçbir ülke (özellikle son katılan adaylar) Kopenhag Kriterlerine yüzde yüz oranında uyum sağlayamamışlardır. Hatta bazıları, tam üye olmalarına rağmen uyum çalışmalarını tamamlayamamışlardır. Bu,  uzun vadeli bir süreçtir. Dolayısıyla, AB Komisyonunun  Türkiye ile müzakereleri ertelemesi için elinde önemli hiçbir gerekçe kalmamıştır.

 

ANCAK, UYGULAMA

HAYATİ ÖNEMDE...

 

Bütün bunlar kağıt üstündeki gerçekler. Bir de madalyonun öbür yüzü var. Yani çıkarılan tüm yasalara rağmen  alışkanlıkların bırakılamaması ve polis, savcı-yargıçların kimi zaman iletişim eksikliğinden, kimi zaman da bilinçli olarak eski uygulamaları sürdürmeleri tehlikesi...  Hem adalet mekanizması, hem de medya’nın bu konularda son derece duyarlı olmaları gerekiyor.

 

Yüzdük yüzdük işin sonuna geldik.

 

Dört yıldır müzakereleri başlatmak için çırpınıyoruz. Avrupayı büyük bir baskı altında tutuyoruz. Kendi kalemize bir son dakika golü atmazsak, Türkiye’nin 2005’te Avrupa ile tam üyelik müzakerelerine başlaması işten bile değil.

 

Asıl büyük değişim de, bundan sonra yaşanacak.

 

Yine herşey bize bağlı.

 

Eğer bizler istiyorsak, içerdeki siyasi riskleri şimdiye kadar olduğu gibi sırtlanabilirsek, müzakereler normal süresinde (5 yıl) bitebilir. Yoksa, İspanya ile olduğu gibi, 8 yıl sürebilir.

 

Benim tahminim, anormalliklerle karşılaşmadığımız  taktirde, Türkiye’nin en geç 2015 yılında Avrupa’ya tam üye olabileceği yolunda.

 

Çocuklarımız ve torunlarımız bizden çok daha rahat ve müreffeh bir Türkiye’de yaşayacaklar. Ekonomik ve Siyasi krizler, her 10 yılda bir karşılaşılan darbeler tarihte kalacak.

 

Bundan daha güzel , bundan daha heyecan verici gelişme ne olabilir ki... Tatil dönüşü, işte bu ümitlerle kolları sıvıyorum.



Bu yazılara cnnturk.com'dan da erişebilirsiniz.
 
 
BU KATEGORİDEKİ EN ÇOK OKUNAN 25 YAZI
- Yiyin efendiler...
- BUGÜN HEM POLİS, HEM PKK SINAVDAN GEÇECEK
- MHP'nin Türkiye'ye verdiği büyük zarar
- Artık, birbirimize yalan söylemeyelim...
- Türkiye yıllardır AB’nin vize uygulamasına itiraz edip durur. 1974’te Almanya’nın başlattığı ve 36 yıldır sürdürülen vize anlayışı çoktan değişti.
- Cemaat, efsaneleşen gücü’nün esiri oluyor…
- MİLLİ GÖRÜŞ, GÜLEN’İ GÖLGELEDİ…
- 12 EYLÜL BELGESELİ BAŞLIYOR…
- 32.Gün ile birlikte büyüdük... Göz açıp kapayana kadar geçmiş. Daha dün Ali Kırca...
- KAVGA BEKLENİYORDU, TAM AKSİ ÇIKTI...
- BİZ NEDEN KIZIYORUZ, ASIL SARKOZY UTANSIN...
- ERDOĞAN’IN AMACI BATI’YA SIRT DÖNMEK DEĞİL...
- CNN TÜRK’ÜN GİZLİ KAHRAMANLARINI TANIYIN…
- Yahudi aleyhtarlığını kışkırtıyoruz…
- Emekli Albay Arif Doğan öyle sözler söylüyor...
- Avrupa, Anayasa değişikliğini yetersiz ancak olumlu görüyor
- 1'inci köprüye karşıydım, bugün ise destekliyorum...
- Ermeniler, bize muhtaç olacak kadar fakir değil…(3)
- ERDOĞAN VE İHH KAZANDI, KAYBEDENLER İSE...
- Yine Ermeni çalışıyor, yine Türk seyrediyor...
- Ermeniler Türkiye'yi, alkışçılara şikayet edecek (2)
- ERDOĞAN, DOĞRUSUNU YAPIYOR...
- Genelkurmay sivile açılıyor
- Sevgili Dostlar,
- Artık PKK’dan çok, genç Kürtler korkutuyor…